İşsizlik artacak ama merak etmeyin çok can sıkmayacak. İşsizliği açıklayan kim? İstatistik Kurumu... Yani? Pandemi döneminde bile herkes evde otururken işsizliğin düştüğünü iddia eden bir kurum kendileri...

Muhtemelen işsiz olup evde bulmaca çözenleri çalışıyor diye saydılar. Keyfi yerinde diye düşünüp açıkladıkları verinin dışında tutular.

Haliyle, işsizsin ama bulmaca çözmek de zor zanaat dolayısıyla senin işin var aslında dedi İstatistik Kurumu... İşsizden saymadı haliyle...



★★★

TOBB ve TESK gibi sivil toplum kuruluşlarının istatistikleri ekonomideki gerçek tabloyu en somut şekilde ortaya çıkardı.

Sadece 6 ayda 23 bini aşan şirket tasfiyelerinin yanı sıra kepenk indiren, esnaf sicil kaydını sildiren ve mesleki faaliyetine son veren esnaf sayısı 80 bine ulaştı.

★★★

Bunun anlamı, bu işletmelerde çalışanlar işsiz kaldı! Gerekçe olarak ekonomik zorluklar, finansman güçlükleri, maliyet-istihdam-faiz yükü gösterildi.

Ağırlıklı olarak inşaat, kafeler-lokantalar, küçük mağazalar, gıda-içecek, alkol ve tütün perakende ticareti yapanlar, bilgisayar tamiri, posta-internet üzerinden perakende ticaret yapanlar en üst sıralarda yer aldı. Neticede ortada İstatistik Kurumu anketlerinden çıkan çok daha yüksek bir gerçek işsizlik var. Kurum işine gelen rakamları kullanıyor ve işsizlik düşük çıkıyor. Ölçümünün bu şekilde olması gerçekleri değiştirmiyor. Milyonlarca işsiz, işsizliğiyle devam ediyor.

Şimdi o milyonların üzerine milyonlar eklenecek. Önce “varlık işsizliği” denilecek. Sonrasında “Millette var ki çalışmıyorlar” diye iddia edilecek. Yeniden dengelendik, şimdi şahlanacağız masalları gündeme gelecek. Yemeye niyeti olan bu yalanları susuz götürecek.

Hani kredi notları yok hükmündeydi?


Kredi derecelendirme kuruluşları ile aramızın limoni olduğu gerçeği söz konusu...

“Fitch” adlı kuruluşa “piç” diyen, S&P adlı kuruluşa “Türkiye ile senin ne alakan var? Türkiye senin şu anda zaten üyen falan değil... Bizim seninle alakamız yok!” diyerek sert çıkan yine mevcut iktidar mensupları değil miydi?

Moody’s notumuzu Moğolistan, Nikaragua, Nijer, Pakistan, Tacikistan seviyesine indirince “yok hükmünde” sayılmadı mı?



★★★

“Daha nereye kadar düşebilir ki?” diyorduk ki, kredi güvenilirliğini naylon torba bile üretemeyen Afrika ülkelerinden daha düşük seviyeye çekti...

Klasik olarak hemen arkasından koro halinde serzenişler başladı. Yani yeni dünyanın atara atar, gidere gider ile dönmediğini anlamaya başladılar.

★★★

İşin açıkçası bu şirketler biz istemesek bile diğer müşterileri için bizi derecelendirmek durumundalar. Türkiye’ye yatırım yapacak olan yabancı nereden alacak bilgiyi? Bu raporları okuyacak.

Şirketlerin verdiği kredi notuna bize borç veren bakacak, ona göre karar alacak. Ya borç faizini artıracak ya da Türkiye defterini kapatacak.

★★★

İşte Moody’s; “Ey borç verenler, Türkiye borçlarını geri ödemede ciddi sorunlar yaşayabilir, zamanında ödemekte zorlanabilir” diye malumu dünyaya ilan etti. Ekonomiyle ilgili hiçbir uyarı yönetimin umurunda olmadı. Paraya sıkışınca bu kuruluşlar önemli hale geldi anca...

Kısaca bize layık gördükleri kredi notunun Türkçe meali; yatırım yapılamaz, son derece spekülatif ve tehlikeli, kredi riskleri çok yüksek, battı batacak yakında yan yatacak ülke demek.

★★★

Yıllar sonra ilk defa Moody’s geçen hafta yazdığı raporda “Türkiye’nin kural bazlı ve öngörülebilir ekonomi politikasına geçmesi ülke kredi görünümü ve kredi notu açısından olumlu” ifadesini kullandı.

Yönetim bu işe bayıldı.

Yıllarca kurumsal güç ve politika erozyonunun tehlikelerinden bahsediyorlardı. Biz de ne güzel demokrasicilik oynuyor adalet varmış gibi yapıyorduk. Şimdi iki kişi değişince yönetim şekli değişmiş sanıyorlar. Gerçekten çok saf lan bu yabancılar.

★★★

Yahu belki de bizde bir hata vardır diye hesap kitap yaptık mı? Bir kez bilançoyu önümüze koyup baktık mı? Nebati gibi birini ekonominin başına getirirken biraz olsun utandık mı?

Maalesef mevcut anlayışla ülkenin gelip gelebileceği yer ancak buraya kadar! Bir süre sonra onlar da anlarlar.