Seçimden önce her şehrin meydanına bir TOGG çekildi. Bizim de arabamızın olmasından gururlanan vatandaşlar TOGG’a büyük ilgi gösterdi.

Gerçi abartanlar olmadı değil.

Kimi altına girdi.

Kimi kaportasını öptü.

Rize’de, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda seçmenleri etkilemek için oy işleminin sürdüğü Vakıflar İlkokulu’nun önüne bile TOGG getirildi.

AK Parti Rize Milletvekili Muhammet Avcı, sürücü koltuğunda otururken; bir yaşlı kadın, bindirildiği el arabasıyla TOGG’un yanından geçerek, oy vermeye götürülüyordu. Rizeli teyze, ihtimaldir ki AK Parti seçmeniydi.

Bu, dramatik bir fotoğraftı.

Çünkü dar gelirliler TOGG’la gurur duydukları halde yerli otomobile sahip olamıyor.

Aldığım davet üzerine önceki gün TOGG’un Bursa Gemlik’teki fabrikasına giderken, bu sınıfsal çelişki üzerine düşünüyordum.



‘BABAYİĞİTLER’ DE VARDI

Gemlik’te, zeytin ağaçlarıyla kaplı bir ovada kurulmuş TOGG fabrikası. Hoş, ‘fabrika’ ifadesi eksik kalır, ‘kampüs’ demek daha doğru sanırım.

Bizleri TOGG’un CEO’su Gürcan Karakaş ile işletmenin ortakları TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ve Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu karşıladı.

“Biz” derken, Habertürk TV’den Mehmet Akif Ersoy, Halk TV’den İsmail Küçükkaya, Ekonomi Gazetesi’nden Hakan Gülbağ ve Adem Metan’ı kastediyorum.

Solda sağa doğru Tuncay Özilhan, Ahmet Nazif Zorlu ve Rifat Hisarcıklıoğlu’yla beraber fabrikayı gezdik.


İTALYA DEĞİL, GEMLİK

Gövde ünitesinden başlayarak, fabrikayı gezdik.

İçeride dolaşırken, herkesin dilinde “İtalya’ya geldik!” espirisi vardı.

Mevzuyu biliyorsunuzdur.

Gazeteci Can Ataklı, fabrikada üretim yapılmadığını, arabaların İtalya’dan gemilerle Gemlik’e getirildiğini iddia etmişti.

Ataklı, yanıltılmış olabilir.

Çünkü fabrikada üretim durmaksızın sürüyor. 880 mühendis ve 3500’ü aşkın işçi çalışıyor. Hatta yakın bir tarihte ikinci vardiyaya geçilmiş.

Gövde, montaj ve boya ünitelerinde 250 robot kullanılıyor.

Yirmi saatte bir, günde 130 adet TOGG üretiliyor.

Bu rakamın 280’e çıkarılması planlanıyor.

Fabrika Şubat 2024’e kadar 40 bin siparişi yetiştirmek için çalışıyor. 60 bin TL peşinat ödeyen 177 bin kişi sırada bekliyor. Biz içeri girerken, aylardır beklediği aracını alabilenler kapıdan çıkıyordu.

KENDİ BATARYASINI ÜRETECEK

TOGG’un karlı bir yatırım olup olmadığı tartışılırken uzmanlar iki noktaya dikkat çekmişti:

- Batarya

- Dolum istasyonu ağı

Bu ihtiyacı gören TOGG, batarya üretimine geçiyor. ABD’li Farasis Enerji ile ortaklık kurarak, ‘Siro’ markasını yaratmış. Şimdilik batarya hücreleri Farasis’in Çin’deki fabrikasından getiriliyor. Gemlik’te modül ve paketler üretiliyor. İki yıl sonra hücreler Gemlik’te yapılabilecek. Hücre yapımında kullanılan madenler buradan elde edilecek.

TOGG hem kendi bataryasını üretecek hem de 120 ülkeye satış yapacak. Ayrıca enerji depolama alanında da hizmet verecek.

Batarya, TOGG’un maliyetinin yüzde 40’ına denk.

Yüzde 100 dolması halinde batarya 540 kilometre idare ediyor.

TOGG’un kendisine ait ‘Trugo’ adlı 320 dolum istasyonu var. Bu istasyonlardan başka elektrikli araçlar da yararlanabiliyor.

‘AKILLI CİHAZ’ DİYORLAR

TOGG’un babayiğitleri ve Karakaş, akıllı cihaz tanımını tercih ediyor. Çünkü TOGG, gelecek projeksiyonuna göre tasarlanmış.

Sanal cüzdan, alışveriş olanakları, e-devlet, özel sanatsal içerik ve müzik seçenekleri var. Trafikte dur-kalkla geçen süre ve otonom araçların yaygınlaşacağı düşünülerek, bu fonksiyonlar eklenmiş. İçeriden ve dışarıdan kameralarla donatıldığı için kendisine özgü haritası var.

