Savcı Preet Bharara’nın hesabına Türkiye’den mesaj yağıyor:
“Merhaba...”
“Merhabalar...”
“Hova ar you...”
“Hello...”
“Heloooovv..”
“I love you kardeş...”
“Adamsın adam...”
“Pekos Bill’in torunusun...”

*

Ampulcüler de tabi ki:
“You paralel...”
“Paralel you...”
“Savcı Öz kaçtı, bak sen de kaçan...”

*

“Adresini bildir süzme zeytinyağı göndereceğim değerli kardeşime” diyor vatandaşımız, daha ne yapsın...

*

Niçin?..
Savcı mı yok bu memlekette?...
Hakim mi yok?..
Mahkeme mi yok?..
Hukuk mu yok?...
Yargı mı yok?..
Olsaydı, bir uzak ülkedeki savcıdan adalet bekleyen insanlar bir umuttur, bir özlemdir böyle saldırmazlardı...
20 bin takipçisi vardı. Bizim kardeşimiz Savcı Preet Bharara’nın, 200 bini buldu, siz bu yazıyı okuyana kadar yarım milyondur..

*

Mesele rüşvet falan filan değil... Devlete teslim edilmiş erkek çocuklara tecavüz edenlerin, TBMM’de araştırılmasını bile istemeyen bir ahlaki yapının altında eziksin...
Yani Ensar Vakfı iktidara yakın diye çocuklara tecavüz etme hakları mı vardır?..
Ona da Kanada savcısı mı el koysa?...

*

Sonuçta bir savcı özlemişiz...
Bu ülkede bu kadar anayasa suçu işlenirken... Rejim, demokrasi, adalet bu kadar katledilirken... Hukuk devleti başımıza yıkılırken... Adında değil yüreğinde “Cumhuriyet” yazan yüksek yargıdan bir savcı...

*

Ama ne yapalım; Türkiye’de işlenmiş ve üzeri örtülmüş suçların hesabını bir Amerikalı savcı soruyor...
Ve Türk hukuk tarihini bir Amerikalı savcı yazıyor...
Pekos Bill’in torunu...