Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye yatırımlarından bahsederken, “Varlık Fonu Başkanı’mı davet ettiğim gibi Yatırım Destek Fonu Başkanı’mı da davet ettim ve hep birlikte görüşmeler yaptık” şeklinde açıklama yaptı.

Öyle bir görüşme yapıldığından haberim yok ama enteresan bir gelişme var burada!

Sorun şu ki, Varlık Fonu Başkanı zaten kendisi... Geçen yıl Resmi Gazete’de yayınladığı cumhurbaşkanlığı kararıyla kendisini atamıştı.

“Hep birlikte görüşmeler yaptık” derken, kendiyle mi yaptı? İşin tehlikeli kısmı da burası...

★★★

Eğer Erdoğan yine Varlık Fonu Başkanı olan Erdoğan ile toplantı yaparken AKP Başkanı olan Erdoğan’ı davet etmediyse fena... Ettiyse o çok daha fena...

Bari aynaya bakarken kazayla kendine kızıp kendini görevden almasa...

TRT’ye dizi yapılsa da reyting rekorları kırsa... Diriliş Ben, Kuruluş Kendim, Şahlanan Şahsım...

Bu beyefendi de kim? Aa benmişim... Müşerref oldum efendim...

Şimdi kafama tam oturdu İstanbul’un Avrupa yakasını kanal ile ortadan bölüp bütünü 3 parçaya ayırmasının mantığı... Benim İstanbul’um... Kendimin İstanbul’u... Şahsımın İstanbul’u...

★★★

Esas sorun Erdoğan’ın sadece prompter okuyarak basın toplantısı yapması değil... Kim yazıyorsa o prompter konuşmasını, ülkenin durumunu da onun yazdığı gibi sanması...

Etrafı nasıl danışmanlarla sarılıysa gerçeklerden haberinin olmaması...

★★★

Sadece üç gün ara ile... Önce katıldığı bir televizyon programında “Ülkemizde sosyal medyada birilerinin abarttığı şekilde sınırlarımızdan düzensiz göç akını. Bu da söz konusu değil” dedi.

Üzerinden sadece 72 saat geçti, “Afgan göçmen dalgası ile karşı karşıyayız” ifadeleri ile tam tersini söyledi. Yoktu ki haberi...

★★★

Yine aynı şekilde... “İngiltere’de, Almanya’da aşı parayla, bizde bedava” cümlesi aslında çok daha vahim bir durumun göstergesiydi... Ya bilmiyordu ya kandırıyordu...

İngiltere “Covid-19 aşılama programı ücretsiz yürütülüyor” diye açıklama yaptı.

★★★

“Rizeliyim ya” diye başlayıp afet bölgelerinde felaketzedelerin kafalarına 200 gramlık çay paketlerini atması...

Sorunların yaşandığını bilmezsen nasıl çözeceksin? “Açım” diyene “Abartma istersen” cevabıyla mı?

★★★

Varlık Fonu’na gelirsek... Türkiye’nin sahip olduğu en kıymetli şirketler, bankalar, araziler devredildi. İki gün sonra THY’yi, BOTAŞ’ı, ÇAYKUR’u, Katar’a satarsa kim ne diyecek ki?

Ben vermedim, şahsım verdi hisseleri... Devir hangi tutar üzerinden yapıldı? Neye göre hesaplandı? Para nereye yattı? Hangi alanlarda kullanılması kararı alındı?

Valla Varlık Fonu bağımsız, başkanı bana sormadan sattı! Birimiz üçümüz, üçümüz birimiz için!


Fakirlik İslam ülkelerinin kaderi mi?


İslam ülkeleri neden bu kadar kötü durumda? Sadece ekonomik olarak düşünmeyin, her zeminde çok kötü... Sorgulanması gereken durum da bu zaten...

Sosyolojik analizlere fazla girmeyeceğim... Mutsuz, huzursuz, savaşların olduğu, çatışmaların bitmediği, insan haklarının olmadığı, hayatının değersizliği üzerine kurulmuş bir toplum görüntüsü münferit bir karalamadan ibaret değil... Gerçeğin ta kendisi...

★★★

Araştırma yapıp listeyi hazırlayan Economist Intelligence Unit, 167 ülkede demokrasinin durumunu ölçmeyi ve beş temel kategoride derlemiş...

Demokrasiyi şekillendiren unsurlar; Seçim süreci ve çoğulculuk, sivil özgürlükler, devlet fonksiyonları, politik katılım ve politik kültür...

★★★

Sonuçlar hiç şaşırtıcı değil... Şöyle söyleyeyim; demokrasi endeksinde ilk 60 ülke içine yalnızca bir İslam ülkesi girebiliyor. O da 54’üncü sıradan “kusurlu demokrasi” ibaresiyle Tunus...

Türkiye nerede derseniz, listede hayli aşağıya inmelisiniz...

Türkiye listede 104’üncü sırada... “Otoriter rejim” notuna sadece 6 ülke kala “karma rejim” kategorisinde... Peki, bu ne? Açıklaması can yakıcı...

“Düzenli seçim sahtekârlıkları olan ve adil ve özgür demokrasi olmalarını engelleyen uluslardır... Bu uluslar genellikle zayıf bırakılan siyasi muhalefet, bağımsız olmayan yargılar, yaygın yolsuzluk, medyaya uygulanan taciz ve baskı, güçsüz hukukun üstünlüğü ve az gelişmiş siyasi kültür alanlarındaki kusurlu demokrasilere göre daha belirgin hatalar uygulayan hükûmetlere sahiptir...”

★★★

Demokrasi sıralamasının son sıraları bir iki istisna hariç silme İslam ülkeleri...

Bir toplum varlıklı olduğundan dolayı mı demokratik, yoksa demokratik olduğundan dolayı mı varlıklı olur?

İkisi de değil... İlki geçerli olsa Arap ülkeleri demokrasinin kalesi olurlardı... İkincisi olsaydı fakir ülkelere demokrasi getirilince sefalet sona erdirilirdi.

Buna karşın yine de demokrasi ile zenginlik arasında yakın bir ilişki olduğu yadsınamaz... Bir ülkede demokrasi ne kadar güçlüyse, zenginlik imkânlarının da o kadar geniş olduğu biliniyor... Yani demokrasi zenginlik üreten bir rejim...

İslam ülkelerinde ise demokrasinin yeşermesine izin verilmiyor!

★★★

Zengin İslam ülkelerinin doğal kaynakları petrol ve doğal gaz satışını çıkartın diğerleri gibi fakirlikte başa güreşirler... Dünya üzerinde üretim denince sadece üç İslam ekonomisinin adı geçer; Türkiye, Endonezya ve Malezya...

Ne var ki bu üç ülkede de halk zenginleşemiyor... Para bütün İslam ülkelerinde olduğu gibi belirli bir zümre arasında bölüşülüyor.

Anlayacağınız sadece camiye giderken takke takmakla olmuyor. Bazen önüne koyup düşünmek de gerekiyor.