Ölümsüzlüğe Uyanış'ta matematik, astronomi çevresinde dolaşıyorsunuz. Nasıl yazıldı bu kitap? Biraz Matrix filmiyle alakalı... Asıl ana kaynak orası. Şu anda hepimiz sosyal hayatımızda dokunmadığımız, göremediğimiz bir hapishanede yaşıyoruz. Çocuklar kodlanıyor. Diyorlar ki, "İyi okullardan mezun ol, bir iş bul, evlen, çocuk yap ve ilerle..." İnsan, hayatı başkaları tarafından yönlendirilmiş şekilde ölüyor ve gidiyor. Bu insanın kendisine iç yolculuğunu anlatıyor. Tabi bazı özel noktalar var. Karakter Mısır'a gidiyor, kendini keşfetmek için... Ana karakterde otobiyografik unsurlar var mı? Ben de Mısır'a gitmeyi hayal etmiştim. Newton'la Dante zaten benim için çok özel karakterler. Kişinin kendisini keşfetmesi için ona yol gösteren kozmik öğretmenler bunlar... Bunların hepsi farklı zaman dilimlerinde yaşamış. Hayata nasıl baktıklarına dair içerikler anlatıyorlar kahramana... Bir karanlık yolda yürüyor kahraman, bu isimler de ona ışık oluyor. Teolojik bir yanı da var kitabın... Kamil insan anlayışı öne çıkıyor sık sık. Bu "tek"lik konusunda bilim insanlarının çoğu farklı şeyler söylüyor. Sizin kitaptaki "tek"lik anlayışınız nasıl şekillendi? Newton üzerinden gidelim; çok ilginç bir karakter. Gündüz pozitif bilimlerle uğraşıyor, akşam simyayla. Bilimle teolojiyi birleştiriyor. Tabi bu İbrahimi dinlerdeki teoloji değil. Farklı bir teoloji. Antik Mısır'da anlatılan, Mu Kıtası'nda anlatıldığı iddia edilen teoloji üzerinden ilerliyor konu. Bir bakıyorsunuz ki Newton'un ya da Albert Pike'ın anlattığı şey ile Mevlana'nın anlattığı şey aynı düzeyde. Sadece coğrafyalar farklı. Öz aynı. Bu özü Mısır'a da dayandırabilirsiniz, Mu Kıtası'na da... İnsanın keşfedilecek bir özü olduğunu düşünüyor musunuz? Kesinlikle. Eski bir söz vardır, "Evrenin merkezini ziyaret et, orada gizli taşı bulacaksın." Evrenin merkezi dediği insanın kendi ruhu. Tasavvufta da bu vardır. İslam'daki tasavvufla, Yahudi mistisizmi, Hristiyan gnostizimi ya da Babil, Mısır inançlarının aynı düzlemde olduğunu anlatıyor. Bilimi kullanıp kişisel gelişim kitabı yazan, New Age anlayışı kapsamında bilimsel gelişmeleri sulandıran yazarlar da oluyor. Sen Ölümsüzlüğe Uyanış'ta buradaki sınırı nasıl çizdin? New Age, kişiye yüzde 100 mutluluk vadediyor. Kişinin yüzde 100 mutlu olması ya da huzurlu olması söz konusu değil. New Age dinler sömürülmeye çok açık. Falcılar çıkıp, kuantumdan bahsediyor. Halbuki kuantumu fizikçilerin çoğu bile anlayamıyor. Zor ve detaylı bir konu. Bir fizikçinin anlamadığını, mahalle falcısı anladığını söylüyor. Ölümsüzlüğe Uyanış, yüzde 100 mutluluk vadetmiyor. Kendi ruhunu keşfetmeyi tercih ediyor. Albert Pike, Dante, Mevlana, Giardino Bruno var... Kitabı okuyan insan buradaki insanlar ne anlatmış der ve bu insanların bir kitabını okursa şahsen mutlu olurum. Kitabın görevi de o sanki... Bir okurumdan çok güzel bir eleştiri aldım. Kısa bir kitap kaleme almışsın ama okuru binlerce sayfa okutabilirsin diye... Çok hoşuma gitmişti. Karakteri tanımak açısından sanki daha fazlasını hak ediyoruz okur olarak... Karakterle bizi çok tanıştırmıyorsunuz. Siz ne düşünürsünüz? Bu bilinçli yapıldı. Aslında karakterdeki boşluklar, okurların karakterle özdeşleşmesi için... Çok değişik ruh halleri de görebiliyoruz. O farklılığı yakalamak istedim. İnsanlar kendi özlerini nasıl keşfedebilirler? İnsanlar öğretmenlerini bulmalılar. Buradaki öğretmenlerden kastım falcılar değil tabi. Dante'nin hayatını araştırmalılar. Ezoterik öğretiyi binlerce yıldır öğreten okullar var. Bunların da kapısı çalınabilir. Dünyanın kaotik haline merhem olabilir mi bu? Yüzde 100 bir iyileşme söz konusu olamaz. Bu aynı zamanda bir ütopya. Ama kişiye huzur verebilir. Biz kapitalist bir dünyada yaşıyoruz, sürekli güdüleniyoruz. Burada aslında benim okuyucuya anlattığım, bir de madalyonun arka yüzüne bakmaları gerektiği... Sadece gittiğimiz okullardan, alışveriş yaptığımız mağazalardan ibaret değiliz. Carl Sagan'ın da anlattığı gibi, "Hepimiz bir yıldız tozuyuz." Her insanın bazı özellikleri var ve bu özelliklerin keşfedilmesi için yazıldı bu kitap. Herkes içindeki özü bulmak zorunda. Hayat, başındaki mezar taşıyla ya da duayla biten bir hikaye değil. Yeni bir kitap yazıyor musunuz? Farklı dallar arasında yazıyorum. Üçüncü kitabım futbol üzerineydi. Birinci kitap satanizmle ilgiliydi. Bundan sonraki kitabım Nazilerle ilgili olacak. Nazi düşüncesini oluşturan Thule diye bir örgüt var ve bunlar İstanbul merkezli. Rudolf von Sebottendorff tarafından kuruluyor ve çok ilginç bir karakter. Bakıyorsunuz, Nazilerin arkasında ırkçı, ezoterik bir örgüt var.