Yorgun, yoksul, bezgin, umutsuz 13 milyon; “namus günüdür” diye silaha sarılmış işgalci düşmanı yenmiş; sıra Cumhuriyeti ilan etmeye gelmişti. 100 yıl önce Cumhuriyet bir özlemdi, bir istekti ve bir emirdi; “uyanın, silkinin, şahlanın, olmanız gereken yere yükselin” çağırısıydı.
Kulluktan kurtulun.
Vatandaş olun.
Toprağı işleyin.
Çarkları döndürün.
Aklınızı özgürleştirin.
Ulusal egemenlik.
Çağdaş uygarlık.
Tam bağımsızlık.
Talep edin, isteyin.
Laikliğe sıkı sarılın.
★★★
Cumhuriyet 100 yıl önce “tek bir insanın neler yapabileceğini gösteren lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü” bulmuş yola koyulmuştu. Bu lider 13 milyon halkına şöyle sesleniyordu; “Dünyada her şey için; maddiyat için maneviyat için hayat için başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlmin ve fenin dışında mürşit (doğru yolu gösteren) aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır,”
Cumhuriyet!
Tutuculuktan yaratıcılığa geçmek ve halifeye, hurafeye, monarşiye, tek adama, teslimiyete asla geri dönmemekti.
★★★
Cumhuriyet:
“Bizden adam olmaz” ezilmişliğine düşmüşlere karşı meydan okuyuşla başladı.
Cumhuriyet:
“Otoriter tek adamcı partili başkan, sultan, padişah, kral, şeyh görünümlü lider, hoca efendi aramayı geride bırakan” ve bir gecede atılan 1000 yıllık adım olsun diye kuruldu.
★★★
Cumhuriyet:
Din tüccarlığı yapıp halkı Allah ile aldatarak politika yapanlara; çocuk eğitimi, kadın özgürlüğü, ulusun tarihi, ülkenin dili ve doğasının teslim edilmeyeceğini öğreten büyük öğretmen olmak için yola çıktı.
★★★
Cumhuriyet:
Gerici “kulluk bilincinden” ileri adım olan “Fikri hür irfanı hür vatandaşlık bilincine” geçilen ışıklı bir kapı olma sözü verdi.
★★★
Cumhuriyet:
“Kimsesizlerin kimsesi olsun” diye ve bütün vatandaşlarını çekememezlik, aç gözlülük ve öç alma duygusundan uzaklaştıracak, yüksek ahlaki değer ve nitelikler kazandıracak, faziletli ve namuslu insanlar yetiştirecek bir eğitimden geçirmek için kuruldu.
★★★
Cumhuriyet:
Kendini dönüştürme ve kendini yeniden kurma çelik iradesi ve “egemenliğin bir hanedandan, tek bir adamdan gelen imtiyaz sahiplerinin değil eşit yurttaşların olması ve ebediyen sürmesi” için tasarlandı.
★★★
Cumhuriyet:
Her vatandaşın istediğini düşünmek, istediğine inanmak, istediği siyasi partiye oy vermek, seçtiği dinin gereklerini yapmak ya da yapmamak hakkına ve özgürlüğüne sahip olması anlayışıyla doğdu.
★★★
Cumhuriyet:
Din düşmanı olmak için değil, tersine İslam din inancını yüksek ahlakla buluşturmak ve yüksek ahlakı dini inancın temeli yapmak için kuruldu. Cumhuriyet kadın ile erkeği aile kurumunda eşit gördü.
★★★
Cumhuriyet:
Türk milletinin egemenlik hakkına 620 yıl boyunca el koymuş olan hanedanla hesaplaşmak için kuruldu. Cumhuriyet bir demokratik devrim yapmak için işe başladı ve sadece yeni bir devlet değil yeni bir toplum kurmayı da hedefledi. İlk hedefi sadece “halkı fakru zaruretten (ileri derecede yoksulluk) değil ve aynı zamanda taassup (bağnazlık) ve irticadan (gericilik)” kurtarmaktı.
★★★
Cumhuriyet:
“Kılıç kullanan kol yorulur fakat saban kullanan kol kuvvetlenir ve her geçen gün daha çok şeye sahip olur” düşüncesini hayata geçirmek içindi ve bu yüzden Cumhuriyetin kurucuları; “köylü (çiftçi milletin efendisidir” diyerek üretimi en kutsal değer yapıp öbür yandan fetihlere dayanan Osmanlı düzenini tek hamlede kaldırdı. Cumhuriyet, 100 yıl boyunca “yurtta barış cihanda barış” diyebilen özgüvenimiz oldu.
★★★
Cumhuriyet:
Halkın katıldığı ilk seçiminde (1927’de) seçim sandıklarını at arabaları üzerinde ve süsleyerek mahalle mahalle dolaştırıp seçmenin ayağına götürdü. Gün gün, mahalle mahalle her sokakta dolaştırarak “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyebilmenin bilincini aşıladı, demokratik devrimine böyle başladı.
