Sevgili okurlarım, seçim mücadelesini hep birlikte izlemeyi sürdürüyoruz...

İki önemli seçim yapılacak, sonucu merakla bekliyoruz. Ancak gözümüze çarpan bazı gerçekler var.

Cumhurbaşkanlığı seçimi tahminleri Meclis seçimlerinin hem de epeyce ara ile önüne geçmiş durumda.

Yapılan ve piyasaya sürülen hangi anketlerin doğru sonucu vereceğini hiç kimse bilmiyor. Zaten bilmek de en azından bugün itibariyle mümkün değil.

Çeşitli şirketler ve kuruluşlar tarafından hemen her gün yeni anketler piyasaya sürülüyor.

Anketçilerden bazıları bazı partilere yakın.

Örneğin AKP’ye yakın şirketlerin anketlerinde öne çıkan hep AKP oluyor.

Meclis seçimlerinde ve cumhurbaşkanlığında hep AKP önde gösteriliyor.

Ya da diğerleri açısından bakıldığında tam tersi!

★★★

Ancak dikkat etmişsinizdir, bu açıdan karşımıza çıkan tablo epeyce değişik...

Kamuoyuna servis edilen anketlerin büyük çoğunluğunda cumhurbaşkanlığı tahminleri ön planda yer alıyor...

Nedeni belli:

Meclis sonuçları ister istemez ikinci sıraya itildi.

Önemli olan cumhurbaşkanlığı.

Toplumun çoğunluğu bu inancı artık açıkça paylaşıyor.

Böyle olması da çok doğal zira bu bozuk ve çarpık düzende her şey bir tek adama endeksli.

O, tek adam, kimliği ile neyi emir buyurursa o oluyor.

Onun sarayında adeta ikinci, ayrı bir devlet oluştu.

Hükümet üyeleri bile cumhurbaşkanının emir kulları.

Alınacak her karar o tek adamın iradesine bağlı.

★★★

O halde gelin, biz de bu konunun öncesine, sonrasına ve yapılan tahminlere bakalım...

Recep Tayyip bence bu konuda artık eskiden olduğu kadar iddialı değil.

Elinden geleni yapıyor, her gün bir yerlerde kürsülere çıkıp nutuk atıyor, hatta kalabalıklar topluyor ama eski günlerini arıyor...

Zira köprülerin altından çok sular aktığını, vaziyetin kendi açısından bakıldığında pek de iyiye gitmediğini görüyor.

İlk kez bu kadar sıkıştığının farkında.

Halı ayağının altından kayıyor.

★★★

Kılıçdaroğlu’nu gördükçe bu kez karşısında ciddi ve oturaklı bir rakip olduğunu biraz geç bile olsa anlamış durumda...

O yüzden korkuyor.

Ancak kendi seçmeni dışında Recep Tayyip’in güvendiği iki kurtarıcı var.

Sinan Oğan ve özellikle de Muharrem İnce.

Her iki aday da halktan 100 bin imza toplayıp cumhurbaşkanlığına aday olmayı başardı.

Sinan Oğan genelde ülkücü kesimi temsil ediyor ama bu seçimde herhangi bir iddiası yok.

Yüzde 1, bilemediniz yüzde 2 oy alacağı tahmin ediliyor.

Aday olmasaydı oyların çoğu, Türkiye’nin bu ortamında herhalde CHP’ye gidecekti.

★★★

Ancak ortada bir gerçek var.

Gerek Recep Tayyip ve gerekse Kemal Kılçdaroğlu, hangisi olursa olsun, sonuçta bu seçimi kıl payı kazanacak veya kaybedecek.

Sinan Oğan’ın durumu bu açıdan bakıldığında Recep Tayyip’e yarıyor.

Dolayısıyla önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde istese de istemese de Recep Tayyip’e çalışmış olacak.

★★★

Muharrem İnce’nin durumu ise çok daha ilginç.

CHP’nin bu eski cumhurbaşkanı adayı 100 bin imzayı toplayıp ismini seçime yazdırmayı başardı ama durumu biraz farklı.

Adaylığa soyunmasının en büyük nedeni “Gıcık olduğu” CHP’nin oylarını bölmek ve eski partisinden bu yolla intikam almak.

Sonra da Türk Milleti’ni saf zannettiği için olsa gerek konuşuyor:

“İlk turda yüzde 30 alırım. İkinci tura kalırsam yüzde 60 alır ve cumhurbaşkanı seçilirim”

İnsanoğlu hayal ettiği müddetçe yaşarmış.

Bunun hali de böyle ama biraz yükseklerden uçuyor.

★★★

Türk seçmeninin kafasına ve CHP’ye bir ‘Truva atı’ olarak, ‘bir bölen’ olarak sokuldu.

Üstlendiği görev çok basit:

Oyları bölmek ve eğer mümkün olursa cumhurbaşkanlığı seçimini Recep Tayyip’e armağan etmek...

Ve CHP’den intikamını bu yolla almak!

Bu arkadaş olacakları şimdiden biliyor, Kılıçdaroğlu’na tezgah kurduğunu yedi cihan görüyor ama duruşunu değiştirmeye niyetli görünmüyor...

Bundan sonra da değiştirmeyecek...

Zira amacı ne yapıp yapıp Recep Tayyip’i o makama yeniden seçtirmek.

Biraz zor olur ama eğer başarırsa hayrını görsün.

Böyleleri her seçimde ortaya çıkar, sonra nasihatını alır ama iş işten geçmiş olur.