Seçim propagandası sırasında liderler evlere de gidiyordu. Bir ev ziyaretinde söz geldi “sağlıklı beslenmeye” düğümlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “dinç kalmak, hastalıklardan uzak durmak için kestane balı ile manda yoğurdu yenilmesini” önerdi. Ekmek için de “siyez buğday unundan yapılmış ekmeği” işaret etti.

Heyecanla anlattı.

Tarifini bile yaptı.

Her gün uykudan önce 3 kaşık manda yoğurdu, çeyrek kaşık kestane balı, bir dilim siyez ekmeği önerdi. Dün bizim kasabada manda yoğurdu (700 gram) 100 liraya çıktı. Siyez buğdayından ekmek (500 gram) 30 liraydı 40 lira yaptılar. İlaç kullanılmayan ve suni petek dayatılmayan, arının doğal hayatta sepet içinde yaptığı kestane balı da 3000 TL’yi (300 gram) buldu. Bu durumda “adam gibi sağlıklı beslenebilmek” için Cumhurbaşkanı maaşı kadar aylık alabilmelisiniz. Ya da iktidar müteahhitleri arasına girmiş şanslı bir iş adamının aile üyelerinden biri olmanız gerekir. Gelir dağılımı araştırmalarına göre bugün 85 milyon nüfuslu Türkiye’de sadece 1 milyonu Cumhurbaşkanı’nın “sağlıklı beslenme reçetesine” uyabilecek düzenli gelire sahip.

★★★

Gıda.

Ulaşım.

Kira.

Fiyatlar aile bütçelerini yakıyor. Ekmekten, mazota, çocuğun okul ücretinden, berber tıraşına; “hayat korkunç pahalı” oldu ve enflasyon dizginlenemiyor. Çünkü döviz açığı var ve dolar kuru da durmuyor. Gerçi Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim propagandası sırasında söz verdiği; “memurun- işçinin- emeklinin maaşlarını” artırıyor. Ancak artışı yaşanan enflasyon oranına göre değil de dön baba dön değiştirilen Maliye Bakanları ile Merkez Bankası Başkanları’nın “sevdalı bakışlarla beklediği enflasyonu indirme tahminlerine göre” yaptırıyor; işçiler, memurlar, emekliler maaşlarının artış günü sabahında seviniyor; öğleden sonra kasaba, manava, markete, pazara gittiklerinde ‘aldatıldıklarını’ anlıyorlar. Bu yüzden son seçimlerde Cumhurbaşkanı’nın partisinin oyları büyük kentlerde düşmeye devam etti; 75 kentte oransal olarak ve 70 şehirde de sayısal olarak azaldı, 28 milletvekilliğini de kaybetti.

Lakin ne fayda!

Sevdalı bakışla.

Hülyalı tahminle.

Bilineni tekrarlayarak; Maliye Bakanı değiştirmeyle ve Merkez Bankası Başkanı yenileyerek; Kur Korumalı Mevduat’ta TL cinsi işlemlerin kur farkını Hazine’nin sırtından alıp Merkez Bankası’na yükleyerek ve onun yanında da “kümeste kıstırdığı kazları yolarcasına” bazı vergi kalemlerini artırarak; kısır döngü kırılmıyor. Türk ekonomisini, neredeyse 70 yıldır mengene altına alan “2 kısır döngü” 2018 yılından sonra bugün ülkeyi ve ülke halkını daha yüksek dozda yakarak sürüyor:

Ücret - Fiyat.

Kur- Enflasyon.

Bu ikili hızlandı.

★★★

Kur Korumalı Mevduat’ta TL cinsi işlemlerin kur farkını Hazine’nin sırtından alıp Merkez Bankası’na yükleyerek; hem kurları (doları) ve hem de ona bağlı olarak fiyatları (enflasyonu) iyice azdıracak bir kulvara girilmiş olmasından korkun. Bu korkulu noktaya zaten bir yandan Merkez Bankası ile devlet bankaları içine iktidar elini sokarak; bankaların yönetimine partili genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri doldurup, emirlere uymayanları bir gecede istifaya zorlayarak devlet bankalarını; izledikleri para politikasının aracı, uzantısı, parçası haline getirdiler. Devlet bankaları bir bakıma iktidar tarafından “kitabına uydurularak” hortumlandı ve yeni iktidar zenginleri de bu yapıdan peydahlandı. Şimdi Merkez Bankası bu yapının uzantısı, parçası, aracı haline iyice getirildi. Bu yapıdan ne çıkar?

Avrupalılara git.

Araplara gezi yap.

Yüksek faiz öde.

Borç para bul.

Borç para ile ya da elde kalmış devlet malını, mülkünü, imtiyazını satarak gelecek dış dolar ile “döviz açığını” kapatıyoruz diye bir yalancı rüzgar yarat. İşte bu yapıdan bu yalancı rüzgar çıkar.

★★★

22 yıl!

Yalancı rüzgarla geçti.

Devlet bankalarını kullan.

Yandaş zengin yarat.

Merkez Bankası’nı ayarla.

Ülkeyi yabancıya soydur.

Emeği ise ucuza getir.

Yaşadığımız yüksek kavurucu enflasyonun kök sebebi haline gelmiş “döviz açığını yerli ve milli özveriyle kapatacak bir programı” 22 yıldan beri bulup ortaya koyamadılar. Döviz açığını milli özveriyle kesintisiz kapatacak ilerici programı muhalefet partilerinden ve özellikle CHP’den bekliyorduk ama onlar da “halka güven verip” seçimlerde iktidar olamadılar.

Manda yoğurdu:

100 TL’yi geçti.

Kestane balı:

3.000 TL’yi aştı.

Siyez ekmeği:

40 TL oldu.

Halkın bu ürünleri, rüyasında bile göremez. Bunları, iktidar zengini üç- beş müteahhit yiyebiliyor.