Bugün biliyoruz ki dünyada tam 69 ülke sınırlarına güvenlik gerekçesiyle duvarlar örüyor, Ortadoğu her an yeni bir savaşın ev sahibi olabilir... Yeryüzünde durum buyken, uzayda ise 17 farklı ülkeden insanlara ev sahipliği yapan Uluslararası Uzay İstasyonu insanlığın geleceği için araştırmalarına devam ediyor. İstanbul, bu çalışmalara katılmış olan müthiş bir ismi ağırladı; Kanada Kraliyet Ordusu pilotu ve astronot Albay Chris Hadfield. National Geografic Türkiye kanalının misafiri olarak, Bosh’un katkılarıyla İstanbul’a gelen Chris, 166 gün boyunca yerçekimsiz ortamda, uzayda yaşamış, araç dışında da 15 saat boyunca görev yapmış olan büyük bir isim. Dünyayı bambaşka bir açıdan yaşamış olan Hadfield’e “İnsanoğlunun kötülüğü ile nasıl başa çıkacağımızı” da sordum. İşte anlattıkları KİMDEN İLHAM ALDI? Kanada’da uzay araştırmalarına çok geç başladık, hâlâ roket yapmıyoruz, uzaya giden ilk Kanadalı benim. Dolayısıyla çocukluğumda astronot olmak için benim ilham kaynağım aklınıza bile gelmeyecek bir şeydi; çizgi romanlardı. chris-hadfield Buck Rogers gibi uzay macerasına çıkmak istiyordum. Sonra Star Trek başladı ve ben bu sefer de Kaptan Kirk olmak istedim, üstelik o Kanadalıydı. Onlar gibi “Cesur” olmak istiyordum. Hayran olduğum gerçek adamlar da var. Yuri Gagarin mesela. Adı “Doğu” olan uzay gemisiyle dünyanın çevresini dolaşmayı başaran ilk kozmonot. Dönüş yolunda dünyaya 10 kilometre kala kendisini gemiden fırlatmış olan büyük adam. Hepimize kapıyı açan müthiş insandır. ‘HEP UÇMAK İSTEDİM’ 10 yaşındayken gözlerime inanamadığım bir şey oldu, Neil Armstrong ilk defa Ay’a indi. Hepimiz ekran başında ona bakıyorduk. Neil, Ay’a inebildiğinde 16 saniyelik yakıtı kalmıştı. O çocuk halimde şöyle düşündüm “Demek ki insan Yuri Gagarin ve Neil Armstrong olabiliyor.” İstediğim tek şey vardı: Uçmak. Pilot oldum, orduya katıldım. Yıllar sonra Kanada bir Uzay Ajansı kurmaya karar verdi. Gazete ilanı şöyle diyordu: "Astronotlar Aranıyor." 5000 kişi arasından seçilen 5 isimden biri de bendim. 3 yıl sonra eve gelen bir telefonla çocukluk hayalim gerçek oldu. Telefondaki ses şöyle diyordu: “Albay Hadfield, uzaya gideceksiniz...” UZAYDA NELER YAŞADI? Kolay bir iş değil ama imkansız da değil. Uzay geminiz ateşlendiğinde hissettiğiniz şey başka hiçbir duyguya benzemiyor. Bu arada bedeniniz de anlatılamaz bir basınç ve yük yaşıyor. Öyle bir an geliyor ki nefes almak için bile zorlanıyorsunuz... Tam “Artık bitsin” dediğiniz anda makineler duruyor, uzay boşluğunda yerçekimsiz, ağırlıksız olarak öylece asılı kalıyorsunuz. Herkese tavsiye ederim, müthiş bir deneyim. chris-hadfield3 Uzay yolculuğu insan bedenini çok zorlayan bir deneyim, dolaşım yavaşlıyor, kalbiniz küçülüyor, deriniz soyulmaya başlıyor, kemik yoğunluğunuzu kaybediyorsunuz... Uzay yürüyüşü sırasında aynı anda hem artı 150, hem eksi 150 derece ısıya maruz kalıyorsunuz, tırnaklarınız sökülüyor... UNUTULMAZ ANLAR Sadece bu değil, pek çok işi aynı anda yapabilmeniz gerek. Uzay araştırmalarını bileceksiniz, bozulan her şeyi tamir edeceksiniz, fotoğraf ve video çekeceksiniz, Kraliçe’yle veya konuşacaksınız. Unutmayın, işler her zaman yolunda gitmeyebilir. Bunun için en önemlisi mürettebatınızın psikolojisini sürekli sağlam tutmayı başaracaksınız. Çok şanslı adamım, bu olağanüstü gezegenin etrafında 2650 kere dolaştım. Dünya gerçekten sıra dışı bir kaya. 15 saatlik uzay yürüyüşüm sırasında da bir mucize yaşandı, tüm çevremi saran “Kuzey Işıkları”nın içinden geçtim, eşsiz bir andı. Işık bedenime yağıyordu sanki, bacaklarımın arasında inanılmaz renkler vardı. ÇOCUKLARA İLHAM VERMELİYİZ İmkansız diye bir şey yok. Öğrendiğim en önemli şey şu; kendini her türlü aksiliğe, krize hazır hissetmelisin. Bunun için de yapacağın tek şey yeni şartlara uyum sağlamak, esnek olmak, hızlı karar vermek ve hep çözümden yana çalışmak... ÇOCUK KİTAPLARI YAZDIM Çocuklara ilham vermek zorundayız, bugün adını bilmediğimiz işleri hayal etmelerine teşvik etmeliyiz. Dünyanın ciddi sorunları var, bunları cesur ve vazgeçmeyen insanlarla çözebiliriz... Bu nedenle çocuk kitapları yazdım, isterim ki yeni kuşaklar da bizlerden cesaret alsın... Herkes bu gezegende geçirdiği 80 yılın en önemli 80 yıl olduğuna inanmak istiyor. Bazı bilim adamları “Dünyanın sonu geliyor” diye kehanette bulunuyor. Bana sorarsan dünyanın sonunun geldiği yok, tam tersine dünya hep daha iyiye gidiyor. Yaşamın başlangıcında her şey çok daha vahşiydi. Yaşamı güzelleştirdik biz, çok yol aldık, bugün çok daha fazla insanın karnı doyuyor, ömrümüz uzadı.
chris-hadfield2 Bu fotoğrafı Chris Hadfield uzaydan çekti.
HARİKA İŞLER DE OLUYOR Haberleri izlersen olumsuzluklar göreceksin, aldırma. Oysa dünyada harika işler oluyor, onlara bak. Mesela bugün İstanbul’da bir milyon güzel şey oldu; insanlar birbirine kibar davrandı, bir çocuk doğdu, biri iyileşti, biri bir köpeği sevdi, ben lösemili çocuklarla sohbet ettim. Çocuklarımızı kötümser değil, çözüme odaklanan iyimser olarak yetiştirmeliyiz. 17 yaşında İstanbul’a geldim ALBAY Chris Hadfield, 17 yaşında otostopla dünyayı gezmiş. Duraklarından biri de İstanbul olmuş. Hadfield, “İstanbul beni çok etkileyen duraklardan biriydi” diyor. Uzay yolculuğu sırasında fotoğrafladığı yerlerden biri de İstanbul olan Chris Hadfield şöyle devam ediyor: “Uzay gemisinin içinde yapmak istediğiniz ilk iş camdan bakmak oluyor. Dünyayı görmek istiyorsunuz. Ayağınızın altındaki koca gezegen birdenbire gözünüzün önünde, o kadar güzel ki... 90 dakika içinde İstanbul’u, Avustralya’yı, okyanusları, dağları, her şeyi izliyorsunuz.” UZAYDA GİTARLA DAVİD BOWIE ŞARKISI ÇALDIM Çocukluğundan bu yana gitar çalan Chris Hadfield, “Uzay gemisinde David Bowie’nin Space Oddity’sini çaldım ve bu videoyu ona gösterdim. Çok etkilendi” dedi. Hadfield, yerçekimsiz ortamdaki ilk müzik videosunu çeken astronot oldu.