Türkiye savaşta mı? Kıtlık mı var? Bu sorularının cevabı “hayır” ise vatandaşları neden ülkeden kaçıyorlar? Ne demişti? “İngiltere, Fransa, Almanya zorda Türkiye Elhamdülillah iyi durumda!” Hadi o zaman bu durumu açıkla...

Avrupa’ya Suriyeliler ve Afganlardan sonra en fazla iltica edenler Türk vatandaşları... Ekonomi gayet iyi, gül gibi ülke, cennet valla söylemleri karın doyurmuyor galiba...

★★★

Esas enteresanı sadece 2022 yılında 24 bin 362 Türk vatandaşı Meksika üzerinden kaçak giriş yaparak Amerika’ya sığınma başvurusunda bulundu. Bu sayı 2021 yılında 4.989 kişi iken, 2022’de yüzde 500 arttı. Türkiye’den sığınma başvuruları adeta patlama yaptı. Başvuru yapmayanları da hesaba katarsak durum tam bir fecaat...



★★★

Türkiye’den 20 bin kilometre uzakta Meksika üzerinden kaçanlar arasında doktorlar, mühendisler, akademisyenler, yazılımcıların da olduğu duyuruldu. Bu kadar çok kişinin derdi sadece parasızlık olamaz tabii... Ülkede özgürlükleri yok edip adaleti rafa kaldırıp umudu yok edince Suriye ve Afganistan’ın ardından gelen ülke maalesef Türkiye!

Başkanlık sistemi borçlanmak demekti!


Cumhurbaşkanı seçilmeden önce “Başkanlık sistemi hız demektir” demişti. Gerçekten çok isabetli bir söylemdi. Borçlarımız öyle hızlı arttı ki gelirlerimiz ona yetişemedi.

Parlamenter sistem yönetiminde 2017’yi 876 milyar lira kamu borcuyla kapattık.

★★★

2018 yılının ikinci yarısında sistem değişti, kamu borçlanması hızlandı. O yılı 1 trilyon 67 milyara yükselen toplam kamu borç stoku ile kapatmayı başardı.

Sonraki yıllarda iyice hızlandı ve 2022 sonunda kamu borcu 4 trilyon 33 milyar liraya çıktı. Yaklaşık beşe katladı... İşin açıkçası gerçek borç durumu bunun misliyle fazlası... Ne yap-işlet-devret projelerinin ödemeleri var bu hesapta ne de belediyelerin borcu... Daha da kötüsü bu borcun yarısından fazlası dışarıya, döviz bazında...

Keşke bu kadarla kalsa... Toplam borç stokunda 1.9 trilyon TL’ye ulaşan iç borçların 513 milyar liralık kısmı yani yaklaşık yüzde 30’u döviz endeksli iç borç...



★★★

Bu ne demek? Kendi vatandaşın sana kendi bastığın para ile borç vermek istemiyor manasında...

Son 6 aydır sermaye kontrolleri de uygulanarak döviz baskılanınca artış yaşanmaması borcumuzu düşük gösteriyor bu durumda... Döviz fiyatları artmaya başlarsa ekonomi tam güvercin taklada...

★★★

İşler kendiliğinden düzelmeyecek. İşin fena tarafı koşullar aynı kalmayacak, kötüleşecek. Sorunlar çoktan boyumuzu aştı.

Demem o ki, değişim beklemeyin. Aynı koşullar altında aynı sebepler devam ediyor. Aynı sonuçlar doğacak! Bunun aksine inanmalarının nedeni fazlaca saf olmak!

Özel sektör de krediden dertli


Kamu borcunun yanı sıra özel sektörün de yurt dışına ciddi miktarda borcu var. Azalmış haliyle yaklaşık 155 milyar dolar...

Nitekim “bana ne aman ben anlamam bu kamunun borcu değil ki” diyemezsin. Firma borcu geri öderken verecek elindeki lirayı, alacak ödemesi gereken dövizi... Bir de bunun faizi...

★★★

Ya şirketlerin içerideki bankalara borçları? Daha fazla borçlanamıyorlar çünkü özel bankalar artık kredi veremiyorlar.

Durum Merkez Bankası para bassın kamu bankalarına paslasın daha çok kredi verilsin noktasına geldi. Yerli tasarruf havuzunun nerdeyse tamamı krediye dönüştü...  Milyarlarca liralık kredi batak... İflas etmek neredeyse yasak! Peki, ne yapsak? Batık krediler arka arkaya yeniden yapılandırılıyor. Haliyle batık kredi oranı tabii ki düşük çıkıyor.

İşte bu sebeple özel bankalar yeni kredi vermek için kaynağı bulamıyor. Bakmayız siz faizleri düşürüyoruz söylemlerine... Maliyetler her geçen gün yükseliyor. Kimse ucuza kredi alamıyor.

★★★

Zira seçim öncesi bu durum kabul edilemez. Kamu bankaları zararına bakmadan para dağıtıyor ama bir yere kadar... Sahi kime dağıtıyorlar?

Haliyle seçim sonrası ekonominin gazı kesilecek... Piyasalar asfalttan, mıcır yola geçmiş gibi savrulacak. Bir anda freni köklenmiş tır gibi olacak. İşte o gün bugünün faturası karşımıza çıkacak.