Sevgili okurlarım, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) çok ilginç bir madde var. Önce onu okuyup bir kez daha anımsayalım:
Madde 299: “Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçun aleni işlenmesi halinde verilecek ceza altıda bir oranında artırılır.
Bu suçtan kovuşturma yapılması Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.”
Burada geçen aleni sözcüğü ile suçun açık bir ortamda işlenmesi kastediliyor.
Yani yazıyla, ekranda, ya da başkalarının da bulunduğu, herkesin görüp duyabileceği ortamlarda...

*  *  *

Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla bugüne kadar Türkiye’de binlerce kişi yargılandı. Kadın, erkek, siyasetçi, gazeteci, öğrenci, işsiz güçsüz, çoluk çocuk... Bazı davalar henüz devam ediyor.
Zanlıların bir bölümü ceza aldı, halen cezaevlerinde yatmakta.
Avukatlarının şikayeti üzerine benim hakkımda da 30 dolaylarında cumhurbaşkanına hakaret davası açıldı.
Sayın dünya liderimizin avukatları ne yazsam beni savcılığa şikayet ediyor, dava açılmasını sağlıyorlardı.
Biri dışında hepsinden beraat ettim.

*  *  *

(Şimdi bir parantez açıp, işin ciddi bölümünü biraz olsun bırakıp hadisenin Türkiye’ye özgü kara mizah boyutuna bakalım!
Bu konuda aklıma geldikçe beni güldüren gerçek bir olayı bugün bir kez daha anlatayım!
Burada geçen yıl çıkan “Adam Gibi Adam, Helal Olsun!” başlıkla yazım aynen şöyle idi:)

*  *  *

“Bu memlekette olan bazı olayları öğrenince göğsüm kabarıyor, “Demek ki analar böylesini de doğurmuş” diyorum.
Ali D. ile eşi G. D.’nin dün İzmir’de, aile mahkemesinde boşanma davası vardı. Tek celsede boşandılar.
İzmir’in Torbalı ilçesinde yaşayan (TIR şoförü) Ali Bey bu olayın perde arkasını anlattı. Şu olanlara bakınız:
“Sayın cumhurbaşkanımız televizyona ne zaman çıkıp konuşsa evde eşim ona hakaret ediyor, küfrediyordu...”
Eşini sürekli olarak uyarmış:
“Sayın cumhurbaşkanımıza hakaret etmeye hakkın yok... Bir daha yaparsan boşanma davası açarım.”
G. Hanım hiç aldırış etmemiş, hakaretlerini sürdürmüş. Dolayısıyla Ali Bey’in tepesi atmış. Şöyle diyor:
“Kendisini kaç defa uyardım ama dinlemedi. Sayın cumhurbaşkanımıza ağza alınmayacak hakaretlerde bulunan kişinin bana eş olamayacağını düşündüm.”
Çok doğru düşünmüş.
Peki sonrasında ne yapmış?
“Küfür ve hakaretlerine devam edince kendisine dedim ki ‘Bak şimdi, bundan sonra senin bu küfürlerini teybe alırım ve cumhurbaşkanına hakaretten savcılığa suç duyurusunda bulunurum.”
Bu durumda eşi ne yapmış?
“O da bana erkeksen ses kaydını aç, yine hakaret edeyim dedi. Ben de ses kaydını açtım. Bu defa eşim hem bana hem de sayın cumhurbaşkanımıza hakaret etmeye başladı. O sırada sayın cumhurbaşkanımız yine televizyonda konuşuyordu. Ben de savcılığa suç duyurusunda bulundum ve bugün tek celsede boşandık...”

*  *  *

Helal olsun yani!.. Bu Ali Bey adam gibi adammış!
Böylesini analar zor doğurur...
Sen sayın ve muhterem cumhurbaşkanımıza böylesine hayranlık duyacaksın ama eşin olacak cadaloz kadın ona her gün ağız dolusu küfredecek, var mı böyle bir şey...
İyi ki sinirlerine hakim olmuş da cinayet işlememiş.
Şimdi bu kadın cumhurbaşkanımıza hakaret suçundan yargılanacak ve hak ettiği cezayı inşallah alacaktır!
Cezası dört yıla kadar hapis, hem de suçu belgeli...
Küfür ve hakaretleri teypte var.
Ey kadın sen kimsin ki o lafları etme cesaretini buluyorsun? Sen kendini ne sanıyorsun?

*  *  *

Şimdi haddim olmayarak bir öneride bulunmak istiyorum...
Ben çok sayın ve muhterem dünya liderimizin yerinde olsam ne yapıp yapar, Torbalı’da yaşayan TIR şoförü Ali Bey’i buldurup Ankara’ya getirtirim.
Sonra onu sarayda kendime danışman yaparım...
Zira böylesi kolay bulunmaz yani!
Onurlu, kişilikli, ilkeli, inançlı, haysiyetli ve omurgalı!
Adam gibi adam!”
O yazım aynen böyle idi.

*  *  *

Sayın dünya liderimiz şimdi yüzde 51 çoğunlukla anayasanın değiştirilmesini sağladı...
Bundan sonra “Partili cumhurbaşkanı” olacağını, referandum sonuçlarının Yandaş Seçim Kurulu (YSK) tarafından Resmi Gazete’de ilan edilmesinin hemen ardından AKP’ye gireceğini kendisi bile söyledi.
Kongrenin 21 Mayıs günü yapılacağı da dün belli oldu.
O gün partisine üye olacak, aynı gün genel başkanlığa seçilecek!
Sonrasında karşımıza hilkat garibesi bir tablo çıkacak:
Hem “Tarafsızlığı (!)” konusunda NAMUSU ve ŞEREFİ üzerine yemin etmiş bir cumhurbaşkanı ve hem de AKP’nin genel başkanı!
Nasıl iştir bu yaaa, bu nasıl hukuk çelişkisidir!..
Olacak şey değildir.
Bu konuyu bundan sonra özellikle cumhurbaşkanına hakaret davaları açısından sık sık ve ister istemez irdelemek zorunda kalacağız.
Cumhurbaşkanına hakaret mi, yoksa AKP genel başkanı olan siyasetçiye hakaret mi?
Yani yaratılan tablo öylesine hilkat garibesi ki, hikayesini yukarıda anlattığım TIR şoförü Ali Bey bile belki bu olacakları içine sindirememiş, referandumda verdiği evet oyunu haram etmiş olabilir!