Zübeyde Hanım, kardeşi Hüseyin ile girdiği tartışmada oğlu Mustafa’nın okula devam etmesine karşı çıkarak, “Yetimdir abi. Yetimden ne olur ki” diyor.

Küçük Mustafa’nın masmavi gözlerinde sanki şimşek çakıyor.

“Gör bak, neler olur” diyor sevgili annesine.

29 Ekim’de Fox TV’de yayınlanacak, 3 Kasım’da sinemalara girecek olan ‘Atatürk’ filmi Selanikli yetim Mustafa’nın Türkiye’nin kurtarıcısı ve kurucusu olmasının hikayesini “Görün, bakın, neler oldu” dercesine bizlere anlatıyor.

‘ATATÜRK’Ü ÇEKMENİN RİSKLERİ

‘Atatürk’ filminin basın gösterimi için davet aldığımda hemen kabul ettim.

Çünkü merak ediyordum.

‘Atatürk’ü altı bölümlük dizi halinde yayınlamak üzere anlaşma imzalayan Disney Plus, gerçekten ABD’deki Ermeni diasporasının baskısı üzerine mi bu kararını geri çekmişti?

Doğrudan sormak ve yanıtını almak istiyordum.

Ayrıca...

‘Atatürk’ filmi yapmak çok riskli bir tercih.

Atatürk’ü insani yönleriyle aktarma çabasına girişirken, büyük kurtarıcının imajına, istemeden de olsa zarar verebilirsiniz. Can Dündar’ın ‘Mustafa’sında başına bu geldi.

Başta Atatürk ve İsmet İnönü olmak üzere Cumhuriyetin bütün kurucu kadrosuna karşı sistematik ve organize bir saldırı yürütülürken, kahramanların insani yönlerine kamera tutmak, şayet ustalıkla beceremezseniz, bu ahlaksız taarruza mermi sağlayabilir.

Diğer taraftan, resmi tarihin güvenli limanında çekilen Atatürk filmlerinin sanatsal nitelik taşımadığını ve vasat bir belgesele dönüştüğün de biliyoruz.

Belki bu korkudan ötürü Türk sineması dünya çapında bir Atatürk filmi üretemedi.

Atatürk filminden bir kare.


ATATÜRK HAPİSTE ŞİDDET GÖRDÜ MÜ?

‘Atatürk’ filmi iki bölümden oluşuyor.

Önceki gün izlediğimiz ilk bölümde, Atatürk’ün doğumundan Çanakkale Savaşı’na katılmak üzere harekete geçtiği 16 Mayıs 1915’e kadarki süreç anlatılıyor.

Bu bölüm 144 dakika.

Gelecekte, Türkiye’nin kurtarıcısı ve kurucusu olacak Selanikli yetim Mustafa’nın, babası Ali Rıza’yı erkenden kaybetmesi, annesi Zübeyde ve kardeşi Makbule ile sıcak ilişkileri veriliyor. Atatürk’ün askeri liseden arkadaşları Ali Fuat Cebesoy, Salih Bozok, Nuri Conker ve Fethi Okyar ile diyalogları üzerinden Osmanlı’nın kurtuluşuna ilişkin düşüncelerini öğreniyoruz. Tabi İttihat ve Terakki’ye girişi ve Sultan Abdülhamid’in baskıcı iktidarını eleştirmesi yüzünden hapse atılmasına yer veriliyor.

Bu filmle birlikte ilk kez, Abdülhamid’i devirmek iddiasıyla gözaltına alındığında şiddet gördüğünü öğrendim. Gerçi şiddet anları doğrudan gösterilmiyor. Tarihçi Sinan Meydan, bu iddianın tartışmalı olduğunu savunuyor.

Atatürk’ün Trablus’ta Ömer Muhtar’la İtalyanlara karşı birlikte savaşıp sohbet ettiğini okumamıştım.

Yine bu sayede öğrendim.

Atatürk’ün Fransızcayı akıcı konuştuğunu biliyordum ancak...

Yunanca ve Bulgarca konuşabildiğini, Almancaya derdini anlatacak kadar  hakim olduğunu bilmiyordum.

İzlerken ağladım.

