MERKEZ Bankası, bankaların babası sayılır. Sözü dinlenir. Dinlemeyenin canına okuyabilir. Memlekete “para elbisesi” diker. Bankaların beden ölçülerini bu elbiseye uydurmalarını ister. Fazla şişinenleri ameliyata alır.

Amir ve hakimdir.

Para düzenini kurar.

Kanunu var.

Düzeni korur.

★★★

Büyümenin ve kalkınmanın hızını ayarlar. Kriz patlamışsa bu kez küçülmenin ve “sıkılacak kemerin delik sayısını” da belirler. Gerekirse liranın değerini düşürür. Kara günler için döviz ve altın rezervi biriktirir. Türk parasının haysiyetini, şerefini, şanını, istikrarını, değerini mutlak gözetir. Bunun için memlekette ne kadar para dolaşıma çıkacak, para piyasaları hangi düzene göre çalışacak belirler. Para basılacaksa o basar, para çekilecekse o çeker.

Devletin Hazinesi’dir.

★★★

Öyle böyle değil.

18 genel müdürlük.

21 şube.

1 başkan.

4 başkan yardımcısı.

Başkanlık ofisi.

Yönetim Komitesi.

3.777 çalışanı var.

Yazıyla tekrar yazıyorum: Üç bin yedi yüz yetmiş yedi çalışan Merkez Bankası kadrosunda görev yaparlar. Maaşları da yüksektir. Çünkü bu çalışanlar kendi dallarında iyi eğitimlerden geçmiş, karakteri, çalışma disiplini yüksek insanlardan seçilirler. Kendi sandığı var; Merkez Bankası Başkanları Cumhurbaşkanından daha yüksek maaş alırlar.

★★★

İşte bu seçkin kurum bankaların babası Merkez Bankası’nda “baba babalanması” olayı patlak verdi. SÖZCÜ muhabirleri arkadaşlarım bu haberi halka duyurdu. Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın babası Erol Erkan, yönetim katında “protokol tokadı” attı. Protokol görevlisi Büşra Bozkurt adlı bir kadın çalışanı, işinden kovdu. Bu hanım da Cumhurbaşkanlığı’na (CİMER) mektup yazdı ve “benim de küçük kızım var... Başkanın babası ekmeğimle oyandı...” dedi ve “hatta bir personeli de asansörün içinde tokatlayıp onu da işten attı..” diye vicdanlara seslendi.

★★★

Siz de merak etmişsinizdir; “protokol görevlisi” ne iş yapar?

Sinerji yaratır.

İşte kalite arar.

Verimlilik gözetir.

Görevli olduğu bölümde yapılan işlerin yasaya uygunluğunu denetler ve yasalara uymuyorsa uyarır. Bu açıdan bakınca acayip bir durum; protokol görevlisi Büşra Bozkurt, aslında Merkez Bankası’nın kadrolu elemanı değilmiş. Kendi söylüyor: 2020’de Merkez Bankası’na kadrolu personel olarak değil, bir taşeron firmanın elemanı olarak girmiş. Yani maaşı taşeron firmadan alan bir dış kaynak.

★★★

3.777 kadrolu çalışanı olan Merkez Bankası, bu kadar insanın içinde yönetim katında protokol görevi yapacak elaman bulamamış da tutmuş dışardan vidalı taşeron şirketten “dış kaynak kullanımı” yapmış.

Niçin?

Neden?

Hangi ihtiyaçtan?

Kimin önerisiyle?

Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın babasının Banka’ya “torun bakmaya, aşçılara emir verip yemek yaptırmaya” gelerek kendine bir makam odası bulabilmesi, istediğini asansörde tokatlayıp, istediğini kat koridorunda işten atma hakkı, hukuku olmaz. Başkan’ın babası Merkez Bankası’nda istediği kadar babalansın, yeri göğü inletsin, herkesi korkutup, sindirip protokol görevlisi Büşra Bozkurt’u işinden atamaz. Çünkü protokol görevlisi maaşını taşeron şirketten alıyor. Ancak taşeron onu işten atar.

★★★

Acayip bir durum:

Taşeron susuyor.

Merkez Bankası 4 Başkan Yardımcısı var onlar da susuyor. Merkez Bankası’nın bağımsız olmaktan çıkartıp; emir kuluna çeviren Cumhurbaşkanı da susuyor.

Babalanma virüsü girdi!

Suskunluk peydahlandı.

Merkez Bankası’na “Babalanma Virüsü”nü kim soktu?

Merkez Bankası 1930 yılında kanunla kuruldu. Dünyanın iyi örnekleri incelendi. Uzmanlar davet edildi. Kanun çıkarıldı. Kurulurken “iktidardan bağımsız olması, kararlarını her türlü politik baskı, yönlendirme, telkin altında kalmadan alabilmesi” ilkesi temel alındı. 94 yılda şimdiki başkan Hafize Gaye Erkan dahil 26 Başkan görev yaptı. 26 başkan içinde sadece biri “dalgalı kura geçilirken kendi parasını TL yerine dolara yatırmak gibi yakışıksız örneği” Türkiye’ye yaşattı ama Merkez Bankası bağımsızlığını 2016 yılına kadar şöyle ya da böyle korudu. 2016 yılından sonra Merkez Bankası’nın bağımsızlığı elinden alınarak Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına verildi ve “Babalanma Virüsü” işte bu adımla bünyeye girdi; “128 milyar dolar döviz rezervinin eritilmesi de bu babalanmanın sonucu olarak” geldi. Son Başkan Hafize Gaye Erkan’ın babasının asansörde çalışan tokatlaması, taşeron şirket kadrosundaki “protokol görevlisini” işten atabilmesi, “Merkez Bankası’na sokulan Babalanma Virüsünün” yan ürünüdür.