Hissedebilmek, duyguları hissetmek önemlidir. Duygu denilen şey bilgidir çünkü!

Uzmanlara göre bize yaşadığımız hayatın iç alemimizdeki yansıması hakkında fikir verir. Çeşit çeşittir... Kendimizi boşlukta hissederiz, tükenmiş, değersiz, yalnız, mutsuz, güvensiz, yetersiz, dışlanmış, her gün aynı şeyi yapmaktan robotik, üzgün, baskı altında, izleniyormuş gibi, kötü hatta zaman zaman bom..k hissederiz!

En güzeli iyi hissetmek en zararlısı ise hissizleşmektir. Hissizleşen insan nereye çekersen oraya gider, bedeninde bir halt hissetmez. Dibinde dünya yansa umurunda olmaz.

Bir zamanların ünlü filmiydi. Türkçe adını kim akıl ettiyse içine hem his hem de duygu katmıştı(!) Emmanuelle, Hisli Duygular... +18 olmasına rağmen olayı ruhunda hisseden yeni yetmeler birbirine sorardı, hisli duyguları gördün mü?

Peki duyguları vücudumuzda tam olarak nerede hissederiz?

2014 yılında yapılan bir araştırma ile insan bedeninin ısı haritası oluşturuldu. 13 duygu ve aktive ettikleri ya da etmedikleri yere karşılık gelen vücut parçaları saptandı. Duyguların hissedildiği noktalara sıcak renkler (kırmızı, turuncu, sarı), hissedilmeyen yerlere de soğuk renkler (mavi, yeşil, çivit mavisi) verildi.

Sonuç mu?

Kişiden kişiye değişiklik olsa da mutluluk tüm bedenimizde, öfke bedenin üst kısmında, korku kollar hariç bedenin üst bölümünde, iğrenme bedenin üst bölümünde, üzüntü göğüs ve başta, sürpriz göğüste, ansiyete göbekte, aşk tüm bedende, depresyon alt bedende, küçümseme baş ve ellerde, gurur başta göğüste, utanç başta, imrenme göğüste hissediliyor!

Say say bitmiyor. Oysa düne kadar hissetmek deyince çoğunluğun aklına ya ‘hisli duygular’ gibi filmler ya da ‘hissedilen sıcaklık’ geliyordu.

İklim değişikliğinden ötürü son yıllarda hissedilen sıcaklığa bakmadan sokağa çıkmıyoruz. Meteorolojinin sitesinde konu hakkında bilgi ve hesaplama cetveli var.

Termometrenin ölçtüğü fiziksel hava sıcaklığından çok farklı hissedilen sıcaklık. Dereceye bakarsın hava limonata gibidir ama nemi ve rüzgarı hesaplamazsan güneşte kalan tereyağına dönersin. Hesaplama formülü karışık, bu yüzden en iyisi otomatik hesaplama motoru.

Dereceye bakıp misal sıcaklığa 30, nemi bulup 89 yazıp tıklıyorsun. Kırmızı alan içinde şu bilgiler çıkıyor karşına: Hissedilen sıcaklık 45 derece. Hava bunaltıcı, zorda kalmadıkça dışarı çıkma. Kalp, tansiyon hastaları dikkat!

Demek ki neymiş, nemle birlikte 30 dereceyi insan bedeni 45 derece olarak hissediyormuş.

Biz hislerimize tercüman olsun diye siyaset esnafının kuyruğunda bir sağa, bir sola savrulurken, Allah’ı var TÜİK sıkı çalışıyor! Enflasyonun yanında tıpkı meteoroloji gibi bir de ‘hissedilen enflasyonu’ açıklamaya başladı.

Çünkü enflasyon sadece enflasyon değil. Bunun ekstra vergi kazığı, rüzgarla karışık akaryakıt zammı, ÖTV’si, MTV’si, şıpır şıpır terleten KDV’si, insafı kurumuş ev sahibi, ‘ben ne yapayım abiciğim’ diyen kasabı, manavı, sucusu, bucusu, araç garantilerini, hasta garantilerini ödediğimiz müteahhiti var.

İyice anlayalım diye örnek vermiş TÜİK uzmanları. Mesela 2023 enflasyonu yüzde 64.77. Fakat tüketiciler bunu enflasyon sanki yüzde 96’ymış gibi hissediyor.

Hesabı bedenimin bi tarafında mutluluk olarak hissederken, aynı anda bedenimin öbür tarafı kıpkırmızı öfke hissiyle doldu aniden!

Kendi kendime söylendim... E hani güvenilir isimler, koca koca profesörlerin kurduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) halkın hissettiği gerçek enflasyonu biz veriyoruz, TÜİK enflasyonu iktidar kafasına göre hesaplıyor falan diyordu? Hani onlara göre 2023’te halkın bire bir hissettiği gerçek enflasyon yüzde 127’ydi?

TÜİK öyle demiyor ama, onların hesabına göre...

Enflasyon yüzde 64, hissedilen yüzde 96 ise. Enflasyon yüzde 127 olunca hissedilen yüzde 192 olmuyor mu?

Doğru hesap kimde, kime inanacağız şaşırıp kaldık. Yine de iyi ki TÜİK’imiz var! Güzide kurum olmasa bizi her ‘ekonomistim’ diyen ‘enflasyonu ne biçim indirdik’ diyerek kandırıp, hislerimizle oynayacak valla.

Sıfırı tüketen tüketicinin yüzde 192 olarak hissettiği enflasyonu yüzde 127 olarak gösterip gerçeği gizleyen ENAG’ı kınıyor, iktidardan gelecek baskılara boyun eğmeyip millete giren enflasyon kazığının acısını milimi milimine hesaplayan TÜİK’i kutluyorum, bravo!