Ben okurumun aklına, dikkatine, zekasına, vicdanına güvenirim. Bilgileri ben buraya yazayım, kurşunun ardındaki gerçeği okurum çıkartsın.

O kurşun!

İnanırsan!

Hırsız geldi.

Bekçi de hırsıza ateş etti fakat şu işe bak ki, kurşun gitti 24 saat önce AK Parti genel başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın tehdit ettiği İYİ Parti Genel Başkanı’nın il binasının camını deldi geçti. Bu bekçinin beklediği lüks inşaat kimin, ne zaman başladı, arkasında devlet torpili var mı, nasıl bir proje? O arazi aslında “deprem toplanma alanı” olacaktı niçin olmadı da Suudi 3-5 zenginin  3 ayda kurdukları şirketin oldu? Bu şirketi kim kayırdı, kolladı?

★★★

İşte belgeli gerçekler:

1970’li yılarda nakliye ambarları İstanbul’un Sirkeci semtinde toplanmıştı. İstanbul hızla büyüyor, nüfus artıyor, ambarların kamyonları yüzünden valilik binasından başlayarak Beyazıt’ da İstanbul Üniversitesi kapısına kadar trafik saatlerce felç olup tıkanıyordu.

Çözüm arandı.

Devletin şirketi Arsa Ofisi, Topkapı Surları dışında Zeytinburnu’na doğru uzanan bölgede toplam 120.000 metrekare araziyi kamulaştırdı. Arazinin sahipleri çırpındılar. Satmak istemediler. Ancak İstanbul gibi bir zümrüt kentin trafik sorunu çözülecekti. Devletin kamulaştırdığı arazi, çok uygun koşullarda ambar sahiplerine (Türkiye Nakliyeciler Kooperatifi (NASKO) ‘ya) aktarıldı.

★★★

240 ambar taşındı.

Nakliyeciler Sitesi bu arazide kuruldu. İstanbul trafik cinnetinden kurtuldu. Ambar sahiplerinin büyüyen kentin zorlamasıyla ve devlet desteğiyle sahip oldukları araziler altın, pırlanta, kupon bir şehir arazisine dönüştü. 1 koy 1000 al kent rantı doğurdu.

AKP iktidara geldi.

Ambar sahiplerini Merter’den Zeytinburnu’na kadar uzanan o kupon araziyi satılığa çıkarmaya zorladı. İngiliz, Alman, Amerikalı konut şirketleri araziye alıcı oldular.

Fakat alamadılar.

AKP iktidarı, araziyi konuta dönüştürmeyi aklına koymuştu. 6 Şubat 2017 günü Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı ile ambarların yer aldığı bölge “riskli alan” ilan edildi. Ambar sahipleri karşı çıktılar Danıştay’a başvurdular. Bunun üzerine 30 Temmuz 2018 günü bu arazi “rezerv yapı alanına” çevrildi. Afet yasası gereği kentsel dönüşüm yapılacaktı. Gece vakti polis baskını ve kepçelerle ambarlar yıkıldı. Ambarcılar eşyalarıyla birlikte devlet zoruyla adeta sürüldü.

★★★

Bunlar olurken...

Birdenbire...

Yerden biter gibi...

Suudi Arabistanlı iş adamlarının sahibi Al Qemam Holding Türkiye’ye geldi ve “Akzirve Gayrımenkul” diye bir şirket kurdu. Bu şirket her ambar sahibine 1 milyon dolar ve yanında da bir lüks konut vererek araziyi 240 milyon dolara sürpriz bir şekilde satın aldı.

Kupon arazi!

Suudilerin oldu.

İmar planı yapıldı.

5 kat izni 15 kata çıkartıldı. Bu kadar yüksek kat, imar planına aykırıydı. Şehir plancıları mahkemeye koştular. Şehircilik Bakanlığı anında devreye girdi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, afet yasasına dayanarak, plan değişikliği re’sen (başka birine danışmaksızın, herhangi bir isteğe gerek duyulmadan) onaylandı.  Deprem toplanma alanı olması gereken 120.000 metrekare alanda 441 lüks konut, otel, AVM, rezidanslar, oyun alanları, büyük bir cadde, kafeler, restoranlar, butikler,  spor merkezleri yapımı başlandı. Projenin adının “Topkapı 29” olduğu lansmanla açıklandı.

★★★

Tesadüfe bak:

Suudi Arabistanlı işadamlarının kurduğu şirketin adında AK var. Bu arazinin Suudili işadamlarına tatlı rant doğursun diye tüm devlet imkanlarını seferber eden iktidar partisinin de adında yine AK var.

İşte kurşunu atan bekçi de Akzirve Gayrimenkul’ün bekçisi...

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA...


SEZER gibi Cumhurbaşkanı!


Mimarlar Odası Hukukçu Turgut Kazan adına bir sergi düzenledi. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de sergiye tek araçlık bir konvoyla gitti. Hiçbir abartı, şaşa, güç gösterisi, büyüklenme yaşanmadı. Sezer’e sadece 3 koruması eşlik etti. Yol yayalara kapatılmadı. Yayalar Ahmet Necdet Sezer’in otomobilinin yanından geçerek işlerine gittiler. Sessiz sedasız, siren çalmadan, tantana çıkartmadan sergiye gelen Sezer, vatandaşlarla da sohbet etti. Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanlığı sırasında oğlunu evlendirdiğinde düğün günü Çankaya köşkünde harcanan elektriğin, suyun ve diğer giderlerin parasını devlete ödetmemiş, kendi cebinden ödemişti. Halk, Sezer gibi Cumhurbaşkanı istiyor.