İstanbul’da kar yağıyor. Her taraf apak!
Gazetelere bakıyorum: “Zam yağmuru başladı” diyerek AKP iktidarının “Yeni yıl müjdelerini” veriyorlar.
Aslında yağmur değil, kar yağıyor millerin tepesine...
Domdom kurşunu değil, zam zam kurşunu bunlar!
İktidar, kaşığın sapıyla veriyor, kepçeyle götürüyor!
Seçim meydanlarında ötüp durdular... “Şunu vereceğiz, bunu vereceğiz” diye... Eee, verecekler tabii ama, fazlasıyla geri alacaklar!
Kazığın boyu daha da büyüyecek!

* * *

Sistem böyle! Yolmaca sistemi!
Saray’ın, kafilelerle Avrupa, Asya, Güney Amerika gezilerinin, süper makam araçlarının, özel uçakların, onca lüks ve şatafatın masrafları neredençıkacak? Elbette ki halkımızın cebinden...
Bütçeyi yine gariban vatandaşlarımızdan alınan vergiler denkleyecek.
Halkımız fedakârdır, aç kalır ama devletlileri besler!

* * *

Maliye Bakanlığı’nın, aralarında alkollü, kolalı içeceklerle, tütün ürünlerinin de bulunduğu mallara uyguladığı asgari vergi miktarı ortalama yüzde 15 zamlandı.
Elektrik, ve cep telefonlarının vergileri de aynı şekilde arttı.
Böylece devletin kasasına halkın cebinden 4 milyar lira daha girecek.
Bunlar başlangıç tabii ki... 2016 boyunca daha nice zamlar göreceğiz!
Tepemize bir yandan kar, bir yandan da zam yağıyor!
Ne yapalım, kaderimiz böyle!
AKP iktidarının harcamaları başka türlü karşılanamaz!
Vatana ve millete hayırlı olsun!

Rus öfkesi hâlâ sel gibi!


Uzun yıllar Rusya’da yaşamış olan meslektaşımız Cenk Başlamış anlatıyor:
“Abdullah Öcalan, İtalya’da yakalandığı zaman, İtalyanlar iadeye yanaşmadığında, Türkiye’de nasıl İtalya karşıtı bir hava oluştuysa, o havanın aynısı şu anda Moskova’da ‘Türkiye karşıtı’ olarak var.
Her yerde, özellikle medyada ‘Türkiye’ye savaş açılmış’ durumda...
Ortak görüş şu:
“Türkiye bir provokasyon yaptı, bu uçağı bilerek, planlayarak düşürdü. Aslında Türkiye’nin amacı NATO ile Rusya’yı karşı karşıya getirmek”
İşte atmosfer böyle... Ruslar olayı bu şekilde yorumluyor. Hiç hoş olmayan gergin durum kolay kolay normale döneceğe benzemiyor.

* * *

Uçak düşürüldükten sonra Rusya’da yaşayan Türk vatandaşları ve işadamları haklı bir korkuya kapıldılar. Hayatları cehenneme döndü!
Yıllardır oluşturmaya çalıştığımız olumlu imaj yerle bir olmuş durumda! Onarmak, eski haline getirmek uzun süre mümkün değil!”
Evet, Cenk Başlamış haklı... Durum öyle görünüyor. Dilerim sonunda duygular değil, akıl ve mantık egemen olur.

Kaybettiklerimiz


Sevgili okurlar... Yılın son günü bu sütunda 2015 yılında bir çok değerli yazar, sanatçı ve devlet adamı kaybettiğimizden söz ederek “Bunlar aklımda kalanlar” demiştim.
Geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılanların hepsini hatırlamam mümkün değildi tabii ama, bazı isimler var ki, mutlaka hatırlamam gerekiyordu.
Mesela Cüneyt Arcayürek, mesela Hasan Pulur... İkisi de sevdiğim meslek büyüğümdü. Her zaman haklının yanında oldular ve mevcut iktidarlarla yiğitçe mücadele ettiler. Yürekli yazarlardı. Kalbimizden silinmeyecekler.
Listede 2015’te kaybettiğimiz Erol Simavi, Bedii Faik, Hasan Demir, Afet Ilgaz, Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Kâmran İnan, Bülent Ulusu, Leyla Umar, Tarık Dursun Kakınç, Ekrem Pakdemirli, Behiye Aksoy, Necati Bilgiç ve Alaeddin Asna da yoktu.
Siyasi görüşlerini beğenseniz de, beğenmeseniz de bu isimler bir zamanlar Türkiye’ye yön veren önemli kişilerdi.
Allah’tan hepsine rahmet diliyor “Nur içinde yatsınlar” diyorum.

Te­bes­süm


Temel’in atasözü!
Temel, Dursun ve arkadaşları Karadeniz’de “Atasözü yarışması” oynuyorlar.
En güzel atasözünü kim söyleyecek?
Yarışmacıların hiç biri iyi puan alamıyor.
Sonunda Temel çıkıyor sahneye... Ve “Bakın hemşerilarum, şimdi size bir Laz Atasözü söyleyeceğim” diyor.
Karadenizli jürinin çok beğenip birinci ilan ettiği atasözü şöyle:
“Yol gidenundur, peşinden ağlayamam,
Yüreğim ahır değul, her öküzü bağlayamam!”

Gü­nün Sö­zü


Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder!