-“Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Mustafa Kemal Atatürk”-

Soyadı benzerliğimizle Atatürkçülüğümüzün birlikteliğini mutlulukla paylaştığım Sayın Dursun ÖZDEN’in bir yazısını sütunlarımıza alarak değerli okurlarımızın bilgisine ve beğenisine sunuyorum.

“İSTİKLÂLSİZ DİN OLMAZ!..”

Birinci Dünya Paylaşım Savaşı sonrasında imzalanan Serv Antlaşması ardından, Anadolu topraklarını bölen ve işgal eden ülkelere, 20. yy başında ilk kez emperyalizme karşı bağımsızlık savaşını zaferle taçlandıran ve mazlum ulusların umudu olan Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde; ‘Ya istiklâl, ya ölüm!’ ve ‘Tam bağımsız Türkiye!’ ruhu etrafında örgütlenen vatansever subaylar, aydınlar ve halkımız; kadın ve erkek, yaşlı ve genç, topyekûn seferberlik dirilişi ve kurtuluş savaşı verdiler. Çukurova ve Toros Dağları’nda, Bolkar Yörükleri’nin çığlığı yankılandı...

Millî Mücadelede, Anadolu’nun güney cephesindeki direnişlerin bilinmeyen yönlerini, 5 yıldır araştıran belgeselci, araştırmacı yazar olarak ‘Bolkar Çığlığı’ adlı kitabın ardından, şimdi de ‘İstiklâlsiz Din Olmaz’ kitabını yazdım. Anadolu’nun güney cephesinde direnen Kuvayı Milliye Müfrezeleri’nin (1918-1923) ‘İstiklâl madalyalı’ şehit ve gazilerinin resimli tam listesi, bölgeye ve o döneme özgü harita, tablo, fotoğraflar ve çok özel belgeler bu kitapta...

Ulukışla başta olmak üzere, Niğde ve ilçelerinde yakılan ilk bağımsızlık kıvılcımı, Çukurova ve Toros Dağları’nda, Anadolu’nun kurtuluş meşalesi oldu... Aralarında Yörük kadınların da olduğu 44 vatansever köylüden oluşan, Bolkar Kuvayı Milliye Müfrezesi’nin, 25 Mart 1920’de kazanılan Karboğazı Zaferi ardından, Mustafa Kemal Paşa’nın da katıldığı 5 Ağustos 1920’de toplanan 1. Pozantı Kongresi kararları, Mustafa Kemal Paşa’nın Tarsus Gençliği’ne Hitabesi ve Fransız askerleri tarafından Tarsus Cetvel Köprüsü başında kurşuna dizilen, Kuvayı Milliye Süvarisi Molla Kerim için yakılan ağıt; Toros Dağları ve Çukurova’da, Kuvvacı Yörük kadınların çığlığına dönüştü...

Millî Mücadele Kilikya Komutanı Sinan Tekelioğlu öncülüğünde; Çukurova ve Toros Dağları’nda, Kuvayı Milliye direnişini örgütleyen, 1918’de Belemedik ve Karaisalı Tren Garı’nda, eski bir vagon içinde, gizlice basılıp halka dağıtılan Yeni Adana Gazetesi’nin Millî Mücadele’de, Türk Basın Tarihi’ndeki öncü rolü ve o günden anılar, ilk kez belgelendi...

