Genel seçimlerin ardından ekonomiyi yeni ekibin devraldığı haziran ayından bu yana ilk kez bu hafta Merkez Bankası (TCMB) Para Politika Kurulu’ndan (PPK) faiz artışı kararı gelmeyebilir. Kurul, geçen ay politika faizinin yüzde 45’e çekilmesiyle birlikte yeterli sıkılığa ulaşıldığı mesajı da verdi. Ancak Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) sıkı para politikasına ara vermesi beklenen Merkez Bankası’nın, politika faizini yüzde 47.5’e yükseltmesi gerektiği yönünde bir değerlendirmede bulundu.

PİYASA ARTIŞ BEKLEMİYOR

Bankanın verilere bağlı ilave sıkılaşma yapılabileceğini belirtmesi gerektiğini de ifade eden TEPAV Makroekonomi Çalışma Grubu, dün yayımladıkları notta para politikasındaki sürecin Türk Lirası mevduat faizlerine yeterince yansıyamadığı görüşüne de yer verdi. Notta, “Ocak ayı PPK toplantısında politika faizi, repo faizi- yüzde 45’e çıkarılmıştır. Ancak politika faizindeki artış, yerleşiklerin hem döviz talebini belirgin biçimde azaltacak hem de tüketim harcamalarının artış oranını aşağıya çekecek ölçüde Türk Lirası mevduat faizlerine yansımamıştır” denildi. 

TCMB verisinde ortalama mevduat faiz oranı yüzde 51 civarında olsa da birçok vatandaş bankada bunun çok altında oranlarla karşılaşıyor. Dövizden Kur Korumalı Mevduat’a (KKM) geçenlere yüzde 50’nin üzerinde faiz verilirken, standart TL mevduata yüzde 40’a yakın faiz veriliyor. AA Finans’ın beklenti anketine katılan ekonomistlerin tümü, 22 Şubat Perşembe günü yapılacak PPK toplantısında politika faizinin yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyor. Reuters anketine katılan 11 ekonomistin tamamı politika faizinin bu ay sabit tutulacağı konusunda hemfikir bulunuyor.

Ekonomistler 3 temel soruna dikkat çekti

TEPAV para politikası açısından temel sorunun mayısta yüzde 75 civarında tepe noktasına ulaşması beklenen enflasyonun 2024 sonunda yüzde 36’ya nasıl düşürüleceği olduğuna dikkat çekerek sorunu derinleştiren şu üç gelişmeye vurgu yaptı: “İlki, 2023 merkezi yönetim bütçesi ile 2023 merkezi yönetim nakit bütçesi arasındaki farkın bugüne kadar görülmemiş düzeylere çıkmış olması. İkincisi ise 2024 sonu ortalama enflasyon bekleyişinin hala yüzde 43 gibi yüksek bir düzeyde seyretmesi. Üçüncüsü, bütçe açığını azaltmaya yönelik alınabilecek mali tedbirlerin olası enflasyonist etkileridir.”