Atatürk'ün kuramsal olarak da vurguladığı ve tanımını yaptığı "meclis diktatörlüğü" ifadesinin kritik bir öngörü olduğunu düşünerek bu analizi hazırlama gereği gördük. Aynı zamanda bu analiz, geçmiş 3 seneye tekabül eden meclis performansını özetlemesi açısından okurlarımıza seçim öncesi karar vermelerine yardımcı olacaktır.
Sözcü Analitik Operasyonlar ve Stratejik Planlama Müdürü Reha Başoğul'nun hazırladığı çarpıcı analizden notlar;
Siyasi ve askeri dehası dışında birbirinden çok farklı alanlarda yaptığı öngörüleriyle de hayranlık uyandıran Mustafa Kemal Atatürk, Eskişehir-İzmit konuşmalarında şöyle der:“Milletler, egemenliklerini geçici bile olsa bırakacağı Meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile diktatörlük yapabilir. Ve bu diktatörlük bireysel diktatörlükten daha tehlikeli olabilir.” (1923, Kaynak Yayınları 1. Basım s.67)Yine Atatürk’ün 'Gençliğe Hitabesi' gibi günümüzün pür mealine birebir uyan bu müthiş öngörü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 13 yılı aşkın AKP iktidarının da ülkeye kaybettirdiği olguları özetler niteliktedir. Atatürk, asıl tehlikenin bireysel diktatörlükten çok "meclis diktatörlüğü" tehlikesi olduğunu vurgulamıştır.
AKP’nin uzun yıllara yayılan iktidarı boyunca, muhalefet partileri, muhalefet yapamamaları nedeniyle sadece AKP tarafından değil halk tarafından da suçlanmıştı. Stratejik vizyon ve kalkınma modeli sunması itibariyle bu teşhisin kısmen haklılık payı da bulunmasına rağmen, halk muhalefet partilerinin meclisteki çırpınışlarından haberdar değildi. Bunun en önemli sebebi, artık uluslararası kuruluşlar ve AB ilerleme raporlarınca da sık vurgulanan muhalefete ana akım ve yandaş medya tarafından getirilen otosansür ve sansür uygulamaları idi. Gezi direnişi zamanına kadar bu şekilde süre gelen süreç, halkın muhalefeti beceriksiz görüp Taksim Gezi Parkı’nın mahkeme kararı aksini söylemesine rağmen, dinlemeyip, AKP iktidarı ve belediyesi tarafından Topçu Kışlası’na dönüştürülmek istenmesine gösterilen bir tepkiden bir çok demokratik talebin buluştuğu Cumhuriyet tarihinin en temiz, özel ve orantısız zeka ekosistemiyle dolu demokratik öğelerle dolu isyanına dönüşmüştü. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP yöneticileri tarafından, Gezi eylemcilerinden, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerinden, üniversitelerin mezun derneklerine, inanç örgütlerinden, yurt içi ve yurt dışı sanatçılara kadar verilen demokratik talepler ve mesajlar hiçe sayılmış ve onun yerine “çapulcular”,”vandallar” diye algı operasyonlarıyla hedef gösterilmişlerdi.
Gezi Parkı eylemleri sırasında yazılı, sözlü açıklamalar baz alınarak verilen mesaklar / Kişi, Kurum, Kuruluş İlişki Matrisi
Tüm ülkeye yayılan Gezi direnişi sırasında penguen ve havuz medyası olarak tabir edilen medya nedeniyle halk tarafından gerçek haberleri almak için yönenilen sosyal medya platformlarından biri olan Twitter’da kullanıcılarının dikkatini aslında 28 Mart 2012’den beri aktif olan TBMM Genel Kurulu’nun resmi twitter hesabı dikkat çekti. Bu hesapta kullanıcıların dikkatini göz aşinalığı olarak çeken ise hep aşağıdaki görselde olduğu gibi muhalefet partilerinin önerilerinin mütemadiyen reddedilmesi oldu.
