Sanırım sadece ben okuyorum yazılarını ve ben yanıt verme ihtiyacı duyuyorum. Şaşıracaksınız belki, üzülüyorum hallerine...

Aslında, aydın çözülüşünün simge isimleri onlar; Murat Belge-Oya Baydar...

Bu ikiliyi seçmemin nedeni, hâlâ CHP’ye yol göstermeye kalkışmaları! (Baydar, “Değişim diyenler işe ‘Altı Ok’la başlamalı” ve Belge,”CHP bulmacası” yazıları.)

Bu yazıları okuduktan sonra gördüğüm; entelektüel tarafları sürekli zayıflıyor ve derinlik tutkusunun yerini tamamen kolaycılığa bırakıyor.

Yine ezberciler ve yine Cumhuriyetin bellek yıkımını sürdürüyorlar... (Sadece bugün değil aslında; 1960’lar devrimci yükselişin önüne de barikat koyan ekipteydiler. Politik güç toplama ve güç yaratmanın hep karşısına dikildiler. Gördüm ki, devrimci hareketlerle ilgili yılgınlık tavırlarını hâlâ devam ettiriyorlar.)

Niye böyleler?

Batı’nın “tercüme memuru” (Tanzimat münevverleri) olursanız aklınızı yitirir, hiçbir mukayese yapamaz hale gelirsiniz. Kendinizin ve ülkenizin çöküşüdür bu...

Ağır-hırçın benzetmelerde bulunmak istemiyorum ama bunların Kemalizm düşmanlığından sıkıldık/ bıktık/gına geldi artık...

Bugün CHP genel merkezinde bile Kemalizm güç değilken, aynı nakaratı tekrarlamalarının sebebi aslında daimi korkuları; ya Kemalizm geri dönerse?

PKK’ya, FETÖ’ye ve sonra Kılıçdaroğlu’na sarılmalarının sebebi de bu değil miydi?

Bunları bu derece korkutan Kemalist aydınlanmanın tarihsel kökü nedir?

★★★

Sorunun yanıtından önce şu parantezi açmalıyım:

Bu ikili ve şürekası, daima Marksist oldukları iddiasındalar! Sahi öyle mi?

Marks, Avrupa aydınının Türk/ Osmanlı düşmanı önyargılardan kurtulamadığını, neredeyse Osmanlı’ya karşı savaşan her “koyun hırsızının” bir özgürlük savaşçısı gibi sunulduğunu yazdı.

Marks’a göre Osmanlı, Tanzimat reformunu başaramadı. Batı kapitalizmi, hem Osmanlı’yı sömürdü hem de sanayileşmesine engel oldu. Ve:

Marks’a göre Osmanlı, çöküşten ancak tüm inançları eşit kılacak laik bir hukuk sistemi kurarak kurtulabilirdi. Tebaadan eşit yurttaşlığa geçip feodalizmi tasfiye edeceğine güvendiği Mithat Paşa’nın “Cumhuriyet devrimi” yapmasını bekliyordu!

Aksi halde neler olacağını da açıkça yazdı:

-Küreselleşen kapitalizm, Avrupa, Asya kıtasını altüst edecektir; Türkler devrimci tavır almazlarsa parçalanıp Anadolu’ya hapsedilecek.”

Marks’ın dediği çıktı, Mondros ve Sevr’i dayattılar.

Marks’ın Türklere “kurtuluş” için önerdiğini kim hayata geçirdi; Mustafa Kemal Atatürk...

Dönelim başa...

★★★

Sol’dan kopan aydının “düşünsel değişiklik” diye yutturduğu, kavramların içini boşaltmaktır. Yoksa:

Mandacılığı reddedip CHP’nin temelini atan Sivas Kongresi’ne niye karşı olur?

İstibdat ve tahakküm rejimi monarşiyi ve tebasını yıkıp, eşit yurttaşlığı benimseyen Cumhuriyet’e niye düşmanlık eder? Milli egemenlik, Kemalist devrimin özüdür...

Feodalizmin yarattığı her türlü ayrımcılığı-imtiyazı reddeden, toplumsal kalkınmanın öncüsü halkçılığı nasıl önemsemez?

Özgür insanı hedefleyen dünyevi laiklik, Cumhuriyet’in özü değil mi?

Kemalist milliyetçilik, akıl dışı ırkçılık ile yan yana gelir mi hiç? Hangi etnik kökenden olursa olsun herkesi büyük insanlık ailesi içinde sayar. Sömürenlere karşı ulusal pazarı örgütlemenin- korumanın şiarı bu ilke...

Emperyalizme karşı, ekonomik bağımsızlığı koruyan “duvarlar” inşa eden, (kar amacı gütmeyen) kalkınmacı ilkedir devletçilik...

Geleneksel toplumsal düzeni yüzyıl ileriye taşıyan uygarlık ilkesidir devrimcilik. Kuşkusuz devrimi örgütleyen- yapan halkın meclisidir...

Yani:

Altı Ok, Osmanlı çöküşünün nedenlerini bilen bir aydınlanma kuşağının aynı hataya düşmeme manifestosudur...

Günümüzün neoliberal solcuları amansızca, ulus devleti inşa eden Altı Oku’u yıkma peşinde...

Ki bırakın Marksizmi, solcu bile değiller: Bilinçleri konumlarını değil, konumları bilinçlerini belirliyor...