Sevgili okurlarım, kendisini iktidardan hiçbir zaman düşmeyeceğine inandırmış olan partilerin ve şahısların çok önemli bir özelliği vardır.

Korku dağları bürüdüğünde feleklerini şaşırır, ne yapacaklarını ve ne diyeceklerini bilemez durumu düşerler.

Şimdi durum bizde de öyle.

Bir şahıs ve bir parti Türkiye’yi yıllardan beri inanılmaz biçimde yönetmekte.

Bu süreç içerisinde hiçbir önemli sorunu çözmeleri mümkün olmadı.

Milleti her açıdan boğdular.

Ama yine de milyonlarca oy verenleri var.

Peki bu nasıl oluyor?

★★★

Her şeyden önce din ticareti ve din sömürüsü...

Şimdi seçime beş kala memleketin dört bir yanındaki okul binalarına ve camilere bile AKP posterleri asmaktan utanmadıklarını hep birlikte görüyoruz.

Din ticareti en kârlı sektördür.

Hem büyük paralar getirir hem de oy!..

Ama bu iktidarın çok önemli başka bir özelliği daha var.

Elde edilen avantaları koruyabilmek için baskı yapmak, toplumu korkutmak ve sindirmek.

Bu özelliğin fikir babası ise Recep Tayyip’in ta kendisi.

★★★

Ana fikri şudur:

En iyi savunma saldırıdır.

Sürekli olarak birilerine, özellikle de muhalefet liderlerine ve partilerine saldıracak ve doğrudan hakaret edeceksin.

Saldırmakla ve korkutmakla kalmayacak, aşağılayacaksın.

Kendinden yana olmayan, partisine oy vermeyen kadınlarımız için sürtük dediğini unutmadık.

Bir başka özelliği...

Suçu her zaman başkalarına atacaksın.

Hayat pahalılığı mı var, doğrudan marketçileri, manavları, kasapları suçlayacaksın...

Esnafı, çiftçiyi, tüccarı, besiciyi zan altında bırakıp her gün birilerine posta koyacak,  korkutmaya kalkışacaksın.

Herhangi bir konuda yanlış yaptığını asla kabul etmeyeceksin.

Suçu hep başkalarının üzerine atıp kendin aradan sıyrılacaksın.

Senden yana olmayanlara hakaretler savuracaksın.

Başkalarını küçümseyeceksin.

Onları ‘yalancı ve satılık olmak, alçaklık, hainlik ve teröre çanak tutmakla’ suçlayacaksın.

★★★

Bunları birbiri ardına sıralarken beyefendinin çok önemli bir özelliğini de göz önünde bulundurmak gerekir.

Yanında çanta gibi taşıdığı, beşli çeteler dahil elini kolunu asla bırakmayan bir takım tipleri sonsuza kadar koruyup sahip çıkmak!

Yanından ayrılanları asla bağışlamaz.

Kendisine baş eğer bürokratlara, iş adamlarına ise sonsuza kadar sahip çıkar.

★★★

Korkutucu güç!.. Devlette tek otorite!..

En büyük özelliği budur.

Sadece Türkiye’de değil başka ülkelere karşı da bunu uygulamaya çalışır, yedi cihana meydan okur.

‘Bir gece ansızın gelebilirim’ şarkılarını sık sık çaldırsa bile ne ansızın gelebilir, ne de yavaşça!

Kendisinin ve partisinin dışında kalan bütün kesimleri küçümser, alay eder.

★★★

Ama bence en büyük özelliği korku saldığını sanmasıdır.

Oysa bu topraklarda kendisinden ve partisinden korkmayan milyonlarca yürekli insan yaşıyor.

Korkutma sürecini seçimler yaklaştıkça daha somut bir biçimde izlemek durumunda kalıyoruz...

Seçim sonuçlarına hiç kimse güvenmiyor.

Herkes kaygılı.

Kafalarda aynı kuşku:

‘Bunlar kaybederse iktidarı bırakır mı? Ne yapıp yapar ve çaresini bulurlar!’

Daha da önemlisi ortağı ve aynı yolun yolcusu olan Bahçeli’nin ağzından çıkan şu sözler...

“Vücutlarına mermi alırlar!”

Ne demek bu?

★★★

Dikkat...

Muhalif partilere, bireylere ve son İmamoğlu olayında yaşandığı gibi liderlere ve ekiplerine yapılan sözlü ve taşlı saldırılar giderek artıyor.

Neden oluyor?..

Çünkü Recep Tayyip ve tayfası artık korkuyor.

Panikte.

İktidar gücü ve tek adamlık elinden kaymak üzere. Bugüne kadar bu kadarını aklına bile getirmemişti. 

Fazla renk vermese de bu durumu Recep Tayyip’in suratından anlamak mümkün.

Birkaç hafta öncesine kadar yüzünde alaycı bir gülümseme ile Kılıçdaroğlu’na “Adaylığını açıklaman bile mümkün olmuyor” diye seslenirdi.

Ancak o Kılıçdaroğlu bütün engelleri yıka yıka geldi ve aday oldu.

Şimdi o korku ve panik bizim beyefendinin suratına en net bir biçimde yansıyor.

★★★

“Göreceksin bak bunlar gitmez” endişesi tam bir şehir efsanesidir...

Kaybettikleri takdirde gitmeye elleri mahkumdur.

Başka çareleri yoktur.

Az kaldı, sakın ola ki kendimizi bu gibi safsatalara alet edip moral bozmayalım.