Selanikli yetim Mustafa’nın babasızlığına, Selanik düştüğünde yüzbinlerce Türk’ün Anadolu’ya göçmesine, Atatürk Çanakkale’den önce erlerle ayazda çorba içmesine çok ağladım.

Bu arada Atatürk’ün çorba sahnesinde askere “Ben size ölmeyi vaat ediyorum” cümlesinden sonra “Açlık ve perişanlık vaat ediyorum” ifadelerinin ona ait olmadığı iddia ediliyor.

Birçok tarihçinin değindiği Enver Paşa-Atatürk gerilimi filmde ana gövdelerden birini oluşturuyor.

Eserin en önemli kusuru; ilk önce film olarak tasarlanması, ardında diziye dönüştürülmesi ve en sonunda iki bölümlük filme çevrilmesi. Dizinin kurgusu gereği yapılan geri dönüşler filmde akışı olumsuz etkiliyor.

DÜNYA İZLEYECEK

Yapımcı Saner Ayar’ın verdiği bilgiye göre ‘Atatürk’ün çekimi hazırlıklarıyla birlikte üç yıl sürdü.

Film Makedonya ve Türkiye’de çekildi.

Türkiye ile  aynı anda 19 Ortadoğu ülkesinde, Avrupa ve ABD’de gösterime girecek.

Paris, Amsterdam, Brüksel, Bakü ve Dubai’de galaları yapılacak.

Almanca ve Arapça dublajlı versiyonları hazırlandı.

Toplamda 24-25 milyon dolara mal oldu.

Gelecek yıl ise dijital platformlarda gösterilecek.

İKİNCİ BÖLÜMDE ÇANAKKALE VAR

İkinci bölümde ise 1915’ten Atatürk’ün Samsun’a çıkışına kadarki süreç anlatılıyor.

Siper siper Çanakkale Savaşı’nı izleyeceğiz.

Bu sahneler Çanakkale’deki 500 dönümlük arazide çekildi. 30 kilometre patlayıcı döşendi.

1400 silah üretildi.

Askerler için 3 bin kostüm dikildi.

Kostümlerde Osmanlı dönemindeki yünler kullanıldı. Bu yünler Avustralya’dan getirildi, Uşak’ta iplik oldu, Kayseri’de dokundu, İstanbul’da dikildi.

1200 şapka yapıldı.

Anzaklar için Yeni Zelanda’dan 300 şapka getirildi.

Toplam üç bin figüran kullanıldı.

Askerlerin hiçbiri dijital olarak çoğaltılmadı.

Gün doğumundan önceki ‘magic hour’ denilen 45 dakikalık sürede çekim yapıldı.

İkinci bölüm, 5 Ocak’ta gösterime girecek.

Henüz çekimlerine başlanmayan üçüncü bölümde Cumhuriyet’in ilan edilmesinden bir gece öncesine, yani 28 Ekim 1923’e kadarki tarih beyaz perdeye aktarılacak.

‘Diasporadan ötürü değil’


Yapımcı Saner Ayar, Cumhuriyet’in 100. yılında dünya çapında bir Atatürk filmi yapmak için yola çıktıklarını kaydediyor.

Disney’deki yönetim değişikliğinden sonra şirketin ABD ve İngiltere dışındaki bütün yapımları platformundan kaldırdığını anlatıyor.

Bu karar kendilerine bildirildikten sonra Ermeni diasporasının “Atatürk yayınlanamaz” diye tweet attığını belirtiyor. Ve aslında Disney’in kararı ile diasporanın tweeti arasında bağ olmadığını savunuyor. Diasporanın Atatürk’ü dünyanın tanıyacak olmasından ötürü bu kampanyayı başlattığını ifade ediyor.

Disney’in “Bu filmi Disney’in bir platformunda yayınlamalıyız. Yoksa 30 sene ‘Ermeniler yüzünden kaldırdınız’ denir, altında kalamayız” dediğini belirtiyor. Bu nedenle Atatürk’ün Fox TV’de yayınlanacağını kaydediyor.

Ermeni diasporasından ötürü filmde bir kesem işlemi yapılmadığını da ekliyor.