TBMM Genel Kurulu twitter hesabında muhalefetin ard arda reddedilen önergelere bir örnek
AKP’nin Muhalefet Yapmayı Tıkayan “Meclis Diktatörlüğü”
TBMM Genel Kurulu hesabından 3 yıla tekabül eden ve bir nevi 2015 Genel Seçimler öncesi mevcut meclisin ne derece tıkanıklık içinde olduğunu da gösteren 1123 gün boyunca atılan 6.722 adet tweet’i inceleyip, iktidar partisinin ve muhalefet partilerinin önerdiği ve kabul/red edilen önergelerine baktığımızda karşımıza şu tablo çıktı:
TBMM GeneL Kurulu(https://twitter.com/TBMMGenelKurulu) Twitter hesabındaki verilere göre Soru Önergelerinin Kabul/Red’lerin Partilere Göre Dağılımı 28 Mart 2012 – 25 Nisan 2015 1123 günlük veri
Muhalefet partileri TBMMGenelKurulu twitter mesajları itibariyle, aşağıda detaylarını bulabileceğiniz 523 adet toplumsal soruna değinmiş ancak AKP milletvekillerinin oy birliğiyle bu toplumsal sorunlar çözülmemek niyetiyle tamamıyla reddedilmişti. Trajik örneklerden biri olarak, Soma faciası başka bir değişle madenci cinayeti vakası öncesi CHP, bu facia gelmeden çok önce uyarmış ancak AKP milletvekilleri durumu önemsememiş ve önergeyi reddetmişti. Soma faciasının hemen akabinde bu durum bir TV programında AKP milletvekili Şamil Tayyar’a sorulduğunda muhalefet partilerinin verdiği önergeleri “eften püften” , “laf olsun, torba dolsun” diye verildiğini söylemiş ve bir nevi Soma faciasının neden olduğunu ve nice Soma facialarına gebe gösteren zihniyeti özetlemişti. Yoğun toplumsal tepki ve baskı sonrası ise AKP, yine iş güvenliğini ve haklarını ilgilendiren önergeyi kabul etmek zorunda kalmıştı. Ancak hala madencilerin yaşam odaları olmadığı gibi, Soma faciasında sorumlulukları bulunan iktidar siyasetçileri ve maden şirketi yöneticileri yargılanmamıştı veya istifa etmemişti.
Soma maden kazasından önce Soma’daki işçi ölümleri ve sorunlara dair önerge 29 Nisan’da Meclis’te görüşülmüştü. Soma’da meydana gelen iş cinayetlerinin ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile bu ölümlerin nedenlerinin ve ihmal iddialarının araştırılması amacıyla Meclis’te bir komisyon kurulması istemiyle verilen önerge, CHP, MHP ve BDP’nin ‘Evet’ oylarına karşılık AKP’nin ‘Hayır’ oylarıyla reddedilmişti.
Tam olarak meclis diktatörlüğü olarak tanımlanacak şekilde halkın büyük bir kısmının oy verdiği muhalefet partilerinin önergelerinin neredeyse tamamı reddedildi. Gelinen bu trajik AKP’nin meclis diktatörlüğü olgusu bizi yine Atatürk’ün meclis diktatörlüğü kavramına götürüyor.
“Bizim çok korktuğumuz ve daima korkarak kendimizi koruyacağımız bir şey vardır ki, herhangi bir şahsın, daha ziyade herhangi bir heyetin diktatör yönetimine dönüşmesidir. Çünkü şahıslar gibi meclisler de diktatör olur. Ve Meclis’in diktatörlüğü şahısların diktatörlüğünden daha tehlikeli ve daha öldürücüdür.
Bundan dolayı uzun süre iktidara sahip olmak için iktidarda kalan milletvekilleri yavaş yavaş kendilerini seçen milletin arzusundan , isteklerinden , duygu ve düşüncelerinden uzak kalır, arada ayrılık olur. Bir gün bakarsınız ki meclis başka türlü çalışıyor, milli istekler başkadır.” (Kaynak: Sadi Borak, Atatürk’ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev, Demeç, Yazışma ve Söyleşileri, Kırmızı Beyaz Yayınları s.237)
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Reddedilen Soru Önergeleri:
TBMMGenelKurulu Twitter hesabından atılan tweetler itibariyle 238 adet ile en çok önerge veren parti olan CHP’nin AKP’liler tarafından reddedilen meclis önergelerine ise şöyle:
CHP tarafından kabul edilen bir önerge ise tamamen AKP’liler iyi niyetinden değil mecliste çoğunluğu bulunduramamasından kaynaklanmış, hatta azınlık kalan AKP’liler buna itiraz etmişti. İlginç olan ise AKP’lilerin ülkenin çok önemli bir sorunu olan ve Soma ile Ermenek’te yaşanan facialar gibi sorunların sebebine de götüren taşeron işçiler konusu idi.
CHP’nin taşeron işçilerle ilgili kanun teklifinin görüşmelerinin öne alınması yönündeki grup önerisi mecliste ilk kez çoğunluğu elde edilen muhalefet partilerince kabul edilince tartışma çıktı. Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/2014/gundem/akpyi-sok-eden-onerge-518704/
Bunun dışında CHP’nin Meclis TV’ye sansür, Nükleer Santral’in çevreye olan etkileri, 17/25 Aralık öncesi, kendisi ve sonrası dahil AKP iktidarının yolsuzlukları, kredi kartı borçluları, Gezi Parkı’nda kimyasal silah olan biber gazı ve polisin orantısız şiddeti , çocuk işçiler gibi bir çok toplumsal soruna dair önergeler AKP’liler tarafından reddedilmişti.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Reddedilen Soru ve/veya Araştırma Önergeleri
Meclis’te en çok oy almış ikinci muhalefet partisi olan MHP’nin ise verdiği 150 önergenin tamamı AKP tarafından reddedildi. MHP, 16 adamızın Yunanistan tarafından işgalinden, işsizlik ve göç sorunlarına, Reyhanlı’daki güvenlik ihmalinden, Erdoğan’ın beyanlarının dövize ve ekonomiye olan etkilerine, Aselsan’daki ölümlerden, yine büyük bir AKP ihmali ve skandalı olan Irak konsolosluğunda IŞİD tarafından rehin alınan vatandaşlarımıza, CHP gibi 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturması öncesi, kendisi ve sonrasındaki yolsuzluk ve rüşvet skandallarından, Ak Saray yapılması için Atatürk’ün mirası olan Atatürk Orman Çiftliği’nin SİT Derecesinin düşürülmesi gibi bir çok konuya değinmiş, önerge vermiş ama yine AKP Meclis diktatörlüğü tarafından reddedilmişti.
