Kronometre sıfırlanır. Düğmesine yeniden basılır. Kronometre çalışır. Kim önce gelirse yarışı o kazanmış olur. Suyun altında kim daha fazla kalabiliyorsa kronometre tutulur; yarışan ciğerlerin kalitesini hatasız, yanlışsız, kayırma yapmadan kronometre söyler. Kimin ciğeri iyi, kimin ciğeri on para etmez; onu da kronometre ölçer. Kronometrenin temel özelliği zamanı en küçük birimlerine kadar ölçebilmesidir.

Kronometreye basıldı.

Umut hızla yola çıktı.

Yol çetin.

Yol taşlı.

Yol uzun.

Zaman az.

Tavanda ittifak yapıldı.

Tabanda birleşme...

Türkiye’de “zihniyet devrimi” kapıyı çaldı. 1000 yıllık değişim başladı. Hep güçlü lider istemiş, hep güçlü lidere tapınmış toplum, bu kez, çoğunlukla (yüzde 55- Yüzde 60- Yüzde 65) “ortak metin, ortak yol, ortak yol haritası ile ortak bir adayı lider yapmak için” yola çıktı. Birbirine hiç benzemeyen, dünyaya bakışları ayrı, hayata tutunuşları farklı, egoları ve ihtirasları zıt 6 parti lideri ve kadroları, dışarıdan da bir joker partiyi zihniyet devrimi yapmaya ikna edip yanlarına çağırarak,  200 yıllık demokrasi tarihimizde hiç denenmemiş bir yeni modeli, halkın seçimine sundular.

İlk kez oluyor.

Tek adamlık.

Ulu hakanlık.

Padişahlık.

Sultanlık.

Ben yaptım, oldu.

Bitiyor.

Birlikte çözüm geliyor.

★★★

200 yılın sonunda zihniyet devrimini tavanda yapmayı ve 14 Mayıs’ta halkın önüne gelecek sandıkla değişimi tabanla buluşturmayı, sosyal- ekonomik şartlar zorladı.

Şakıdı kuş.

Yarıldı nar.

Delirdi taş.

Afganistan olmaya.

Suudi Arabistan olmaya.

Burundi olmaya.

İran olmaya gidiyorduk.

Toplumun yüzde 65’i, yüzde 70 ve hatta diyebilirim ki yüzde 80’i  Afganistan, Suudi Arabistan, İran olmak istemiyor ve inandıkları dinin kadın saçına mahkum edilmesini de; dünya ve ahiretten bekledikleri mutluluğa ters görüyor. Zihniyet değişimi olmak zorundaydı, zihniyet değişimi tavanda başladı, tabana ulaşmak için yola çıktı.

6 benzemez parti.

Bir yıl toplandılar.

Çalıştılar.

Tartıştılar.

Türkiye’yi Afganistan, İran, Suudi Arabistan Burundi olmaktan uzaklaştırıp Almanya, Fransa, Japonya, İngiltere, İtalya olmaya vidalayacak 2300 hedef buldular, 2300 hedefe ulaşmak için 240 sayfalık bir metin yazdılar. Bu toplum görsel, yazı okumaz. Bu toplum kulaktan öğrenir demediler.

Seçim bildirgesi!

Hükümet Programı!

Yazdılar.

240 sayfalık hükümet programı ve seçim bildirgesi 13 Şubat günü adı açıklanacak olan “Ortak Cumhurbaşkanı Adayı” na; sözü dinlenir, hatırı sayılır, esamesi okunur bir dayanak sunmak” için yazıldı.

★★★

Ne yapacaksın?

Nasıl yapacaksın?

Kiminle yapacaksın?

Ne zaman yapacaksın?

Yakında ismi açıklanacak olan ortak cumhurbaşkanı adayının önüne bu soruların hepsine beklemeden cevap verebilecek 2300 hedefli 240 sayfalık metni; hükümet programı ve seçim bildirgesi olarak koydular. Kaderin intikamı: Ortak aday, Tek Adam’ın yaptığı Anayasa’nın Cumhurbaşkanına verdiği yetkilerle, bu 240 sayfalık metnin açtığı yoldan yürüyerek, Tek Adamlık düzenini bitirecek. 20 yıl boyunca hiç koltuktan kalkmadığı halde “kronometreyi sıfırladım” diyerek yeniden koltuğa oturmaya heveslenen “ayakkabısı eliyle yalanan cumhurbaşkanlığı tipinden tek dönem ve sadece 7 yıl Saray’da değil Çankaya’da oturacak cumhurbaşkanı tipine geçilecek.

★★★

200 yıl bocaladık.

200 yıl bekledik.

Zihniyet değişimi.

Gelip kapıya dayandı.

Evet!

Kronometreye basıldı.

Türkiye’nin “güçlü parlamento yönetimine dönme ihtiyacı” için umut hızla yola çıktı.

Biliyorsunuzdur.

Kronometrenin bulunması da güçlü bir parlamento sayesinde oldu. 1700 yılında İngiliz Parlamentosu, bir “ödül kanunu” çıkarttı ve gemilerin dünya üzerindeki yerleri doğu-batı yönünde kolayca ve yanlışsız hesaplayabilecek bir aleti bulana ödül verilmesinin yolunu açtı. Daha önce tahta saat kulesi yapan marangoz John Harrison ilk kronometreyi geliştirdi. 240 sayfalık seçim bildirgesi okunurken en yüksek alkışı; “Bizim Cumhurbaşkanımız Saray’da değil Çankaya’da oturacak...” cümlesi aldı!