“Elhamdülillah şeriatçıyım”, “demokrasiyi araç olarak kullanacağım”, “laiklik kafirliktir” dedi, tek başına iktidar oldular. Başka bir ülkede olsa halk ve ülke aydınları galeyana gelir, böyle bir kişinin siyasi hayatı söndürülürdü.
Türkiye’de ise “Siz aklınızı mı kaçırdınız? Dünyada şeriatla kalkınmış, adam olmuş bir ülke var mıdır? Siz neyin peşindesiniz? Burası Atatürk Türkiye’si. Hadi başka kapıya” diyen olmuyor.
Şeriatta “amaca ulaşmak için her şey mubahtır” kuralıyla ülkeyi soyup, soğana çevirdiler.
Pozitif eğitimi 4+4+4 hurafe eğitimine, çağdaş üniversiteleri molla-medreselere
dönüştürdü, yargıyı kadılaştırdılar.
17-25 Aralık eşi görülmemiş devlet soyguncuları, kasetler, belgelerle suçüstü yakalanıyor.
Olayın failleri değil, failleri yakalayan polis ve savcılar, yolsuzlukları eleştiren gazeteciler mahkemelik oluyor.
Bunlardan biri de benim. Köşe yazımda 17 Aralık soygununu eleştirmekle “soruşturma dosyasının gizliliğini ihlal” suçundan yargılanıyorum.”
“Yahu 17 Aralık paraları sıfırlama kasetlerini Türkiye değil, tüm dünya medyası manşetlerden verdi. Tapeler, TBMM’de, meydan mitinglerinde yayınlandı. Artık gizliliği ihlal suçlaması komik olmuyor mu?” diyorum. Ama yine bu yaşta hapis istemi ve şüpheli sıfatıyla yargıç önüne çıkartılıyorum.

IŞİD’E 3 BİN TIR SİLAH “BAŞLIK” VERDİ.
HALİFE BAĞDADİ’YLE GERDEĞE GİRDİLER

- “Analar ağlamasın diye Güneydoğu’yu PKK’ya”, şimdi de “türbedeki askerimize dokunulmasın” diye Süleyman Şah’ı, IŞİD’e verdiler.
Bu gidişle Kuzey Kıbrıs’ı Yunan’a, Kuzeydoğu’yu Ermenistan’a, Hatay’ı da IŞİD’e verecekleri anlaşılıyor.
En az 3 bin tır silahla donattıkları IŞİD Süleyman Şah türbesini kuşatıyor. IŞİD “cihan sultanı! Tayyip ve sadrazam Serok Ahmet’e “gelin pılınızı pırtınızı alıp, arkanıza bakmadan gidin. Size kıyak yapıp, dokunmayacağız” diyor.
PKK ve PYD hükümranlığı ve eskortluğunda, (Yunanlıların kaçarken İzmir’i yaktıkları gibi) bizimkilerin de “türbeyi yıkıp”, başarıyla kaçış “ricat” operasyonunu “bizzat kaçak saray başkomutanlığı” yönetiyor.
İkinci sabah Kiziroğlu Ahmet, solunda gariban bir bakan, sağında topukçu paşadan oluşan muhteşem üçlü! “Halep civarındaki Mercidabık savaşıyla Süleyman Şah türbesi ve tüm Arap yarımadasını Osmanlı toprağı yapan” Yavuz Sultan Selim’in kemiklerini sızlatarak “Şerefli yalnızlıktan sonra şerefli kaçışı hamasi konuşmalarla kutluyorlar”.
Genelkurmay Başkanı “burada bir zafer yok. Dünyaya rezil oluyoruz” demiyor. Aksine Battal Gazi edasıyla paşa paşa poz veriyor.
Erdoğan olayın bu denli geri tepeceğini bilseydi bu işi ben yönettim demez, aksine “ben gidin Süleyman Şah’ı aslanlar gibi savunun demiştim” der, Davutoğlu ve Necdet paşayı bozuk para gibi harcardı.
Süleyman Şah Türbesi IŞİD’in küstah tehdidinden önce Suriye hükümetiyle mutabık kalınan bir yere taşınsaydı “Lozan’a uygun, meşru ve geçerli” olabilirdi. Romanlar gibi istediğiniz zaman istediğiniz yere taşınıp konaklarsanız bu Türkiye’nin toprağı değil, özel bir araziyi işgal olur.

AĞIZLARINA TÜRK KELİMESİNİ
ALMAYANLARIN BAHÇELİ’YE
“VATAN-MİLLET ÖĞÜTLERİ”KOMİK OLUYOR

Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’ye “Necdet paşa ve Türk askeri yıllarca Güneydoğu’da canlarını siper edip, teröristlerle savaştı. Sen onun tırnağı olamazsın” diyor.
Be kardeşim, “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyen, Güneydoğu’da teröristlere karşı canını siper edip, çarpışan kahraman Cemal Temizöz, Levent Göktaş, Engin Alan gibi komutanları (başsavcılığını yaptığınız mahkemelerce) terörist öldürdü diye 5,5 yıl hapislerde hayatlarını söndürüp, orduyu çökertenler, PKK’ya teslim bayrağını çektirip, Güneydoğu’da fiili PKK devletini kurduranlar kimlerdi?
Erdoğan’ın “Güneydoğu’da teröristlere karşı savaştı” dediği paşa “teröristlerle savaşmak değil, savaşı yasakladığı”, askerlerini “PKK bayrağı ve teröristler önünde boyun eğdirdiği” için hünkarın iltifatına mazhar oluyor.
Şimdi de 17-25 Aralık soyguncularını korumak, “hırsız var diyeni içeri atmak için” faşist Mussolini’yi sollayan iç güvenlik paketi çıkartılıyor.
Vatan musalla taşında. Hâlâ bunlara amigoluk yapan “tasmalanmış medya, mamalanmış liboşlar” vatandan daha kıymetli ne gibi nimetlere gark oluyorlar ki bu zillete düşüyorlar?
Onursuzluklarına mazeret arayan bazı bedhahlar ise hâlâ iyi muhalefet yapmıyorlar diye CHP’yle MHP’yi suçluyorlar. Oysa onlar son zamanlarda “canhıraş bir muhalefet” yapıyorlar. Sizler neden petkanızı kaldırıp meydanlara dökülmüyorsunuz?
Ey! On paralık çıkarları uğruna ülkelerini feda eden kimi savcı ve yargıçlar, aydın, yazar-çizerler, valiler, polis şefleri, HSYK ve YSK artık yanlış ata değil, hukuk devletine, adalete, demokrasiye oynayın. Ali Koç’un dediği gibi çocuklarınızı düşünün. Hem kendinize hem ülkenize daha fazla kötülük etmeyin.