Son zamanların en çok tartışılan konularının başında “YZ” (Yapay Zeka) İngilizcesi “AI”  (Artificial Intelligence) geliyor. Kısaca, YZ’nin insanlık için bir nimet olduğu kadar, başa bela bir keşif olmasından endişe ediliyor. Aynen nükleer enerjinin atom bombasına dönüşmesi gibi bu teknolojinin kötü (?) ellerde kötü amaçlara hizmet etme tehlikesi vardır deniyor. Hatta YZ tamamen kontrolden çıkıp, kendi başına buyruk bir bela halini alabilir korkusu var. Kuşku yok ki; YZ, üretimde verimliliği artırmıştır ve artıracaktır. YZ sayesinde daha az kaynak (emek ve sermaye) istihdam ederek, daha çok milli gelir elde edilecektir. Hatta hayale dalıp şöyle bir senaryo yazabiliriz. YZ’nin komuta ettiği kompleks üretim sistemleri, tarımda, sanayide ve hatta hizmetler sektöründe en pis, en tehlikeli ve en karmaşık işleri yapacak, insanlar da sırt üstü yatıp hayatın keyfini çıkaracaktır. Biraz daha ileri gidelim. Bundan sonra savaşları da YZ komutasında insansız silah sistemleri yapacaktır. Akıllı bomba veya mermilerden tutun da insansız savaş uçakları, insansız kara tankları ve insansız denizaltılar kendi aralarında çarpışacaktır. Bundan sonra savaşmayan askerler değil, insansız savaş araçlarının öldürdüğü siviller şehit sayılacaktır.

İNSAN BEYNİ BİLGİSAYAR GİBİ ÇALIŞIR

İnsan beyninden çok daha hızlı matematik işlemi yapma yeteneği olan bilgisayarlar (hesapçı-computer) icat edilince insanlar acaba bunlara nasıl iş yaptırırız derdine düşmüştür. Bu soruna çözüm arayan uzmanlar, önce insan beyninin kafa çalışmasını şemalara dökmüşler. Daha sonra bunları bilgisayarların anlayacağı dillere tercüme etmişlerdir. Bunlara da  program veya kod demişler. Bugün hemen herkesin kullandığı cep telefonları aslında telefon değil “yapay zekalı bilgisayar”dır. Bunlara yüklenen uygulamalar sayesinde şimdi herkes (aynı oranda olmasa da) eskisinden daha zeki hale gelmiştir. Çünkü hem doğal hem de yapay zeka sahibidir. İşin ilginç yanı programcılık geliştikçe insan kafasının o kadar da iyi çalışmadığı daha ziyade basit kodlamalı bir bilgisayar gibi işlediği ortaya çıkmıştır. Sonuçta insan zekası, kendinden daha zeki alet yapmayı başarmıştır. Zaten zekanın tanımı “alet geliştirme yeteneği”dir. Akıl ise “iyiyi, kötüden ayırma” kabiliyetidir. Şimdi sıra insanın, kendinden daha akıllı bir “Yapay Akıl” (Artificial Wisdom) geliştirmesine gelmiştir.

SEZGİ VE ÇÖZÜMLEME

Benim YZ ile tanışmam, Hocam Fuat Çobanoğlu’nun Herbert Simon’ın “Yönetsel Davranış-Karar Alma Süreçlerinin İncelenmesi” kitabını oku demesiyle başlamıştır. Bu kitaptan sonra Herbert Simon’u izler oldum. Yapay zekanın kurucularından addedilen siyaset bilimci Herbert Simon (1916-2001) 1978 Nobel İktisat Ödülü’nü de almıştır. Yapay zeka veya düşünen makinaların en temel eksikliği, insan gibi “sezgi” veya “içine doğma” (intuition) yeteneğinin olmamasıdır denir. Ben bu tespiti “yapay zeka zekidir ama akıllı değildir” diye genişlettim. Benim H. Simon’un YZ ile ilgili yazılarından anladığıma göre “sezgi” (intuition) denen şey aslında kişinin “bilinçaltı çözüm kalıpları”dır (subconscious pattern recognition). Bir bakıma önyargılardır. Bunlar doğru veya yanlış olabilir. Ama mutlak olan bir şey varsa, bunların hepsi öğrenilmiştir. Çünkü insanın, doğuştan sahip olduğu ilahi bir sezgi kabiliyeti yoktur. Sezgiler (bilinçaltı çözüm kalıpları) sadece analitik sonuçları değil, aynı zamanda kişinin değer yargılarını da içerir. Değer yargılarının en önemli kaynağı da din (dinsizlik de bir dindir) ve geleneklerdir. Bunlar, başta aile ve okul olmak üzere yaşanan çevre içinde çocukluk ve gençlik evrelerinde edinilir. Bu yüzden siyasi tercihlerin sonradan değiştirilmesi zordur. Kişilik yarılması yaratır.

SON SÖZ: Ağaç yaşken düzeltilir.