Hükümet, ekonomik krizden çıkmak ve deprem felaketinin yaralarını sarmak için alınacak önlemleri içeren torba kanunu “Milli Dayanışma Paketi” olarak lanse etti.

En düşük memur maaşının (ana ücretlerde yeterli artış olmaksızın seyyanen yapılacak ödemeyle) 22 bin liraya çıkması, en düşük emekli maaşının 7500 lirada kalması, “çalışanlarla dayanışma” olarak gösterildi.

Diğer taraftan Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin (MTV) bir defalığına ikinci kez ödenmesi, temel ihtiyaç ürünlerinin de olduğu birçok ürünün Katma Değer Vergisi’nin (KDV) yüzde 10 ve yüzde 20’ye çıkarılması, ÖTV ve Kurumlar Vergisi’ne yapılan zamlar ise “Depremzedeyle Dayanışma” gibi yansıtıldı. Yani vatandaşlara bir kez daha “bu zamlarla, vergilerle, harçlarla sırtınıza biniyoruz ama depremzedelerle dayanışma için” mesajı verildi.

★★★

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, paketin üç ayağını şöyle açıkladı:

- Mali Disiplinin yeniden tesis edilmesi, yani deprem etkisi hariç, bütçe açığının Maastricht Kriterleri ile uyumlu bir seviyeye çekilmesi,

- Enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülmesi için kademeli parasal sıkılaştırma ve enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası,

- Makro finansal istikrarı ve diğer tüm kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal reformlar.

Şimdi gelin Şimşek’in açıkladığı ayakların ne anlama geldiğine bakalım:

- Mali disiplinin yeniden tesis edilmesi, bütçe açığının düşürülmesi için kamu ne yapacak belli değil.

Mesela Saray’ın harcamalarında bir tasarrufa gidilecek mi? Yoksa “itibardan tasarruf olmaz denilerek” şatafata devam mı edilecek?

Kamu yöneticilerinin makam saltanatı bitecek mi?

Yandaşlara ihale ve kamu bankalarından düşük faizli kredi vermek suretiyle yapılan servet transferi ne olacak? Mesela 1 liralık işi 3 liraya yaptırma dönemi son mu bulacak? Kamu varlıklarının ucuz ucuz yandaşlara devredilmesi, imar değişikliği gibi yöntemlerle yandaşlara büyük rantlar yaratılması dönemi son mu bulacak?

Tabii ki hayır!

- Kademeli parasal sıkılaştırma dediği, Cumhurbaşkanı’nın “nas” diye diye yüzde 8,5’e düşürttüğü resmi faizin kademeli olarak artırılması. Anlayacağınız köşeye sıkışınca “nas” hikâye olmuş.

Peki enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası neyi içeriyor?

Elbette ki vatandaşa zam, vergi, harç, ceza yağdırmayı.

Ya iktidarın vergi borçlarını bir kalemde sildiği palazlanmış yandaş holdingler bu gelirlerin ne kadarını karşılayacak?

Mesela 2009’dan bugüne kadar Cengiz Holding’in daha ne kadar vergi borcu sıfırlanacak?

Osmangazi Köprüsü’nden geçmediği halde geçmiş gibi varsayılan 32 milyon araç için ödenen 1,6 milyar dolar geri alınabilecek mi?

Ya da Kütahya’daki Zafer Havalimanı’na inmeyen yolcular için ödenen vergiler?

Ya da diğer Kamu Özel İş birliği projelerinin kara delik gibi yuttuğu döviz bazında yapılan ödemeler?

- Son olarak Yapısal reformlara bakalım. Üşenmedim merhum Kemal Derviş tarafından 1999 depreminin etkilerini silmek ve ekonomik krizden çıkmak için hazırlanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nı baştan sona okudum. Merkez Bankası’nın özerkleştirilmesi, Kamu İhale Kurumu, EPDK, Rekabet Kurulu gibi onlarca bağımsız kurum ve kuruluşun oluşturulması, kamu harcamalarında şeffaflık gibi onlarca madde var. Erdoğan iktidarı boyunca sadece kamu ihalelerinin 21/B yöntemiyle (acil durumlarda ihalelerin davetiye usulüyle yapılmasını öngörüyor) yapılması dahi, bu ülkeye milyarlarca liraya mal olmuş vaziyette. İktidar 21 yılda yandaşlara ihale dağıtabilmek için Kamu İhale Kanunu’nda yüzden fazla istisna değişikliği yapmış. Hal böyleyken Şimşek hangi yapısal reformdan söz ediyor?

★★★

CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, paketin isminin Milli Dayanışma Paketi değil, Milli Dayatma Paketi olması gerektiğini söylemiş.

Son derece de haklı söylemiş.

Ödediğim bir vergiyi ikinci kez ödeyeceksem, bunun adı dayanışma falan değil dayatmadır. Bu dayatmanın mağduru olmamamız için Anamuhalefet Partisi CHP’nin ilgili yasa çıkar çıkmaz Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapmalıdır.

Anayasa Mahkemesi de daha önceki içtihatları doğrultusunda bu “Deli Dumrul” uygulamasına geçit vermemelidir.