Seçimde bu kadar hızlı olsalardı inanın can kaybı sayısı çok daha az kalırdı.

Cumhurbaşkanı kararıyla; deprem bölgesinde inşaat, imar, proje, ihale, kamulaştırma, mülkiyete el koyma vb. tüm yetkiler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verildi.

★★★

Medeni Kanun, Orman Kanunu, Mera Kanunu, İmar Kanunu, Belediyeler Yasası, Kat Mülkiyeti, Çevre Koruma Yasası ve daha birçok yasa için Anayasa hükmü yok sayılıp Meclis saksı pozisyonunda bırakıldı.

Daha da fenası Çevre Bakanı ve emrindeki TOKİ, dilediği yerli-yabancı şirketlere ihalesiz olarak proje verip inşaat yaptırabilecek.



★★★

Bakan, kamu kurum ve kuruluşlarıyla, özel mülkiyete ait tüm taşınmazlar için devir ve kamulaştırma, mülkiyete el koyma kararı alabilecek. Sokaktan geçen birini beğendi, canı öpmek mi istiyor? O yetki de verilmeli bence...

Artçı depremler sürerken İslahiye ve Nurdağı’nda inşasına başlandı. Tam 855 konut... İhalesi ne zaman yapıldı? Hangi müteahhit ihaleyi kaça aldı?

Bariz öpüyor işte... Bir kulağımızın arkası kaldı.

Kızılay’ın çadır satış mağazası


Böyle bir rezaletin böyle bir haysiyet yoksunluğunun bırakın Türkiye’yi, dünyada örneği fazla yoktur. Kızılay, Türkiye’deki en büyük insani yardım kuruluşu... “İnsani...”

Depremin üçüncü günü olmuş, kurtulan insanlar enkazların başında o soğukta üşüyor. Kızılay’ın elinde binlerce çadır var, afet bölgesine yollamıyor. O çadırlar neden depoda? Bana bunu açıkla!



★★★

Ne yapıyor? Müşteri bekliyor!

İnsani bir yardımsever onları satın alsın da deprem bölgesine yollasın. Ya kimse satın almasaydı? Muhtemelen yollamayacaktı.

Durum ortaya çıkıyor ve kurumun başkanı çıkıp, “Ahlakidir, akılcıdır, yasaldır” açıklaması yapıyor. Kendisinin ahlakı bu düzeyde olunca insan fazla bir şey diyemiyor.

★★★

Topladıkları kanları da “satmıyoruz” demesinler bir otobüs makbuzlu şahit yığarım...

Yönetimi değişmedikçe şahsen ne tek kuruş ne tek bir damla kan... Kuruşu kör kuyuya atarım, kanımı Drakula’ya bağışlarım.

Muhalefetin derdi seçim kazanmak falan değil!


Depremin faturası Türkiye’nin mevcut koşullarda ödemekte çok zorlanacağı boyutta...

Deprem illerinde yıkık ve yıkılacak bina sayısı 164 bin 321 olarak açıklandı. Bu binalardaki ‘bağımsız birim-daire-işyeri’ sayısı ise yaklaşık 800-850 bin civarında...

★★★

Konut, inşaat, altyapı, üretim ve istihdam kaybı, sosyal destek ve yardımlarla birlikte toplam ekonomiye maliyetinin 85 milyar doları bulacağı öngörülüyor. Tabii ki kağıt üzerinde yapılan hesaplamalar tutmayacak ve zarar 100 milyar doları aşacak.

Nitekim 1999 depreminden sonra izleyen iki yılda negatif büyüme, ağır işsizlik ve ekonomik kriz tablosu yaşandı. Bunu 2001’deki bankacılık ve finansal kriz izledi.

Anayasayı fırlatma nedeniyle kriz yaşanması falan hikaye... İşin aslı depremin ekonomiyi de sarsmış olmasıydı.

★★★

Aynısı yaşanan son deprem için de geçerli... Benim anlamadığım muhalefet neden erken seçim için oldukça istekli...

Hızla konut inşaatlarına başlama planının nedeni, deprem algısını değiştirmek ve bu sayede ekonomik canlanma, büyüme, istihdam yaratarak ekonomideki iyice ağırlaşacak tabloyu seçime kadar gizlemek. Bunu kısa bir süre için yapabilirler. Süre biraz uzasa pilleri biter!

★★★

Oldu da seçim 6 ay ertelense, muhalefet hiç demeç vermese, miting yapmasa bile kazanacakları aşikar... Hem o zamana kadar seçmen listelerinde hile hurda ihtimali de ortadan kalkar.

Maalesef muhalefetin kapasitesi bu kadar!