Her yerde aynı soruyla karşılaşıyorum: “Gidecekler mi?”

Eskiden “Kazanacak mıyız” diye soranlar da oluyordu ama son zamanlarda hep “bu kez gidecekler mi” sorusunu duyuyorum.

Ben de bu soruya genelde “Evet, Recep Tayyip Erdoğan bu defa kaybedecek” karşılığını veriyorum.

Neden mi?

Anlatayım:

- Öncelikle basit bir matematik var: Erdoğan, 2016’da bir darbe girişimini bastırmış, aynı yıl Türk Ordusu Suriye’ye girmiş, “Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde İran sınırından başlayıp Akdeniz’e uzanan bir Kürt Devleti kurulmasının önüne geçmek” gibi önemli başarılar elde etmişti. 2017’de Anayasa değişikliği yapılmış, 16 Nisan’daki referandum -YSK’nın da desteğiyle- Erdoğan’ın lehine sonuçlanmıştı.

Ayrıca 2018’de 1 dolar 4 lira civarındaydı. Enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik bugünkü vahim tablolara gelmemişti.

Suriyeli göçmenlerin yarattığı ekonomik ve demografik travma da bu seviyede değildi.

İşte bu koşullarda 2018’de girdiği seçimlerde yüzde 51,5 oyu anca görebilen Erdoğan o seçimlerden sonra oylarını artıramadı, bilakis azalttı. En fazla 23 milyon oy alacak gibi görünüyor ve bu da yüzde 43 bandını aşamayacağını gösteriyor.

Diğer taraftan, Erdoğan’ı destekleyen partilerin toplam oy oranı da en iyimser anketlerde yüzde 42 civarında.

- İkinci olarak, son beş yılda ekonomik kriz derinleşti. Enflasyon üç rakamlı oldu. Döviz kurları 20 lira seviyesini aştı. İşsizlik arttı. Vatandaşların alım gücü düştü. Ülkedeki en büyük banknotla bir kilo kıyma alınmaz hale gelindi. Diğer taraftan, millet derin yoksulluk altında inim inim inlerken, ülkede bir “AK Elitler” tayfası oluştu. Üç-beş kritik koltuğa aynı anda oturan “bulunmaz Hint kumaşı” tipler türedi. Büyük bir talanı andırırcasına, ihaleler ve ballı krediler üzerinden o tayfaya kamu kaynaklarından oluşan bir servet transfer edildi.

Sadece menkul kıymetler değil, kupon araziler, madenler, devletin fabrikaları o tayfanın eline geçti.

Mafya babaları, suç örgütleri hiç bu dönem olduğu kadar pervasız olmadılar. İktidar siyasetçilerinden aldıkları destekle muhalefeti, muhalefet liderlerini tehdit eder hale geldiler. AK Elitler tayfasına “çökme” konusunda yardım ettiler.

Liyakatsizlikleri, çıkarcılıkları her olayda karşımıza çıktı. Pandemi ve deprem felaketi yaşanırken karşısında millet can çekişirken AK Elitler tayfası bu durumları dahi ranta ve fırsata çevirdi. Ve bütün bunları hepimizin gözünün içine soka soka yapıldı. Onlar bal tutan parmaklarını, vatandaş ise avcunu yaladı.

- Üçüncü olarak, siyasette “tek kale oynama” durumu sona erdi. AK Parti içinden iki parti çıktı. Siyasi ve ideolojik gerekçelerle mecburen iktidarı destekleyenler, muhalefet kanadında gidecekleri milliyetçi ve muhafazakar adresler buldu. Artık milliyetçilik MHP’nin tekelinde olmadığı gibi muhafazakarlık da Erdoğan’ın tekelinde değil. Üstelik muhalefet kanadında artık sadece Kemal Kılıçdaroğlu yok.

Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Gültekin Uysal’dan oluşan ciddi bir ekip Erdoğan’ın rakibi durumunda.

- Dördüncü olarak, Erdoğan’ın ittifakını genişleme çabası da ters tepti. Hizbullah’ın siyasi kanadı HÜDA PAR’la ve DSP yönetimiyle (özellikle “DSP’yle” yazmıyorum, zira DSP tabanı Erdoğan’a destek vermiyor) yaptığı ittifak, “çaresizliğin göstergesi” olarak yorumlanıyor. “HDP’nin muhalefete dışarıdan desteğini dile dolayıp Hizbullah’la resmi ittifak kurma” çelişkisi muhalefete malzeme vermekle kalmıyor, iktidar tabanında da oy kaybına neden oluyor. “Kadın haklarına açıktan karşı çıkan, Hizbullahçı, otoriter, liyakatsiz” unsurlardan oluşan bir iktidar bloğuyla karşı karşıyayız.

- Beşinci olarak sırada Kürt seçmen gerçeği var. İktidarın HDP’ye karşı uyguladığı baskı, kapatma davası, tutuklamalar, “ötekileştirici dil” hep ters tepti. Baskılar, yok edilmeye çalışılan HDP’yi güçlendirmekle kalmadı, AK Parti’nin Kürt seçmeninin de DEVA Partisi gibi partilere kaymasına neden oldu. HDP’nin, Ankara 1. Bölge’de dahi iki milletvekili çıkaracağı ihtimalinden söz ediliyor artık. Kürt seçmenden oy alamayan Erdoğan’ın kazanma ihtimali hiç yok.

★★★

Bütün bu olumsuzluklar karşısında Erdoğan ve ekibi umutlarını muhalefet kanadındaki diğer adaylar Muharrem İnce ve Sinan Oğan’a bağlamış durumda. Onlara verilecek her oyun kendilerine geleceğinin farkındalar ve Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanmasının önüne İnce ve Oğan’ın geçeceğine inanıyorlar.

Ancak öyle olmayacak.

“Bu kez gidecekler mi” diye soranlar, son dönemeçte eleştirseler de kızsalar da Erdoğan’ın karşısındaki en güçlü aday olan Kılıçdaroğlu’na yönelecekler.

Hayal kırıklığını sadece Erdoğan değil, İnce ve Oğan da yaşayacak.

Seçimi Erdoğan kaybedecek.

BUGÜN 1 MAYIS, İŞÇİNİN EMEKÇİNİN BAYRAMI...

KUTLU OLSUN!