Leyla Zana, sol yanına eski Meclis Başkanı Hikmet Çetin’i, sağ yanına bugünkü Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i alsın.
Ortalarında dursun.
Fotoğraf çektirsinler.
Yazar Ayşe Kulin de bu fotoğrafın altına 20 satırlık bir yazı yazsın. Dağa çıkmış, savaş eğitimi almış, patlayıcı yerleştirmeyi, roketatar ateşlemeyi, tuzaklı bomba koymayı öğrenmiş sonra şehre inerek asker ve polis öldürmeye girişmiş PKK’lı Kürt gençlerin okuyabileceği araçlar, aletler, ortamlar kullanılarak bu fotoğraf altı yazı dağıtılsın.
Leyla Zana!
Ölüm orucuna yatmasın.
Kendini öldürmesin.
Gençleri yaşatsın.
Dün gazetelerde haber vardı: Aynı köyde doğan, kardeş gibi büyüyen, aynı okula giden, birlikte işe giren Recep ile Rıdvan adlı gençlerin yollarını “terör belası” ayırdı. Recep askere gitti, Rıdvan PKK’ya katıldı. Recep Siirt’te PKK saldırısında şehit oldu. Rıdvan Tunceli’de karakol bastı ve öldürüldü.

* * *

Leyla Zana’ da ilan etti:
Dedi ki; “Çok düşündüm. Bu kararı verdim. Ölümleri seyretmektense, ölmeyi tercih ederim. Eğer bu savaş durmaz ise ölüm orucuna başlayacağım. Bilirsiniz ben bir söz verdim mi kellem gitse o sözden dönmem.”
Yazar Ayşe Kulin!
O da yazı yazdı.
Dedi ki; “Leyla Zana’nın söylediklerini okuyunca yine içim taştı... Elimizden şiddetin dışında ne geliyorsa ardımıza koymayalım. Leyla Zana, bayrağımız olsun, gelin hepimiz peşine düşelim, dediğini bir ağızdan tekrar edelim...”

* * *

Eyvallah!
Tekrar edelim.
Hikmet Çetin, bu ülkede bakanlık yaptı. Meclis Başkanlığı da yaptı. Geçen gün gazetecilere konuştu: Dedi ki; “Evet, ben Kürt’üm, Liceliyim. Kökenim Kürt’tür, gurur duyarım. Kürtlüğüm yüzünden hiçbir sorun yaşamadım, bu konumumu Cumhuriyet’e borçluyum. Lice’de ben büyürken herkes ana dilini konuşurdu, problem yoktu.
Türk-Kürt iç içe yaşardık. Bizim köyümüzde eğitim fenaydı.
Askere giden adam ancak saate bakmayı bilirdi. Şimdi o insanların torunları müthiş yerlerde... Türkiye çok yol katetti...”
Fotoğraf eksik kalmasın.
Tamamlayalım.
Kareye Mehmet Şimşek de girsin. 10 yıldır Maliye Bakanlığı yapıyor. Mehmet Şimşek de dedi ki: “Ben bir Türk vatandaşıyım ama Kürt kökenliyim. Anne-babası okuma yazma bilmeyen, tek kelime Türkçe bilmeyen bir aileyi düşünün. Ama ben bugün Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanıyım... Tamamen fırsat eşitliği sayesinde olmuştur.
Benim burada bu hizmeti yapıyor olabilmem Türkiye’nin bahsettiğim o ülkelerden (Irak ve Suriye’yi kastediyor) ne kadar farklı olduğunu, asla aynı potada düşünülmemesi gerektiğini gösteriyor...

* * *

Evet!
Bir kare fotoğraf.
Altına 20 satırlık yazı.
Rıdvan da yaşasın.
Recep de yaşasın.
Kimse “büyük güçlerin aleti” olmasın. Leyla Zana, gençler PKK’ya katılırken sustu, asker, polis şehit etme, çocuk ve kadın öldürme eğitimi alırlarken de sustu, şimdi benim önerimi “uçuktur...” diye kulak arkası etmesin.

Bir Ahıska Türk’ü fazla geldi!


Bursa’da yaşayan diyaliz hastası Ahıska Türk’ü Aziz Turanof, evrakları eksik olduğu için sınır dışı ediliyor. Turanof, “Rusya’da kimsem yok. Ben Türküm, diyaliz hastasıyım, beni sınır dışı yaparlarsa ölüme giderim” diyor. Babası Gafur Turanof ise “2 milyon Suriyeliye kucak açan koca Türkiye’ye bir Ahıska Türk’ü fazla geldi“ diye yakınıyor. İnsaf edin!