★★★
Cumhuriyet zihniyet devrimi yapmanın adıydı. Eski kafayı attı. Kurtuluş Savaşı ile arkasından gelen devrimler ile kulluk bilincinden, millet bilincine geçildi. 100 yıl önce Cumhuriyet kurulduğunda; ulusun başına “İslamcı Başkan oturtmak” için yeni anayasa yapmak yoktu. Ordunun içine “cinlere, mucizelere, dogmalara inanmış subayları sokmak, sızdırmak, sokulmasına ve sızdırılmasına göz yummak da” yoktu. Cumhuriyet; durağanlığı yırtıp atmak, değişimin önünü açmak ve “tarihimizi bir hanedan tarihi olmaktan kurtarmak” içindi.
★★★
Cumhuriyet:
Akılcıydı.
Aydınlanmacıydı.
İlericiydi.
Özgürlükçüydü.
Çağlarla aramızdaki uçurumu kapatmayı hedefledi. Hukukta, eğitimde, sağlıkta, sosyal hayatta, ekonomide dogmaları terk edip atan ve yerine “eleştirel bakmayı ve ilmi koyan” laiklik bunun için anahtar yapıldı. Eğitim yenilendi; okullar “bilim ve özgür akıl üzerine” kuruldu. Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları değil “bütün dünya yurttaşları çekememezlik, açgözlülük ve öç alma duygusundan uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir” sözünü Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bütün dünya duysun diye söyledi.
★★★
Cumhuriyet:
Cumhuriyeti asla geri vermemek için kuruldu. Cumhuriyet, cumhuriyeti vermedi. Bugün halkın Cumhuriyet’e nasıl bir büyük özlemle, coşkuyla, sevgiyle sahip çıktığını izlemekteyiz. Cumhuriyetin 100. Yılına ulaştık. Bu 100 yıl içinde Cumhuriyeti hiç sevmeyenler, nefret edenler, değiştirmeye çalışanlar da çıktı. Dış ve iç destek buldular. Cumhuriyeti sevmeyenler; “Laiklik dinsizliktir” diye anlatılar, “camiler kapatıldı, namaz, ezan yasaklandı” diye yalanlar söyleyip, “Keşke Yunan galip gelseydi de laik Cumhuriyet hiç kurulmasaydı, halifelik kaldırılmasaydı...” diyen feslileri yükseltip yüceltiler.
★★★
100’üncü yılına girdik.
Hak ve özgürlerin en üst düzeyde yaşandığı, iyi eğitimli, başarmış, çalışkan insanların Türkiye’yi terk edip yabancı ülkelere gitmediği, alın teri ve emeğin karşılığını bulduğu, gelir uçurumlarının kapandığı, hukukun üstünlüğünün yeniden hakim kılındığı, hakim ve savcıların iktidardaki tek adamın ağzına bakmadığı, torpil, iltimas, kayırma, hısım akraba seçme ve siyaseti zenginleşme araca yapma çürümüşlüğünün bitip son bulduğu, söz ve ifade özgürlüğünün çağın ölçülerine göre işlediği, üniversitelerin susturulmadığı, dinin istismar aracı yapılıp, mevki ve koltuk kapma aleti haline getirilmediği, Türkiye’nin “düşman azaltan- dost çoğaltan dış politika temelinde ve ‘yurtta barış-dünyada barış’ ilkesi çizgisinde” başı dik, anlı açık, bölünmeden, parçalanmadan tam bağımsızlığını koruduğu bir Türkiye’de Cumhuriyet aslını arıyor.
Cumhuriyet:
Cumhuriyeti vermedi.
Vermeyecektir.
Bin yaşasın Cumhuriyet!
★★★
Cumhuriyet’in
100 yılı:
4 kuşak eder.
Kurucu kuşak.
İlerletici kuşak.
Direnen kuşak.
Sahiplenen kuşak.
Sakarya Zaferi kazanılmıştı, hemen sonrasında Mustafa Kemal Atatürk, tam olarak şu cümleleri söylemişti: “Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer ancak kendisinden daha büyük olan bir gayeye ulaşmak için gerekli en belli başlı vasıtadır. Her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir alem doğmalıdır, doğar; yoksa başlı başına zafer boşa gitmiş bir gayret olur.”
Zafer kazanılmasaydı.
Gaye fikre dönüşmezdi.
Gaye fikre dönüştü.
Yeni bir alem doğdu.
Cumhuriyet kuruldu.
100 yaşına bastı.
Bin yaşasın Cumhuriyet!
★★★
Cumhuriyet olmasaydı.
Türkiye Suriye olurdu, Mısır olurdu, Irak olurdu, Yemen olurdu, Çad olurdu, Libya olurdu. İran, Afganistan, Bahreyn, Suudi Arabistan, Filistin, Gazze olurdu. Hepsinde kavga var. Hepsinde perişanlık. Hepsi mezhep batağında. Mezhepler arasında çatışmayı aşamadıkları için batının kuklası olmaya devam ediyorlar. Cumhuriyet olmasaydı bu topraklarda yaşayan bizler; laikliğin, ulusal egemenliğin, tam bağımsızlığın, çağdaş uygarlığın ne olduğunu anlamayacaktık.
Bin yaşasın Cumhuriyet!