Önceki gün, Türk sinema tarihinin en çok sevilen aktörlerinden Kemal Sunal’ı, aramızdan ayrılışının 23. yıl dönümünde sevgi özlem ve rahmetle andık.

Aynı gece televizyonlar, yöneticilerinin bile gösterim sayısını hatırlayamadıkları, ancak her oynatılışında büyük reytingler aldığını çok iyi bildikleri filmlerini ekrana getirdiler.

Çünkü üniversitelere tez konusu olan “Kemal Sunal sevgisi” nedeniyle İnsanlarımız onun filmlerini defalarca izlemekten bıkmadığı gibi, her gördüklerinde sanki ilk defa izliyormuş hissiyle heyecanlanıyor, gülümsüyor, kahkaha atarken düşünüyor ve yeni şeyler keşfediyorlar.

Çünkü o, seyircisinin gözünde haksızlığa, sömürüye baş kaldıran, ama saf kalbini ve halk adamı gururunu da her zaman ortaya koyan, büyülü bir beyaz perde kahramanıdır.

Kısacası Kemal Sunal demek, acılara sıkıntılara, yokluklara, emek sömürüsüne, din simsarlarına, zübüklere, kötü adamlara meydan okumak, umutsuzluktan umut yaratmak demektir.

★★★

Kemal benim ve sevgili Müjdat Gezen’in can arkadaşımızdı.

Vefa Lisesi yıllarında yollarımızın kesiştiği, ama dostluğumuzun onun hayatının daha sonraki dönemlerinde pekiştiği Kemal, hiç abartısız filmlerde canlandırdığı iyi kalpli yurttaş tipinin çok daha ilerisinde iyi bir adamdı.

Adam gibi adam deriz ya, işte öyle bir insandı...

★★★

Bu yazıyı onun büyük oyunculuğunu ve benzersiz dostluğunu anlatmak için kaleme almıyorum.

Onun ve ailesinin yaşadığı dramdan söz etmek istiyorum.

100’e yakın filmde oynayan, birçok dizide rol alan, filmleri, dizileri gişe ve reyting rekorları kıran  Kemal’in haklı olarak çok büyük servete sahip bulunması gerekirdi değil mi?

Ne gezer?

Son derece mütevazı bir varlığa sahipti!..

Sevgili Kemal sağlığında, o yapımların televizyon gösterimlerinden sembolik de olsa para alamadığı gibi, vefatından sonra değerli eşi ve iki çocuğu da hiçbir gelir sağlayamadılar.

Sürüp giden bu haksızlığın hem aileyi hem de Kemal’i sevenleri rahatsız etmesi üzerine eşi Gül Sunal ve çocukları hukuk mücadelesi başlattılar.

★★★

Zira 1990’lı yılların ilk yarısında sinema filmlerinin iş yapmamaya başlaması, yeni filmlerin çekilmesine imkan bırakmamıştıÖzel televizyonların yaygınlaşmasıyla birlikte, sinemaya gitme alışkanlığı yavaş yavaş azalmış, en son oynadığı ‘Boynu Bükük Küheylan’, ‘Abuk Sabuk Bir Film’ ve ‘Varyemez’ adlı yapımlar, 1970-1980’lerdeki kadar seyirciye ulaşamamıştı.

Kemal, bu sıkıntılı süreci, ara verdiği üniversiteyi bitirmek ve yüksek lisansını tamamlamakla geçirmişti. Ancak süreç uzayınca, zaten pek fazla olamayan birikimi erimeye, hayat şartları aile bütçesini zorlamaya başlamıştı.

★★★

Kemal’in asla ödün vermediği ilkeleri vardı.

O süreçte gelen müzikallerde yer alma veya sahneye çıkma önerilerini, ilkelerine uygun bulmadığı için kabul etmemiş, sazlı sözlü ve hiçbir konusu olmayan müzikallerle, ürüne tam olarak güvenmediği reklam filmlerinde oynamayı reddetmişti.

Yani sadece para kazanmak için inanmadığı projelerde yer almamıştı...

★★★

Bu arada kendisini acı acı gülümseten olaylar da yaşıyordu.

Örneğin “Saygılar Bizden” adlı diziden çok umutluydu. Fakat ilk bölümün ekrana geldiği akşam, diğer kanallar, eski filmlerini dizinin karşısına koydular! Bu durum diğer dizilerinde de tekrarlandı.

Böylece Kemal Sunal’ın, Kemal Sunal’a karşı oynadığı yıllar başladı!

Reyting ölçümlerini yakından takip ediyor, bir önceki gecenin sonuçları geldiğinde acı bir gülümsemeyle biz dostlarına “Dün gece yine birinci olmuşum”, “Milli maçı bile geçmişim” gibi yorumlar yapıyor, belki de uğradığı bu haksızlığı kendi içinde hafifletmeye çalışıyordu.

Durum böyle olunca, yapımcılar da yeni dizi için para harcamak yerine, filmlerini kiralayarak Kemal Sunal’ı seyircisiyle buluşturmayı yeğliyorlardı.

Bu çelişkili durum Kemal’i çok üzüyordu. Yıllar önce 25-30 bin lira gibi cüzi bir para karşılığında oynadığı filmler milyonlarla anılıyordu. Kaldı ki oynadığı çoğu filmin sözleşmesi bile yoktu.

Bir gün özel televizyonların başlayacağı, filmlerin DVD veya dijital ortamda oynayacağı eğer o zaman öngörülebilseydi, Kemal Sunal’la film yapmak isteyen yapımcılar hiç itiraz etmeden bütün hakları ona verirlerdi. Çünkü yılda sadece 2-3 filmde oynuyordu ve yapımcılar bu filmler için ne isterse karşılamaya hazırlardı.

Sağlığında telif hakkı için bir iki teşebbüste bulundu ama başarısız oldu. Oysa filmleri sinema tarihinde görülmemiş sıklıkta, birçok ulusal kanalın yanı sıra, yasal olan olmayan kanallarda bile oynatılmaya devam ediliyordu. Bu gerçek, Kemal’in yeni nesiller tarafından tanınması açısından mutluluk verse de, büyük bir haksızlık olarak kendisini, ailesini ve sevenlerini yaralıyordu.

Oğlu Ali Sunal, babasıyla iş yapan ve Kemal’in arkadaşı olan yapımcılara bizzat gidip konuşarak bu durumun cüzi maddi ödemeyi kapsayan bir anlaşma ile çözülmesini istedi, maalesef olumlu cevap alamadı. Aile son çare olarak adalete başvurmak zorunda kaldı.

★★★

Bir yapımcıya karşı açtıkları maddi ve manevi tazminat davası kazanıldı. Karar Yargıtay’da kesinleşti ve maddi tazminat talebi haklı bulundu.

Ancak bunun ardından başka yapımcılara açtıkları tazminat davaları ilk mahkemece haklı görülmesine rağmen Yargıtay, daha önceki kararlarına aykırı olarak bu hükümleri bozdu. 

Sunal Ailesi hukuk mücadelesini sürdürüyor.

Yani hepimizi güldüren sevgili Kemal Sunal’ın hüznü devam ediyor!..