Sevgili okurlarım Türkiye’de her siyasetçinin başına gelen şimdi aynen Kılıçdaroğlu için geçerli...

Seçime CHP’nin genel başkanı olarak girdi ve Tayyipgiller iktidarı karşısında yaklaşık yüzde 48 oy aldı.

Şimdi kendi partilileri dahil bu sonucun hesabını sormaya başlıyor.

Siyaset kulisleri bir sürü dedikodu ile çalkalanırken bizler ne olacağını ve işin sonunun nereye varacağını bilemiyoruz.

Ortalıkta isimler dolaşıyor, herkes kendi kafasına göre tahminde bulunuyor, ahkam kesiyor ve adamlarını kollamaya çalışıyor.

Bundan sonra neler olacak, CHP kendini nasıl toparlayacak, Kılıçdaroğlu ne yapacak, hiçbir şey belli değil.

★★★

Dün ona saygılarını sunanlardan, aday listelerinde seçilir yerden iyi bir sıra kapabilmek için çaba harcayanlardan bazıları bile bu gibi ‘girişimciler’ içerisinde yer alıyor.

Türkiye’de siyasetin cilveleri işte bunlardır.

CHP’de varılan kararlar ve atılan adımlar her yenilgi sonrasında hep aynıdır:

Kral öldü, yaşasın yeni kral!

Kral elbette ölmedi de yeni kralın kim olacağı henüz belli değil.

Acaba Ekrem İmamoğlu olur mu?

CHP’nin başına geçmek için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden istifa etmek zorunda.

Uzun yıllar sonra ele geçirilmiş olan bu kaleyi CHP kendi elleriyle yeniden AKP’ye devreder mi, bilinmiyor.

★★★

Tamamdır, söyleyecek bir söz yok...

Hem CHP hem de Kılıçdaroğlu bu seçimin kaybedenleridir.

Ortada bir hezimet yoktur ama nasıl kaybedildiğini iyi görmek, biraz olsun anlayabilmek gerekir.

Gerek partinin ve gerekse genel başkanın bu kaybedişte hataları, yanlışları, eksikleri olmadı mı?

Elbette oldu.

Hiç kimse unutmasın, bu seçimde karşıdaki rakip devletti.

Mücadele devletle CHP arasında geçti.

Karşı taraf devletin bütün
maddi ve manevi olanaklarını dibine kadar kullandı.

2024 yerel seçimleri ilk sırada olmak üzere, aynı olaya birkaç ay sonra yeniden tanık olacağız.

O zaman da devletle CHP, ya da görevde kaldığı takdirde İmamoğlu karşı karşıya gelecek.

★★★

Hiçbir demokratik ülkede böyle seçim olmaz.

Oralarda devlet devreye sokulmaz.

Sadece partiler ve adaylar mücadele eder ve biri kazanır.

Bizde ise durum her seferinde aynı. Değişen bir şey yok.

İşte sonuç ortada.

Devlet gerekenleri yaptı ve yine kazandı!

★★★

Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesinde ve seçim sürecinde hataları ve yanlışları olmuştur. Eksikleri vardır...

Ama bir konuda onu haklı görüyorum.

Yanlışlarına rağmen elinden geleni yaptı.

Bunları onu savunmak için söylemiyorum ama bazı gerçekleri de görmemiz gerektiğine inanıyorum.

Seçimden aylar ve haftalar önceydi.

Hiç ummadığım kimselerden bile aynı sözleri duymaya başlamıştım:

“Girdiği her seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’na oy vermem söz konusu değildir.”

Tanışlarımı ikna etmeye çalışıyordum, başarılı olup olmadığımı bilemem.

Ama belli ki genel başkanın işi zordu. Seçimi kazanması bazı mucizelere bağlıydı ama hiçbiri gerçekleşmedi.

★★★

Size bir şey söyleyeyim...

Bu seçimde muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu değil de başka herhangi biri olsaydı, devlete karşı kazanması mümkün olmazdı.

Gökten ilahlar inse sonuç yine değişmezdi!..

Kılıçdaroğlu hatalarına ve eksiklerine karşın elinden geleni yaptı ama sahadan mağlup ayrıldı.

Seçimi kaybedeceğini, Tayyipgiller’in kazanacağını bizim gazetedeki arkadaşlar dahil herkese her zaman söyledim...

Saygı Öztürk, Emin Özgönül, Veli Toprak, Dilek Karaarslan gibi arkadaşlar bunun bire bir tanığıdır.

Ama gelin görün ki bu tahmini yazılarıma dökmek apolitik olur ve yüz binlerce okurumuzda moral bozukluğu yaratırdı.

★★★

Adamlar özellikle Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerini iyi tutmuş.

Güneydoğu’da HDP yandaşları (Tayyipgiller kazanmasın diye) bu kez CHP’ye oy vermese, aradaki fark CHP aleyhine daha da fazla açılmış olacaktı.

Benim şimdi üzüldüğüm, daha birkaç gün öncesine kadar genel başkanlarının elini öpme kuyruğuna girenlerden bazı üst düzeylerin şimdi ona karşı mücadeleye girmiş olmalarıdır.

Türkiye’de siyasetin ve siyasetçinin kaderi budur.

Güçlü olduğun sürece önünde eğilenler, gücünü yitirdiğin anda seni tu kaka ilan edip üzerine gelirler.