Tunus, hemen İtalya’nın altı Afrika kıyısında bir ülke kendisi... Mülteciler deniz botlarıyla akın akın İtalya kıyılarına gidiyorlar.

Avrupa Birliği, Türkiye’yi nasıl bekçi gibi kapıya diktiysek Tunus’a da para yollar kendi adımıza çalıştırırız dedi...

★★★

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı, Hollanda Başbakanı, İtalya Başbakanı toplandılar Tunus’a gittiler. Tunus basını bizim zekasız yandaş basın gibi “Avrupa’yı ayağımıza getirdik” tarzı başlıklar atmadı.

Mülteci ve Geri Kabul Anlaşması Mutabakatı anlaşması imzalayalım size parası neyse verelim dediler, Tunus karakterli çıktı. Kabul etmedi tabii ki... Ne ısrara ne baskıya ne rüşvete aldırmadı.

★★★

Sadece Avrupa Birliği’ne iltica eden ve iltica talepleri kabul edilmeyen Tunus vatandaşlarını geri almayı kabul etti. Karşılığında da 607 milyon Euro’luk destek kaptı.

Avrupa Birliği Türkiye’yi ise bildiğin depo, toplama kampı yaptı. Keşke Türkiye, Tunus’u örnek alsaydı kendine... Keşke bizim de onlar gibi Avrupa’ya kafa tutan bir liderimiz olsaydı bu ülkede... Ama nerede?


Ne oldu Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği?


Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya üyelik yolunu açma karşılığında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik yolunun açılması talebi vardı. Üç beş gazeteci çıktı bunu televizyonda utanmadan tartıştı.

Akılları mı yoktu, paçalarından cehalet mi akıyordu, öyle mi emir gelmişti bilemem ama üzerinde uzun uzun konuşuldu.



★★★

Peki sonra ne oldu? Avrupa Parlamentosu, Türk hükümetinin izlediği siyasi çizgide radikal bir değişiklik olmadığı sürece, AB-Türkiye arasında 2018’den bu yana dondurulan tam üyelik müzakerelerinin başlamayacağını içeren Türkiye raporunu kabul etti!

Utanmasalar “Bir ülkenin NATO’ya üyeliğiyle Avrupa Birliği üyelik sürecinin ne alakası var ahmaklar” yazacaklarmış. Böyle de ikiyüzlü bunlar...

★★★

Aynen iade ediyorum Avrupa Birliği’ne... Bunu tartışan güruh ile gazeteciliğin ne alakası var ahmaklar! Ver parasını sana ne istiyorsan onu anlatsınlar. Bunu dahi anlamadan acaba nasıl birlik oldu bunlar?

Tamam “yargı reformu” vaadinden bu yana 4 yıl, “insan hakları eylem planından” bu yana 2.5 yıl geçmiş olabilir. Halkımızın derdi fakirlik... Kafayı kaldıracak durumları mı var?

Önceki 10 milyar doları bile yollamadı!




Birleşik Arap Emirlikleri ile 50.7 milyar dolarlık anlaşma imzalandı. Bunun 8.5 milyar doları sukuk adı altında İslami finans esaslarına göre verilecek borç... Üç milyar dolar da kredi olarak şirketlere faizi karşılığında kaynak olarak gelecek. O da gelirse... Gerisi hikaye...

İşin enteresanı Birleşik Arap Emirlikleri ile son iki yılda 6 kez yapılan karşılıklı resmi ziyaretlerde 10 milyar dolarlık yatırım gelecekti. O bile daha gelmedi!

★★★

Aklıma ne geldi? Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye yatırımlarından bahsederken, “Varlık Fonu başkanımı davet ettiğim gibi yatırım destek fonu başkanımı da davet ettim ve hep birlikte görüşmeler yaptık” şeklinde açıklama yapmıştı.

Sorun şuydu ki, Varlık Fonu başkanı zaten kendisiydi... “Hep birlikte görüşmeler yaptık” derken, kendiyle mi yaptı hâlâ bir açıklık kazanmadı. İşin esas tehlikeli kısmı da burası...

Artarsa vergi istifa eder kendisi!


Geçen yıla göre bütçe gelirleri yüzde 48 artarken, harcamalarda yüzde 102 artış yaşandı. Bildiğin bakkal hesabı... Giderlerin gelirlerinden hızlı artıyorsa önce zora düşersin, sonra borç ararsın ve akabinde batarsın.

Haziran ayında geçen yılın 6 katı artışla 220 milyar lira olan aylık açık hemen hemen tüm zamanların aylık bütçe açığı rekoru... Anladık mı neden bu ek vergiler konuldu?



★★★

Şimdi yıl sonuna kadar 1.2 trilyon lira ek bütçe ve 2.1 trilyon ilave borçlanma ile yola devam ediyor. Toplanacak vergiler devede kulak kalıyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Yeni bir vergi artışı olmayacak” sözünü verdi. Koskoca yetkili, bilmeyecek mi? Eminim yeni vergi artışı olursa o dakika istifa eder kendisi... Devlet adamı sözünü yer mi? Mutlaka yapar gereğini...