İktisat, hayat bilgisi dersinin devamıdır. Hiç iktisat eğitimi almamış olanlar bile, bazı şeylerin mümkün olamayacağını hisseder. Hemen anlamasa da er veya geç, gözlemle ve akıl yürütmeyle iktisadın açmazlarını bulur.
Ama az çok iktisat eğitimi almış olanlar için aynı şey söylenemez. Çünkü onlar iddialıdır. Ölünceye kadar gerçekleri görmezler. Bugünkü yazımda “fiyat istikrarı-finansal istikrar” açmazını irdelemek istiyorum.

FAİZ DÜŞÜKSE, ENFLASYON YÜKSEK DEĞİLDİR

İktisatta veya bir başka bilim dalında bir hipotez test edilirken (mesela faiz düşerse, enflasyon çıkar) iki yöntem kullanılabilir. Birincisinde, kuramsal bir modelle düşük faizin niçin enflasyonu yukarı ittireceği, “sebep-sonuç” zinciri içinde açıklanır.
Pek tabii, her teorik modellemede olduğu gibi burada da şeytan “varsayımlarda” gizlidir. “Var” sayımlardan bir teki bile “var” değilse, model çöker. İkincisi, hipotezi ampirik olarak savunmaktır. Yani çeşitli ülkelerden, çeşitli zamanlarda gözlemlenen korelasyonlar (ilgileşim), hipotezin doğru olduğunun kanıtı olarak kullanmaktır. Burada da şeytan “ilgileşim, tek başına nedenselliği kanıtlamaz” ilkesinde gizlidir.

JAPONYA VE İSVİÇRE’DE FAİZ-ENFLASYON İLGİLEŞİMİ

Çok uzun yıllardır bu iki ülkede “hem faizler, hem de enflasyon” çok düşük seyretmektedir. Burada 2008 sonrasından söz etmiyorum. Son 40 yıldan bahsediyorum. Demek ki, faiz düşükse, enflasyon yüksek olmuyormuş. Bu çıkarıma şöyle itiraz edilebilir.
O ülkelerde enflasyon düşük olduğu için faiz düşüktür. Geldik mi “tavuk-yumurta” ilişkisine. Yani önce enflasyon düşmüş ya da hiç çıkmamış (ne hikmetse?) sonra faizler inmiştir. Peki, faiz indikten sonra niçin enflasyon çıkmamıştır? Hipotezden vaz geçildi mi?

TÜRKİYE’DE ENFLASYON DEVALÜASYON İLGİLEŞİMİ VARDIR

Sözü uzatmamak için, irdelemenin ara adımlarını atlayacağım. Türkiye’de enflasyon, düşük faizden çok yüksek devalüasyona bağlıdır. Türkiye’de “faiz inerse enflasyon çıkar” tezini savunanlar, aslında “faiz inerse döviz fiyatı artar, artan döviz fiyatı da enflasyonu yükseltir” demek istiyorlar.
Yoksa Batı’daki gibi düşük faiz, yatırım ve tüketim harcamalarını artırır (?), bu da fiyat zammı için fırsat kollayan işveren ile ücret zammı isteyen işçileri harekete geçirir demiyorlar. Yani enflasyonu coşturan mahut “ücret-fiyat sarmalı” ndan bahsetmiyorlar.

FİNANSE EDİLEBİLDİĞİ SÜRECE CARİ AÇIK DEVAM EDER

Türkiye’de sadece TL’ye değil, dövize verilen faiz de yüksektir. Bu sayede sıcak döviz akışı sürmekte dolayısıyla devalüasyon kontrol altında tutulabilmektedir. Bu sayede enflasyon da azmıyor.
Ancak, ucuz dövizin yarattığı cari açık, (küresel durgunluk ve petrol fiyatı gerilemesiyle günümüzde daralmış olsa bile) halen ekonomimizin bir numaralı mali istikrarsızlık kaynağıdır. Cari açıkla birlikte es kaza bir de bütçe açığı artarsa, devalüasyon ve enflasyon artışı kaçınılmaz olur.
SON SÖZ: Mali istikrarsızlık, fiyat istikrarını fena bozar.