Kemal Atatürk ve Sovyet Devrimi Lideri V.I.U. Lenin ve Atatürk’ün manevî kızı Anadolu Abilova’nın babası İbrahim Abilov arasındaki mektuplaşmalar, ardından gelen yardımların tam listesi ve Sovyet diplomatların ‘Anadolu Raporu’ ilk kez bu kitapta belgelendi. Öte yandan; Anadolu coğrafyasının güneye açılan doğal, stratejik ve güvenlik kapısı özelliğini taşıyan Ulukışla; Millî Mücadele döneminde, Kuvayı Milliye direnişlerinin ilk kıvılcımının yakıldığı ve ilk sivil örgütlü direnişlerin başladığı yer olma özelliği ile de; Atatürk’ün ‘Büyük Nutuk’ kitabının sayfalarında yer almayı haketmiştir... İstihbaratçı Osmanlı Subayı ‘Gazeteci Mustafa Şerif’ kimliği ile Kasım 1911’de Ulukışla’ya gelen ve oradan Mısır üzeri Kuzey Afrika’ya geçen Kolağası Mustafa Kemal; daha sonra Yıldırım Orduları Grup Komutanı Mustafa Kemal Paşa olarak, 10 Kasım 1918’de Ulukışla’dan Adana’ya giderken, trende yaveri Cevat Abbas’a şöyle demişti: ‘Nerede bir Yörük çadırı ve Türkmen otağı bacasında hâlâ duman tütüyor ise, bilesiniz ki; bu kutsal topraklara asla düşman ayak basamaz. Eğer düşmanı güney cephesinde yenemez isek; Toros Dağları, Türkiye ‘nin güney sınırı olacaktır. Bu bilinçle savaşacağız. Bu böyle biline...’

‘Molla Kerim Ağıdı’ Çukurova’da ve Toros Dağları’nda yankılanırken; Mustafa Kemal Paşa’nın ‘Tarsus Gençliğine Hitabesi’ vatan savunmasında, ilk çığlık ve ilk kıvılcım oldu. Kuvayı Milliyeci Ulukışla Müftüsü Mehmet Bahaeddin Efendi ise; ‘İstiklâlsiz din ve iman olmaz...’ vurgusunu yapmıştı. 1. Pozantı Kongresi (5 Ağustos 1920) öncesi, Karboğazı baskınında;  4’ü Yörük kadını, 44 kişiden oluşan Pozantı Kuvayı Milliye Müfrezesi’ne; 630 askeriyle birlikte teslim olan 2. Tabur Komutanı Fransız Binbaşı Pierre Mesnil ve eşi Edrige Aubry Mesnil, Fransa’ya döndükten sonra, Ulukışla Kuvayı Milliye Müfreze Komutanı Şevki Alpagut ailesine yazdıkları mektuplarda: ‘Türkler, o kadar konuksever, o kadar kadirşinaslar ki; bize esirliğimizi unutturdular. Onlara ne kadar çok teşekkür etsek, azdır...’ diyerek, minnet duygularını dile getirdiler.

Öte yandan, gittiğim 99 ülkede Atatürk izlerini araştırdım. 12 Aralık 1996’da Küba’nın başkenti Havana’da, aldığı Lâtin Amerika Ödülü Töreni sonrası, Fidel Castro ile özel röportaj yaptığım zaman Havana’da Atatürk büstü diken, Küba’nın efsanevi lideri Castro ‘Bizim ve dünyadaki tüm mazlum halkların doğal önderi ve esin kaynağı olan devrimci Mustafa Kemal Atatürk varken, Türk gençleri başka önder ve kurtarıcı aramasınlar. Atatürk dünyada ilk kez, emperyalist ülkelere karşı bağımsızlık savaşını zaferle taçlandırdı. Harf Devrimi başta olmak üzere, pek çok çağdaş devrimleri, çok kısa zamanda başardı. Biz de Atatürk’ü rehber edindik, tam 40 yıl sonra devrim yaptık... ‘ demişti. (Küba Uzak Değil, Dursun Özden, Belge Yayınları, 1997)

Benim 50. Sanat yılımda basılan bu kaynak kitabı ‘-İSTİKLÂLSİZ DİN OLMAZ- Anadolu’nun Aydınlık Yüzü Ulukışla Kuvayı Milliye Müfrezeleri’ ni öneriyorum.

‘İSTİKLÂLSİZ DİN OLMAZ, Bilinmeyen Yönleriyle Kuvayı Milliye Müfrezeleri (1918-1923)’. 1. hamur, karton kapak, 420 sayfa, büyük boy, Aralık 2021, 80 sayfa özel fotoğraf ve belgeler.

Yazar: Dursun ÖZDEN.

Kaynak: www.dursunozden.com.tr