Muğla’daki Marmaris'te bulunan 2. Bahar Sosyal Tesislerinde kalan, yılların eskitemediği Türk sinema, tiyatro, dizi oyuncusu ve seslendirme sanatçısı 92 yaşındaki Altan Karındaş, film teklifi bekliyor. Bir zamanların ünlü çocuk oyuncusu Ayşecik’e (Zeynep Değirmencioğlu) ve bir oyunda sahne almasına razı ettiği Zeki Müren’in unuttuğu replikleri bile Müren’e hatırlatan Karındaş; “Hala oynarım ama tek şartım oturarak rol yapmak” dedi. Askeri veteriner yüzbaşı ve müzisyen olan Adanalı babasının mesleği nedeniyle 5 Nisan 1928’de Balıkesir’de doğan Altan Karındaş, 10 yıldan bu yana hayatını sürdürdüğü Marmaris Belediyesi 2.Bahar Sosyal Tesislerindeki odasının kapılarını Sözcü’ye açtı. Kendisi gibi sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu Selma Sonat’ın Karındaş için hazırladığı ve 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde yapılacak “Altan Karındaş’a Saygı Gecesi” öncesinde tanıtımda kullanılacak video çekimleri sırasında sozcu.com.tr'yi de kabul etti.
Altan Karındaş, muhabirimiz Mustafa Sarıipek'e yaşadıklarını anlatıyor...
VİDEO ÇEKİMLERİNDE ÇOK RAHATTI Selma Sonat’ın çekimlerinde son derece rahat olan ve teklemeden tüm çekimi tek seferde bitiren Altan Karındaş hala eski formunda olduğunu gösterdi. Tiyatro gününe davet konuşmasında "Valla, beni tanıyan, beni seyretmiş olan ne kadar insan varsa davet ediyorum. Gelecek olan gelir, gelmeyeceklerin de başımın üzerinde yeri var. Sizin için giyindim süslendim. Biliyorsunuz ölüm döşeğinden sevgili Atatürk’ün ölüm yıldönümü nedeniyle video çektik. O zamandan beri gidip gidip geliyorum. Kabul etmiyor, sevmedi beni Azrail. ‘Sen şimdi git sonra geleceğim’ diyor. Bakalım uğraşıyoruz ama almıyor. Aslına bakarsanız hiç de niyetim yok. Onun için sizler, sevenler gösterin kendinizi, işte yani. Tiyatrolar gününde hepinizi bekliyorum” diye konuştu.
Ayhan Işık ve Altan Karındaş
HAYATI ROMAN 1950 ile 2010 yılları arasına sıkıştırdığı 60 yıllık sanat hayatında çevirdiği film, oynadığı oyun ve dizi sayısını hatırlamayan Karındaş, müzisyen de olan babasının, subaylıktan emekliliği sonrasında Ankara Radyosunda müzisyen olarak işe başlamasıyla birlikte 9 yaşında TRT’ye adımını atmış. Konservatuar eğitimi ve derken sanat dünyasının içinde bulmuş kendini. Sanat yaşamına Bakırköy Tiyatrosunda amatör olarak, ilk rolü okul sonu piyesi olarak oynanan Venedik Taciri'ndeki Lanselot Gabo'yu oynayarak başlamış. ÇOK SAYIDA İLKLERE İMZA ATTI Doksanlı yıllarda bir televizyona yaptığı "Çöpçatan" adlı programla günümüzün evlilik programlarının öncülüğünü yapan Altan Karındaş “Programı sundum çok da tuttu. Günümüzde hala devam ediyor” diyerek kaç film çevirdiği sorusuna ise “1619 galiba. Ne bileyim, çetelesini tutmadım. Çok çevirdim. Biraz övüneyim bari. Bütün filmlerde ben oynayayım diye bir As Film isimli şirketi kurduk. Ayşecik filmleriyle tanınan Zeynep Değirmencioğlu’nu ilk bizim şirkette çektik. Zeki Müren ile ‘Çay ve Sempati’yi (Robert Anderson oyunu) oynadık. Türkiye’de tiyatroya gitmemiş insanlar Zeki Müren’i seyretmek adına salonu doldurarak tiyatroyla tanıştılar. Zeki’nin sanat dünyamıza bir de böyle ve fayda ve yardımı olmuştur. Bizim oyundan sonra ona çok büyük teklifler gitti ama kabul etmedi” diyerek yaşadıkları bir anıyı anlattı: ZEKİ MÜREN SÖZLERİNİ UNUTTU “Zeki Müren’in canlandırdığı Tom, efemine bir çocuktu ama homoseksüel değildi. Bu rol için Zeki’ye dedim ki ‘Bak bu sözleri hemen ezberleme. Bekle oyuna tam vakıf ol, okuma provalarında iyice kavra sonra ezberle. Tam tersini yapmış. Oyunun üç ya da dördüncü günüydü. Ben onun kadın kıyafetinde oynayacağı oyunun sözde elbise provasını yapıyorum. Rol gereği Zeki ‘Babam benim kadın kıyafetiyle oynamamı istemiyor, bilmiyorum ne olacak?’ gibi laflar edecek. Ben ‘Peki baban ne diyor bu işe?’ diye sorduğum anda Zeki kitlendi. Tek laf yok. Ben kendim dahil herkesin rolünü ezberlerim. Yani baban kızıyor muydu böyle şeye, ne yapmanı istiyordu gibi hatırlatıcı sözcüklerle kendisine getirdim ve oyunu bitirdik.”
