2009 yılında Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı’ydı. 1989 yılından bu yana bakan-gazeteci ilişkisiyle tanıştığı gazeteci-yazar A.ile zaman zaman Ankara ve İstanbul’da görüşmeleri de oluyordu. Yazar, telefonla Çiçek’i aradı, “Bugünlerde İstanbul’a gelecek misiniz?” diye sordu. Çiçek, önündeki programa baktı, “Bir program gözükmüyor” karşılığını verdi.
Yazar A., “Sizinle ilgili bir konu var. Mutlaka görüşelim” dedi. Çiçek, bu sözlerden, konunun önemli olduğunu düşündü. İstanbul’a gelince görüşebileceğini belirtti. Birkaç gün sonra İstanbul üzerinden başka bir kente uçakla gidecekti. Yazarı telefonla aradı. İstanbul’dan yapacağı uçuştan iki saat önce Atatürk Havalimanı’na gelen Cemil Çiçek, gittiğinde yazar da havalimanına gelmişti.

“KONUŞMALARINIZI DİNLİYORLAR”

Cemil Çiçek ile gazeteci baş başa oturdu. Gazeteci, “Bana, cemaatin önemli isimlerinden H. isimli birisi gelip gider, Irak’la ilgili bilgi de getirirdi. Bir gelişinde naylon torbanın içinde bir klasör dolusu telefon tapeleri getirdi. Baktım, sizin yaptığınız telefon konuşmaları. Örneğin ... ile konuşmanızda siz şöyle diyorsunuz, o böyle diyor. Tapeleri okuyunca bunların sizi dinlediğini anladım” dedi. İkili arasındaki konuşma şöyle devam etti:
Çiçek: Ne var bu konuşmaların içinde? Okudun mu?
Yazar: Okudum, okudum. Genelkurmay, MİT, emniyet yetkilileri, eşiniz, çocuklarınızla yaptığınız bütün konuşmalardan örnekler var. Bu yaptığınız konuşmalar nedeniyle sizi ‘Derin devletin adamı’ gibi gösteriyorlar.

- Ben, Başbakan Yardımcısı olarak Terörle Mücadele Kurulu Başkanlığı’nı da yürütüyorum. Bu konuşmalar gayet normal. Herhangi bir olay olduğunda bunları ararım. O tapelere baktığınızda benim neredeyse her sabah aradığım kişiler devlet yöneticileri. Bu konuşmalara dayanarak beni ‘Derin devletin adamı’ göstermek istiyorlar. Bunun için de Fetullahçılar bir kampanya yürütüyor.

- Peki, bunlar yayımlanırsa?

- Yayımlanmasında benim için hiçbir mahsur yok. Yaptığım görevin tercihi bana ait değil. Bu görev verildi. Terörle Mücadele Kurulu’nun başkanı olarak arayacağım kişiler terörle mücadele eden, istihbarat sağlayan kuruluşlar olur. Her gün Meteoroloji Genel Müdürü’nü arayacak halim yok. Tarım bakanı olsam tarımcıları, sanayi bakanı olsam arayacağım sanayiciler olur. Bunları yayınlayabilirler.

- Sizi dinlediklerini öğrenince ürktüm, endişe ettim. Bu durumdan sizin haberinizin olmasını istedim.

- Terörle Mücadele Kanunu benim istediğim gibi çıkmadı. O tasarıyı hazırladığımız günden beri bana ‘derin devletin adamı’ yaftası yapıştırılmaya çalışıldı. ‘Derin devletin kurumları’ denilince akla Genelkurmay Başkanlığı, MİT Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü gelir. Yaptığım konuşmalar da olaylarla ilgili arayıp-sormadır.

BİLGİ NOTUNDAN SONRA

Cemil Çiçek, gazeteci-yazardan öğrendiği isimle ilgili olarak ilgili birimden “bilgi notu” istedi. Bu kişiyle ilgili 6 sayfalık not gelmişti. Çiçek, telefonunun cemaatçiler tarafından dinlendiğini öğrendiğinde çok şaşırmıştı. Çiçek, bu durumu H.’nin yazarı olduğu Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya bildirdi. Dumanlı, Çiçek’in hemşehrisi ve uzun süredir tanıdığı biriydi. Ekrem Dumanlı, H. ile birlikte TBMM’ye geldi ve Cemil Çiçek’le görüştü. Dumanlı, “Bu dinlemenin bizimle ilgisi yok” dedi.
Çiçek’in telefonlarının dinlendiğini söyleyen ve yaptığı konuşmalardan örnek aktaran hükümete yakın gazeteci, Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, telefon dinleme tapelerini yazar A.’ya verdiği öne sürülen H. ile görüşmesini o zamanki Adalet ve İçişleri bakanlarına da söyledi. Ancak o dönem Fetullah cemaatiyle ilişkiler iyi olduğu için kimseye dokunulmadı hatta bir işlem bile yapılmadı.
Bu ülkede başbakan yardımcısını bile açıkça dinlemişler. Ülkede yasal olarak telefon dinleyen kuruluşlar belli. Ne yazık ki telefon dinlemeleriyle ilgili bugün hiçbir denetim yok. Cezaları artırmakla yasadışı dinlemelerin önleneceğini sananlar yanılır. Önemli olan etkili bir denetim. Dün, cemaat dinliyordu, bugün kimler dinleniyor ve ne zaman kimin karşısına çıkarılacağı da belli değil.

Ayhan Bilgen gereğini düşündü


HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, geçmişte Mazlum-Der Genel Başkanlığı görevinde de bulunmuş, yıllarca muhabirlik, yazarlık yapmış bir isim... 31 Ocak 2017 tarihinde tutuklandı, ilk duruşması da 8 Ağustos’ta gerçekleşecek.
Silivri Cezaevi’nden “görülmüştür” damgalı notları “Gereği Düşünüldü – Açık Mektup” adıyla Vivo Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Bilgen kitabında, fezlekede olmayan suç isnadıyla yargılanmaya başlanacağını belirtiyor. İçinde bulunulan durum için “Neresi içeri, neresi dışarı? Kim içeride, kim dışarıda? Artık her şey birbirine karışmış durumda. Tam da ‘sen neden oradasın?’ diye sorulduğu gibi bir olağanlaşmış olağanüstü hal yaşıyoruz” diyor.
Sonuçta, Ayhan Bilgen “gereğini düşündü” ve kitabını yazdı.