Sevgili okurlarım, burada 29 Kasım 2020 günü çıkan yazımın başlığı “Allah’ın Gazabına Uğrasınlar” idi.

Recep Tayyip Bey 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu.

1995 yılında yayınladığı bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi kitabına kendi imzasıyla yazdığı önsözden ve bununla bağlantılı bir olaydan söz etmiştim.

Recep Bey taa o zaman önsözünü yazdığı kitapta İstanbul’un her açıdan istilaya uğramış olduğundan acı acı söz ediyor ve şöyle diyordu:

“...Bu güzel şehir korkunç bir yağmaya uğramış, tarihi ve tabii dokusu, dili, kültürü ve gelenekleriyle birlikte yok olmaya yüz tutmuştur...”

Geçmişte doğruları görüyor ve söylüyormuş.

Kendi iktidar döneminde ise sadece İstanbul değil bütün Türkiye yağmaya uğradı.

Bunları hepimizden daha iyi biliyor ama hiçbir önlem almıyor, ya da almak istemiyor.

O korkunç çığın altında ezildi kaldı, kaçması mümkün olmuyor.

★★★

Üstelik adı “İstanbul Risaleleri” olan aynı kitabın ilerleyen sayfalarında sözlerini güçlendirsin diye bir olay anlatıyordu.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiği gün sokakları gezerken Ayasofya önlerinde bir inilti duyuyor. Yanına gidince adamı huzuruna çıkarıyorlar. Karşısında perişan bir keşiş görüyor, başına ne geldiğini soruyor.

Keşiş İstanbul’un kuşatması sırasında İmparator Konstantin’in kendisinden remil atmasını (bir çeşit fal bakmasını) istediğini söylüyor.

Remilde İstanbul’un Türkler tarafından ele geçirileceğini söyleyince imparator kendisine çok kızıyor ve zindana attırıyor.

Keşiş Fatih’e şöyle diyor:

‘İşte şimdi yanınızdayım. Demek ki falım doğru imiş.’

★★★

Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağı konusunda remil atmasını ve doğruyu söylerse ödül vereceğini söylüyor.

Keşiş remil atıyor ve şöyle diyor:

‘İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Ancak öyle bir zaman gelecek ki, elinizdeki emlâk ve arazi azalacak. Bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.

Bu falın bildirdiği neticeden üzülen Fatih ellerini kaldırıyor:

‘İstanbul’da edindiği yerleri yabancılara satanlar Allah’ın gazabına uğrasınlar’ diye beddua ediyor.

★★★

Bu bölümleri, önsözü Recep Bey tarafından yazılmış olan belediye kitabından aynen aktarmış ve “Günümüzde de İstanbul’u yağma edenler, buna göz yumanlar, edindiği yerleri yabancılara satanlar da Allah’ın gazabına uğrasın” demiştim.

Anlayan anladı!

★★★

Sevgili okurlarım, bu 21 yıllık iktidar süresinin her gününde Recep Bey var.

Ama ne yazık ki İstanbul’un yabancılar tarafından yağma edilme süreci aynen ve bütün hızıyla devam ediyor.

Sadece İstanbul değil, ülkemizin her yeri yağmalanıyor, peşkeş çekiliyor.

Bu yağmalama ve peşkeş sürecinde çeşitli ülkelerden gelip ülkemize çöken milyonlarca kişi başımıza bela oldu.

Bunların çoğu kendi ülkelerinden kaçan çulsuz, gariban tipler...

Afrika ülkeleri...Somali, Nijerya, Çad, Uganda, Senegal, Libya vesaire...

Ortadoğu ülkeleri...

Başta Suriye olmak üzere İran, Irak, Afganistan ve Asya’daki Türkî cumhuriyetler.

Orta Asya’daki çeşitli ülkeler...

Bunların zenginleri İstanbul’a ve çeşitli kentlerimize çöreklendi. Araziler, konutlar, iş yerleri ve dükkanlar aldılar...

Çoğu mülk sahibi, bazıları kiracı oldu.

İstanbul’un özellikle Eyüp, Fatih, Esenyurt, Beyoğlu gibi büyük ilçeleri şimdi bunların işgali altında...

Her ülkenin gettoları kuruldu.

Başta İstanbul olmak üzere bütün Türkiye işsiz güçsüz milyonlarca yabancıyı ağırlama merkezine dönüştü.

★★★

Hemen her türlü suç bunlarda...

Cinayetten tacize, sahte para basmaktan uyuşturucu işine, hırsızlıktan kaçakçılığa kadar aklınıza gelen her karanlık olayda bunlar var.

Bazen aralarında kapışıyorlar. Polisiye olaylarda rekor bu yabancılarda.

Çoğu yerlerde mülklerin çoğunu ele geçirdiler.

Bazı yerlerde bunların kelle sayısı Türk nüfusunu aştı.

Dükkanlar açıyorlar, isimler ve tabelalar tamamen Arapça Farsça!

Türkiye’yi yıllardır yönetmekte olan sorumsuzlar ise bu olanlara bilerek ve isteyerek göz yumuyor.

★★★

İstanbul gözlerimizin önünde yeni bir Arap ve Ortadoğu ülkesi oldu.

Kendi kafeleri, restoranları, kuaförleri, çarşıları, camileri, düğün salonları ve kiliseleri bile açıldı.

Ortadoğu ve Arap kültürü AKP iktidarının desteği ile egemen kılındı.

Üstelik milyonlarca kişiden oluşan, sayısını devletin bile bilmediği bu dev kitleye devletin çoğu hizmetleri parasız.

Hastaneler beleş, okullar beleş.

Çoğu da ayrıca gıda yardımı alıyor.

Bizi yönetmekte olanlar vaziyete şimdi yavaş yavaş uyanmaya başladı ve ama geçmiş olsun bayım...

Zira atı alan Üsküdar’ı çoktaaan geçti.

Bu saatten sonra istediğiniz önlemi alın, hiçbir şey değişmez.

★★★

Ne demişti o keşiş, Recep Tayyip’in imzasıyla yayınlanan o kitapta!..

“Öyle bir zaman gelecek ki elinizdeki emlâk ve arazi azalacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.

Çıktı bile, buna bütün Türkiye’yi ekleyin!

Ne demişti Fatih!

“İstanbul’da edindiği yerleri yabancılara satanlar Allah’ın gazabına uğrasın.”

Fatih bugün yaşıyor ve şu rezaleti görüyor olsaydı acaba “Satanlar gibi, satılmasına göz yumanlar da Allah’ın gazabına uğrasın” der miydi!

Yok canım, bence tam tersini söylerdi!

“Parayı veren düdüğü çalar. Siz Allah’ın gazabını falan boş verin evlâtlarım, dünyalığınızı kurtarmaya, iktidarınızı sürdürmeye bakın. Allah’ın gazabı üzerinizde olsa bile peşkeşleri ve satışları devam ettirin.”

Hey gidi Recep Bey hey!..

Geçmişte doğruları görüyormuş da, sonra dağıtmış!..