Yaşlı bir bedevi, devesinin sırtında çölde ağır ağır ilerlerken uzakta bir karaltı görür ve o tarafa yönelir.
Susuzluktan ölmek üzere bir adam yerde yatmaktadır.
Devesinden iner ve adama yanındaki sudan içirir.
Bir müddet sonra kendine gelen adam hızla ayağa kalkar, bir çırpıda bindiği deveyi sürmeye başlar. Devesinin çalındığını anlayan yaşlı bedevi, şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra adamın ardından:
- Bari kimseye söyleme, diye bağırır.
Bu söze şaşıran hırsız:
- Neden, senin için ne önemi var ki? Der.
Yaşlı bedevi şöyle seslenir:
- Eğer duyulursa, bundan sonra çölde kimse kimseye su vermez!
Yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla suçlanan dört bakanın Meclis oylaması bana yukarıdaki kıssayı hatırlattı. Hadiseyi sağır sultan dâhil duymayan kalmadı!
Ancak çok daha acı bir gerçekle karşılaştı Türkiye: Aklanma, koşullar sağlandıktan sonra hiç de zor olmuyormuş!
Diyeceksiniz ki aklandılar mı; parmak hesabıyla belki...
Ancak maşeri vicdan “hayır” diye bağırıyor!
Nitekim sağduyulu elliye yakın AKP’li vekil, bakanların Yüce Divan’a gönderilmeleri yönünde oy kullandı.
Her “değer” hayatla bütünleşirse bir anlam ifade eder. Dindarlık da bu manada bir “tavır”dır. Kendini dindar ve muhafazakâr olarak tanımlayan AKP hükümetinin, etik ve ahlaki duruşuna bu millet keşke tanık olabilseydi. Adalet, haklar, yolsuzluk ve yoksunluk gibi kavramları öne çıkararak iktidara gelen ve on üç yıldır hükümette olan AKP, ne yazık ki bu aklama operasyonuyla, dindar! yöneticilerin çıkarlar söz konusu olduğunda “değer tanımaz” imajını zihinlere kazımış oldu.
Yeni Türkiye
İmam hatip kökenli olduğum için iyi bilirim; din merkezli yapılan tartışmalar bir türlü siyasete getirilir ve tam da bu noktada, şöyle bir iddia ortaya atılırdı; sadeleştirerek söyleyelim: Siyasal zihin problemli olduğu için; yani yöneticiler Müslüman! olmadığı için Türkiye’de yolsuzluklar var, hırsızlıklar var, haksızlıklar var, eşitsizlikler var!
Bu anlayış dikte edilerek siyasal İslam’ın önü açıldı.
AKP bu düşüncenin iktidarıdır.
Ancak özellikle son bir yıldır, siyasal
İslam’ın ahlaki değerler karşısında tükenişini izliyoruz. Savunduğu tüm değerler karşısında iflas etti.
Hatta birlikte yol aldığı çocuklarını yemeye başladı.
Aslında içten içe hep var olan -ki örneklerini sözde davaya hizmet için kurulan dernek, parti, banka, televizyon gibi kurumlarla ilgili iddialara bakarak vermek mümkün- kokuşmuşluğun dip yaptığı yerdedir siyasal İslamcılık.
Adalet mekanizması altüst edilerek, yandaşlara her türlü imkân verilerek, Cumhuriyetle ilgili ne varsa yıpratılarak, toplum kamplara bölünerek, kin ve intikam duygularıyla “Yeni Türkiye” oluşturuldu! Dindarlık anlayışları buysa kendilerine hayırlı olsun.
Verilen zarar
İslamcı bir paradigmayla iktidar olan partinin verdiği zarar gelecekte çok tartışılacaktır. “Bacımın başörtüsü, imam hatipler” söylemi yalın gerçekleri örtmüyor artık.
Egemen Bağış’ın söylediği iddia edilen “bakara makara/her cuma bir tane ayet sallıyorum” cümleleri, Sayın Erdoğan’a yakıştırılan sıfatlar (dokunmak ibadettir gibi), yapılan icraatlar adına tahrif edilen ayetler (Kur’an akrabayı kayır diyor, gibi) AKP vicdanında yankı oluşturamadı. Geçmiş politikalar üzerinden her fırsatta muhalefet partilerine çatan yazar-çizer takımıysa, muktedirlerin bu açıklamaları karşısında üç maymunu oynadılar.
Ayakkabı kutuları, para kasaları, “sıfırla” talimatı, 700 bin liralık saat, çikolata kutularındaki rüşvetler; TBMM’de oylama sonucu buharlaşıverdi!
Sırada dört bakanın göreve iade edilmesi var; olur mu olur!
Eh bir de tazminat davası açsınlar bari!
Edebiyatçı İskender Pala’nın “yirmi yaşında genç olsaydım İslam’a sıcak bakmazdım” cümlesi, sözün bittiği yerdir.
Düşünme zamanı
Şimdi şu soruları milletimize havale ediyorum:
- Adaletin olmadığı yerde, dinin, ne derece varlığından ve öneminden bahsedilebilir?
- Adalet kaybı, dini söylem (sadece ağızdan çıkan bir ses) olarak ne derece örtülebilir?
- Din, adaleti tesis etmeye çalışır. Müslüman adil olmak zorundadır. Adaletsizlik ise dine savaş açıyor ve dini yok etmeye çalışıyor; bunun farkında mıyız?
- Dini söylem ile siyaseti ayırma zamanı gelmedi mi?
Birileri çıkar da bağırır mı acep AKP’ye: “Kimse duymasın, bundan sonra çölde kimse kimseye su vermez” diye!
Siyasal İslamcılığın iflası!
Ayşe Sucu
Yayınlanma: