Fransa’da emeklilik reformu nedeniyle iki buçuk milyon kişi sokağa çıktı. Ülke genelinde grev yapıldı.

İngiltere’de öğretmenler, devlet memurları, demiryolu ve otobüs görevlileri ile üniversite çalışanları aynı anda greve gitti. Yaklaşık 500 bin kişi iş bıraktı.

Türkiye’de Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Schneider Enerji Şirketi’nde sendikanın grev kararı, “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden” ertelendi.

★★★

Benim anladığım bu iptalin sebebi Türkiye’nin kırılgan ekonomisini tehdit etmesi... Madem bu kadar tehlikeli, bakanlar kurulu kararına bile gerek kalmasın, grev hakkı tamamen anayasadan çıkartılsın. Hatta teklif dahi edilemesin! Teklif eden şiddetli şekilde kınasın.

Hal böyleyken bari sendikalar da kapatılsın. Aidat toplamasın. İşçi üç kuruş maaşını boşuna kaptırmasın.

★★★

Yıl 1988... Erdoğan, darphane işçilerinin grevinde, “grev gözcüsü” gömleğini giymişti.

Mikrofonu eline almış; “Zulme son verene kadar haklı ve kararlı mücadelelerin yanında olmayı inancımız gereği görev telakki ederiz” demişti. İnsan onurundan, alın terinin kutsallığından bahsetmişti.

Aradan geçen yıllar fikirlerini değiştirmiş. “Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Hayır, burada greve müsaade etmiyoruz! Bunun için kullanıyoruz biz OHAL’i” dedi. Vallahi billahi!

Bana pek de işçinin hakkını veriyor, hukukunu gözetiyor gibi gelmedi. İşçiler anayasal hakkını kullanabiliyor mu? Hayır! Kulak memesi gibi...… Kanun orada öyle duruyor lakin pek bir işe yaramıyor!

★★★

Belli ki “biz kimsesizlerin kimsesiyiz” diye yola çıkmalarını tersten anlamışız. Rahatsız patronlar, yandaş sermaye, kredici işverenler için koyulmuşlar yola...… Zira hiç
vermediler mola…

Ya işçiler? Onlar oy verenler! Mitinglere otobüsle taşınıp İktidara yol verenler. Seçim arası önemsizler! İşçilere söz hakkı mı? Ekonomi zaten diken üzerindeyken, sen de vazgeç bu lüksten!

★★★

Üretim durmasın, düzen bozulmasın, kimse gıkını çıkartmasın, izin kullanmasın, mesaiye kalsın, tatil yapmasın hatta nefes bile alamasın. Sadece ağzına bir tutam bal çalındığında sandığa koşup oyunu atsın.

Enteresan olarak bu “grev hakkı” herhalde en Avrupai şehrimiz olmasından dolayı koca ülkede sadece İzmir’de kamu hizmetlerinde kullanılabiliyor. Duyar duymaz hükümetin greve bakış açısı anında değişiyor. Hayırdır? Diğer şehirlerimizin dağlarında çiçekler mi açmıyor?