TOGG’un ne kadarının yerli olduğu baştan bu yana tartışılıyor. Kimi muhalif kesimler TOGG’u ‘toplama bilgisayar’ şeklinde düşünüyor.

Karakaş, aslolanın fikri mülkiyet hakkı olduğunu ifade ediyor. Bu bakımdan TOGG’un yerli ve milli bir marka olduğunu belirtiyor. Aracı oluşturan her 100 parçadan 76’sının Türkiye’de üretildiğini kaydediyor. Bu da maliyetin yüzde 51’ini oluşturuyor.



YENİ MODEL 2025’TE

Şu an TOGG’un tek bir modeli var: T-10X.

Gençlerin tercihi dikkate alınarak, ‘sedan’ ve ‘coupe’ karışımı yeni bir modelin hazırlığı yapılıyor. Karakaş, yeni modelin 2024’te tasarlanacağını, 2025’te piyasaya çıkarılacağını ifade  ediyor.

Üçüncü model, küçük bir SUV olacak.

O da 2027’yi bekliyor.

Hisarcıklıoğlu, 2025 yılından itibaren Almanya pazarına açılacaklarını söyledi.

“Gurbetçilerden ötürü mü?” diye sordum.

Hisarcıklıoğlu, her otomotiv şirketinin öncelikli olarak Alman müşteri nezdinde görücüye çıktığını kaydetti.

HERKESİN TOGG’U

Şu an Türkiye otoyollarında 6 bin kadar TOGG dolaşıyor.

Bir kısmı kurum ve kuruluşlara verildi.

Karakaş’a, vatandaşların yerli otomobile sahip olmaktan ötürü gurur duyduğunu, fakat onu satın alamadıklarını hatırlattım. Örneğin, 28 Mayıs’ta el arabasıyla oy vermeye götürülen Rizeli teyzenin TOGG alabilmesi için 1.6 Milyon TL. ödemesi gerekiyor.

Karakaş, yeni kuruldukları için üretimin sınırlı olduğuna işaret etti. Ayrıca dünya pazarında rekabet edebilecek bir marka yaratmak istediklerini vurguladı. Daha düşük bir bütçeyle bu hedefe ulaşamayacaklarını düşünüyorlar.

Kuşkusuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarı olmasa TOGG’un doğup yaşaması mümkün olmazdı.

Fakat artık TOGG’u siyasi rekabetin nesnesi olmaktan çıkarmalıyız.

Nihayet milli servetten söz ediyoruz.

Erdoğan bugün var, yarın yok.

TOGG’u siyasallaştırmaktan kaçınmak ve toplumsallaştırmak gerekir.

Nasıl mı?

TOGG’u yalnızca AK Partili milletvekillerin, bürokratların ve beyaz Türklerin değil, bir el arabası ile oy vermeye götürülenlerin de satın alabileceği bir araç haline getirerek.

İkinci PKK’lı başından vurulmasa patlayacakmış


Eski İçişleri Bakanı Soylu, önceki gün başkanı olduğu İçişleri Komisyonu ile birlikte İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya geçmiş olsun ziyaretine gitti. Ziyarette halef - selef bakanların birbirlerine sıcak davrandıkları belirtiliyor. Yerlikaya’nın heyeti dış kapıya kadar uğurladığı kaydediliyor.

Yerlikaya, ziyarette saldırıya yönelik bilgileri komisyonla paylaştı ve ardından yayınlanmamış görüntüleri onlara izletti.

Bu arada...

Öğrendiğim kadarıyla canlı bomba üzerindeki bombayı kendisi patlatmadı. Nöbet kulübesindeki polisin açtığı ateş sonucu bomba patladı. Bu patlama sırasında ikinci PKK’lı bariyerleri aşarak, İçişleri Bakanlığı’na doğru avluda koşarken, diğer polis memuru tarafından başından vuruldu. Eğer kurşun göğsüne gelseydi o da patlayabilirdi. Çünkü üzerinde dokuz buçuk kilo ağırlığında C-4 patlayıcı vardı.

Teröristlerin her hangi telefon bağlantısı tespit edilemedi. Saldırı öncesi kimseyi aramadıkları ifade ediliyor.

Ayrıca bakanlık önüne keşif için gelmedikleri saptandı. Üzerlerinden GPS cihazının çıkması, Ankara’yı bilmediklerini ve konumu cihazla ayarladıklarını gösteriyor.

Olay yeri incelemesinde bir roket atar, sekiz yırtık dolar parçası, bir yırtık 200 TL, bir yırtık 20 TL bulundu.

Yedi adet farklı isimlere ait kimlik, otobüs ve personel kartları elde edildi.

Bina önünde vurularak öldürülen teröristin üzerinden bir tüfek, dört şarjör, 121 fişek, çelik yelek, kulaklık ve bileklik alındı.