Zeki Müren ve Altan Karındaş
SAHNEDE GÜLÜNMEZDİ ŞİMDİ MODA OLDU Kendi dönemlerinde sahnelerin bir adabı olduğunu söyleyen Karındaş “Bizim dönemimizde sahnede gülünmezdi. Şimdi bu bir marifet oldu. Çünkü bu hem oyuna ve hem de seyirciye saygısızlık sayılırdı. Kah kah kih olmaz yani. Bunlar bize aykırı geliyor ama onların da düşündüğü bir şeyler vardır. Fakat şimdi çok iyi oyuncular var” dedi. ŞU ANDA ÇIKSAM KESİNLİKLE OYNARIM ‘Şu anda sahneye çıksanız oynayabilecek durumda gözüküyorsunuz” sözlerine ise Karındaş “Popomu kaldırabilirsem kesinlikle oynarım. Hele de oturduğum yerde bir rol olursa sizinle konuşuyor gibi rahatlıkla oynarım. Artık bana ezber gerekmiyor. Hatta daha siz konuşurken ben ezberlerim. Eskiden Laurel Hardy’i konuşan 4-5 lisan bilen rejisör Ferdi Tayfur hocamız ‘Kelime kelime ezber değil manayı kavrayacaksınız. Ne, niye, niçin ve nedenleri bilerek hafızanıza yazacaksınız. Bilerek ezberlerseniz hem çabuk olur hem de unutmazsınız. Bunu hiç unutmadım ve bana oynadığım eski oyunları iki kere okutun çıkar oynarım” diye konuştu. TABİİ Kİ TİYATRO EN ZORU Tiyatro mu sinema mı daha zor sor sorusuna Karındaş, “Tabii ki tiyatro. Sinemada bakın hep aynı kelimeler tekrarlanıyor. Tam ezberlemedikleri için kendi kelimelerini sokuyorlar. Oyunu akşam veriyor eline sabah çekime gidiyorsun. Nereye ezberleyeceksin? Bugün sokaktan al birisini planları küçült oynasın sana. Benim rol çalışma diye bir olayım yoktur. Okurken tipler aklımdan film gibi geçer ve benim rolüm hazırdır. Neyi oynuyorsam oyumdur, oyun bitince tekrar Altan olurum” diye cevap verdi. TEK ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY “Çok anaç tarafım vardı. İşimi çok fazla sevmem her şeyin önüne geçti. Evlenseydim şöyle tiyatroyla ilgisi olmayan parası olan birisiyle de 10 tane çocuk doğursaydım ve hepsini büyütseydim. Ne güzel bir hayat olurdu. O lazımdı bana” diyen Karındaş şöyle sürdürdü: “Her şeyim tiyatro ya da sinemaydı. Rejisör giderdi filmi ben devam ettirirdim. Cüneyt Gökçer oyunu koyardı, bir cumartesi günü gelir hepimizi çalıştırıp giderdi sonra ben devam ettirirdim oyunu. Dublajda yetiştirdiğim çok kişi vardır. Zaten şu andaki dublaj yapanların çoğu benim taklidimi yapıyor. Çizgiye ve yüze göre sesi kullanmak gerekir.”
Sadri Alışık ve Altan Karındaş
ALTAN KARINDAŞ KİMDİR? 30 Ağustos 1928 Balıkesir doğumlu. İstanbul Belediye Konservatuarı'nda Şan ve Tiyatro eğitimi aldı. 1951 yılında Muhsin Ertuğrul'un Küçük Sahne'sinde sanat hayatına başladı. Şehir Tiyatroları, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Saim Alpago Tiyatrosu, Gen-Ar Tiyatrosu ve Arena Tiyatrosu gibi topluluklarda çalıştı. Bir dönem kendi adına da tiyatro kurdu. Sinema ve dizi filmlerde rol aldı. 1960'lı yıllarda Cenk Güner adında kendinden çok genç biri ile evlendi. Bir müddet sonra boşandı. İkinci evliliğinde de mutlu olamayıp boşandı. Oynadığı bazı tiyatro oyunları: Kanlı Düğün, Arpa Ambarı, Örümcek, Karakolda, Gönül Avcısı, Bitmeyen Aşk, Kanlı Nigar, Çay ve Sempati, Kargalar Okulu, Küçük Kulübe, Döner Yataklar, Üç Karılı Koca, Hayat Tatlıdır, O Kadın, Üç Kafadarlar, Bir Küçük Aslancık Varmış, Sasafra Dallarında Esen Rüzgar, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Şurdan Şuraya Gitmem, Bu Akşam Semerkant'ta Sokakta, Figaro’nun Düğünü. Filmleri (Sondan başa doğru) Gönül ferman dinlemiyor, Hicran Yarası, Sevda Çiçeği, Kızlar Yurdu, Misi, Melekler Adası, Ne de Olsa Çocuk, Hırçın Menekşe, Ah Yaşamak Var Ya!, Karanlıkta Koşanlar, Baba Evi, Rumuz Goncagül, Paranın Kiri, Canavar Cafer, Vur Tatlım, Vefasız, Yaban Ali, Ölüm Şart Oldu, Hayat Kasırgaları, Hıçkırık, Ölürüm de Ayrılmam, Dertli Irmak, Kahpenin Aşkı, Anası Gibi, Günah Yolcuları, Ölmüş Bir Kadının Evrakı Metrukesi, Kalbimin Şarkısı, Yol Palas Cinayeti, Vahşi Bir Kız Sevdim, Halıcı Kız, Kara Davut, Yavuz Sultan Selim Ağlıyor.