Barış ve Demokrasi Partisi ve Halkların Demokratik Partisi’nin Reddedilen Soru veya Araştırma önergeleri
Daha önce BDP olarak mecliste varlığını sürdüren BDP, HDP’ye katılmasıyla mecliste TBMMGenelKurulu twitter hesabından geçilen bilgiler itibariyle toplam 135 önerge vermiş ve yine MHP gibi çoğunluğu AKP’liler tarafından oluşturulan milletvekillerince reddedilmişti. Hala darbe anayasasını savunan ve darbecileri yargılayacağım demesine rağmen “Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığınndan elde ettiği hakların elinden alınması” AKP’lilerce reddedilmişti. Bunun dışında BDP/HDP’nin verdiği ve reddedilen diğer örnek Kuraklık, Afetler, Cari açık, Suriye’de yaşanan problemler, IŞİD, Cezaevleri koşulları, rejim sorunları, taşeron işçiler, Van Depremi ve Uludere faciası gibi konulardan oluşmaktadır. Yine Erdoğan’ın ve AKP’lilerin sık sık dile getirdiği “paralel devlet” dediği ve 13 yıldır “bir emrin var mı” diye talimat bekleyecek kadar işbirliği içinde olduğu cemaatin araştırılması için “paralel devletin araştırılması” adı altında HDP tarafından önerge verilmiş ama yine AKP tarafından reddedildi.
HDP’nin ‘Paralel Yapı’nın araştırılması önergesi AKP oylarıyla reddedildi. Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/paralel-arastirmasina-akplilerden-ret-746357/
AKP’li Siyasetçiler İçin Muhalefet Partilerince Verilen ve Tamamı Reddedilen Gensoru Önergeleri
13 yıllık AKP iktidarınca deprem önlemlerinden, Fatih projesine, tarım politikalarından, Deniz Feneri, 17/25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet soruşturmalarına, yargı üzerinde baskı kurmak ve altın kaçakçılığına zemin hazırlamak gibi fahiş boyutta büyük suç işlediklerini belirttikleri AKP yöneticileri hakkında verilen gensoruların tamamı AKP tarafından reddedildi.
AKP’li siyasetçiler hakkında muhalefet partilerin verdiği ve reddedilen gensoru önergeleri ve nedenleri
MHP’nin “Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolunun Bulunduğu Türkiye Toprağını Savunmama, PKK/PYD ile IŞİD Terör Örgütlerini Muhatap Alma” iddiasıyla Bakanlar Kurulu hakkında verdiği Gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi. Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/kurulunda-gensoru-onergesi-gundeme-alinmadi-782437/
Bugün Türkiye, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi çok önemli bir virajı dönmek üzeredir. Bir çok meslek örgütü, öğrenciler ve çeşitli sivil toplum örgütleri Gezi direnişinden sonra da bir çok şehirde anayasal hakları olan demokratik eylemlerini gerçekleştirmek istemekte ancak hukuksuzca ve faşizan yöntemlerle engellenmektedir. Atatürk’ün yıllar öncesinde “meclis diktatörlüğü” olarak tanımladığı olgu ise yukarıda bahsettiğimiz gibi , -verileri itibariyle tespit edebildiğimiz kadarıyla- 1123 gündür devam etmektedir. Huzurlu, barış içinde, seçim hileleri olmadan, adil bir şekilde geçmesini dilediğimiz seçimler öncesinde, tüm bu dileklerimiz gerçekleşmezse muhalefetin de etkinliğini tamamen “sıfırlamak” yanlısı bu tutumun karşılığı halkın tepkisinin daha da çok artmasına neden olacaktır. Çünkü burası “… Ülke, mahvolacak derecede bir bölünmeye uğrar ve Hükümetle Meclis de bunu kabul ederse, millet hiç bir şey dinlemeden isyan etmelidir.” diyen ve bağımsızlığı damarlarında yaşatan Atatürk’ün büyük özverilerle kurduğu Laik, Demokratik, Sosyal Türkiye Cumhuriyeti’dir.