Zaman zaman gazete ve televizyonlarda apartman yönetimlerinin dairelerde sahiplerine ya da kiracılara yönelik uyguladıkları baskı, aidatlara yapılan anormal artış ve aldıkları tartışmalı kararlar sıklıkla haber olur.
Hepimizin ibretle izlediği bu haberlerde çoğunlukla yönetimlerin baskısından bıkmış daire sahiplerinin ve kiracıların serzenişi sergilenir.
Yapılan röportajlarda iddia sahipleri, yeterli hizmet verilmeği halde yönetimlerin keyfi kararlarla kendilerini yıldırmaya çalıştığını, sürekli fiyat artışları karşısında bunaldıklarını, çoğu yöneticilerin haksız kazanç elde ettiğini öne sürerek, feryat figan ederler.
Benzer konu Türkmenbaşı Bulvarındaki Hasbahçe Park Evlerinde yaşandı.
Adana’da özel bir sektörde müdür olarak çalışan N.Ş., apartmanda yapılan genel kurul toplantısına katılmış.
Hepimizin bildiği gibi apartmanların genel kuruluna genelde sakinlerden çok fazla katılım olmaz.
Yönetimlerde usule uydurmak için kendilerince karar alırlar, karar defterine alınan kararı yazarlar daha sonra da sakinlere imzalatırlar.
Aynı apartmanda oturan emekli uzman çavuş E. Ç.’nin de bulunduğu bir ortamda N. Hanım eski ve yeni yönetimlerin keyfi kararlar aldığını, aidat artışlarının normal olmadığını, güvenlik hizmetlerinin yöneticilerin tanıdığı elamanlarından oluştuğunu ve yöneticilerin hak etmediği halde maaş aldığını iddia etti.
Bunları söylerken sinirlerine hakim olamayan N. Ş. hanım zaman zaman ses tonunu da yükseltti.
İşte dananın kuyruğu bundan sonra koptu.
Eski yöneticilerden E. Ç., bu sözlere kayıtsız kalmadı, yakınlarının da Adana Adliyesi’nde görev yapmasından güç alarak durumu adliyeye intikal ettirdi.
Şikayet hemen işleme konuldu ve N.Ş. polis karakoluna davet edildi.
Konu çok detaylı.
Ancak dikkat çekmek isteğim konu, adliyelerimizde işlemler kaplumbağa hızı ile ilerlerken, bu konunun 2-3 günde işleme konulması ve N. Ş. hanımın sanki büyük suç işlemiş gibi karakola çağrılarak ifadesine başvurulmasıdır.
Bu yetmezmiş gibi apartmanda annesi ve kız kardeşi ile oturan bir kadına güç gösterisi yapmak, mobing uygulamak yetmezmiş gibi elinden, “Bu konuda kesinlikle hatalı olan taraf benim. Gereksiz yere sinirlendim. E.Ç. beyden ve tüm yöneticilerden özür dilerim” şeklinde bir yazı alarak bunu sitenin panosuna asıp tüm oturanlara WhatsApp'tan atmak neyin nesi?
Bizim geleneklerimizde kadına el kalkmaz, kadına ağır söz sarf edilmez, kadını küçük düşürücü hareketlerde bulunulmaz.
Çünkü kadın bir annedir.
Ama E. Bey ne yapmış, emekli uzman çavuş olmasından, yakınının adliyede görevli olmasından, kendisi gibi düşünen diğer yöneticilerden destek bulmasından aldığı güçle bir kadını itibarsızlaştırmaya çalışmış, güç gösterisi yaparak elinden bir yazı almış ve onu herkese sözüm ona reklam etmiştir.
Bu hiç olmadı E. Ç.
Siz yıllarca şerefli Türk ordusuna hizmet etmiş bir insansınız.
Apartman genel kurullarında her türlü tartışma olur, taraflar birbirlerine ağır sözler sarf eder ancak iş bittiğinde herkes birbirinden özür diler ve konular kapanır.
Çünkü Türk toplumunda komşuluk önemlidir.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır.
Ama siz ne yaptınız, yalnız bir kadına güç gösterisi yaparak onu alt etmeye, toplum nezdinde küçük düşürmeye çalıştınız.
Gerçekten olmadı E. Bey.
Bence hiç vakit geçirmeden N. Ş. hanımı arayınız ve kendisinden özür diyerek olayın iyilikle sonuçlanmasını sağlayın.
Size yakışan budur.
Kinle bir yere varılmaz.
Her şeyden önce aynı apartmanda oturan devamlı yüz yüze bakan iki komşu olarak bir araya gelip bu işi sulhla sonlandırmanızı tavsiye ederim.