CHP’de konu döndü dolaştı yine parmak hesabına/sayılara indirgendi:

Kimin ne kadar delegesi var?

Yine kimse partideki sağ sapmayı gündeme getirmiyor. Bunu tartışacak birikime sahip o kadar az insanımız kaldı ki...

Kongrelerde tek ayrışma konusu var; mezhepçilik! Geldiği yer çok acıklıdır, bu ‘çöküş’tür.

Atatürk, ülkesini çağdaş uygarlıklar zirvesine taşımak isterken, -CHP’nin de katkısıyla- varılan yer bir Ortadoğu ülkesi oldu.

Bunun müsebbibi Kılıçdaroğlu! Oysa. Ne büyük umut olmuştu gelişi, ne büyük heyecan yaratmıştı.

Birikimsizliğini ve kabiliyetsizliğini yıllarca görmek istemedik. Kişisel çap meselesi hadi o kadar önemli değil diyelim; daha vahimi partisine inançsız olduğunu idrak edemedik.

Cumhuriyet kazanımlarının içinin boşaltmasını seyretmesini “hele AKP iktidardan gitsin” diye sessizce onayladık.

Sadece Kemalist devrimciliği tasfiye etmedi, mücadeleci büyük kitlesini tepeden “emir alan memur” yaptı: CHP’nin tarihi birikiminden gelen dirençli ruhunu öldürdü, partiyi sağcılığa teslim etti.

Bakınız: İnsan ileriye doğru giderken büyür, geriye ricat edişinde mutlak küçülür. Kılıçdaroğlu, partiyi kendi seviyesine indirdi: Vasatlaştırdı!

Yanılan biz olduk, çünkü anlamak ancak akıl hazırlıklı ise mümkün oluyor. Kandırdık kendimizi ve o yolundan sinsice yürümeye devam etti/ ediyor. Adımları, siyaseten cahiliye dönemine dönüştür, Atatürk’ten büyük kopuştur.

“Koltuk sevdası” yüzünden buna karşı ideolojik mücadele vermeyenler tarihimize ihanet içindedir...

★★★

Deniyor ki:

CHP, önümüzdeki 9 Eylül’de yüzüncü yılını kutlayacak. Ortada CHP mi bıraktılar?

Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı değildir, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası lideridir!

İki zıt gruptur bu:

CHP, ilericidir.

TCF, gericidir.

Devrim ile köhnemiş düzen arasındaki ihtilaftır bu.

Bu politik ayrışma ilk kez Türkiye’de yaşanmadı. Parantez açayım:

İnsanoğluna büyük sıçrayış yaşatan 1789 Fransız Devrimi, 1794’de muhafazakâr darbeyle yıkıldı: Thermidor Gericiliği!

Devrimin lideri Robespierre ve 91 arkadaşı giyotine gönderildi. Solu hedef alan kanlı Beyaz Terör dönemi başladı. Sonuçta:

Aristokratlar hortladı. Laiklik rafa kaldırıldı. Adalet, iktidarın emrine verildi. Halkı koruyan fiyatlar ve ücretler üzerindeki kontrollere son verildi. Hükümet enflasyonist hareketi şiddetlendirdi. Vs. (Robespierre hayranı tarihçi Albert Mathiez’in 1927’de yayınlanan “Terör Döneminde Pahalı Hayat ve Ekonomik Hareket” kitabı karşı devrimin sınıfsal içyüzünü anlatır.)

Thermidor terimi bugün, radikal bir rejimin yerini muhafazakâr rejimin aldığı aşamayı ifade etmek için kullanılıyor. Örneğin:

Lev Troçki, “İhanete Uğrayan Devrim” kitabında, Stalin’in iktidara yükselişini Fransa’daki Thermidor gericiliğine benzetti.

Şunu demek istiyorum:

★★★

Yüz yaşına basacak CHP nereye yürüyecek, istikameti ne olacak?

Partiyi Kemalist devrimciliğinden koparıp çökerten Thermidor gericiliğe karşı Atatürkçüler tepki gösterecek mi? Yoksa:

Neoliberalizmin, muhalif hareketleri bölmek için pompaladığı -Alevilik Kürtçülük gibi- kimlikçi siyasete yenik mi düşülecek? Büyük kitle bunları hâlâ sessizce izlemeyi sürdürecek mi? Örneğin:

“Helalleşme” gibi laflarla Cumhuriyet devrimlerinde hata arayan- gören “Dersimli” Kılıçdaroğlu’nu onaylamayı sürdürecek mi? Unutmayınız:

Hata kabul süreci, devrimci ya da muhafazakâr iki düzenden birinin kaldırılması anlamına gelir.

Evet CHP’li, karar vermek zorundasın.

Çapsız yöneticileri değiştirme kararı alamayan partili, siyasi ideolojik dayanaktan yoksun –iktidar yanlısı ekranlarda sıklıkla gördüğümüz- çıkarcı kişidir. Tek amacı vardır; siyaseti para kazanma aracı yapmak!

CHP, işte bu yol ayrımındadır:

Thermidor gericiliğine “evet” mi “hayır” mı?