1 Mayıs öncesi bazı sendikaların Taksim Meydanı ısrarı sürerken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'dan da konu ile ilgili açıklama geldi.

Bugün TÜRK-İŞ'i ziyaret etti. Bakan Işıkhan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün yıl dönümünün yaklaştığını anımsatarak, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılını ve Türkiye Yüzyılı'nı başlatan milat olması sebebiyle bu yıl 1 Mayıs'ın, önceki yıllardan çok daha anlamlı ve çok daha farklı bir atmosferde kutlanacağını belirtti.

Hafta boyunca düzenleyecekleri çeşitli programlarla çalışan, üreten, alın teri döken tüm kesimlerle birlikte emek dünyasının bu özel gününü kutlayacaklarını aktaran Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Emek, bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda müstesna bir yere sahip kutsal bir kavramdır. Bu hassasiyetle işçimizin, emekçimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmuştur. Sendikalaşma hakkından sosyal güvenliğe kadar her alanda öncelikle çalışanlarımızın menfaatlerini gözettik. Emeğin ve alın terinin müdafaasının da en az kendisi kadar önemli olduğunu bilerek; sendikal faaliyetlerin en büyük destekçisi yine biz olduk ve olmaya da devam edeceğiz.

Hak, hukuk ve adalet kavramlarının sloganla değil icraatla tesis edilebileceğini unutmamalıyız. İşçilerimiz, emekçilerimiz ideolojik sloganların değil, samimi icraatların muhatabı olmalıdır."

'İŞÇİLERİN ALINTERİ TAKSİM MEYDANINDAN BÜYÜK'

Emekçilerin bir yandan evine ekmek götürmenin derdinde olduğunu, diğer yandan ülkenin büyümesi için çalıştığını belirten Işıkhan, şöyle devam etti:

"Ülkemizin kalkınmasının en önemli güçlerinden birisi belki de en önemlisi, emekçilerimizdir. Dolayısıyla vatan-millet sevdasını yüreğinde barındıran işçilerimizin, ülkemize zarar verecek, ilerleyişimizi ve büyümemizi sekteye uğratacak, toplumu gerecek hiçbir eylemin içinde yer almaları mümkün değildir. Böyle zamanları; toplumsal kaos için bir fırsat olarak görerek günün sonunda arkalarında bıraktıkları dağınıklığı yine emekçilerimize toplatan anlayışın iyi niyeti sorgulanmalıdır.

Bunlar eski Türkiye'de kalan icraatlardır. Bugünün öneminin farkında olan ve 1 Mayıs'ı, temsil ettiği anlayışa ve ruha yakışır şekilde kutsal addettiğimiz emeğin ve dayanışmanın sembolü haline getirerek bayram olarak ilan eden yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetimiz olmuştur. Böyle önemli bir konunun tek bir alan ya da meydanla, Taksim Meydanı ile sınırlandırılması, konunun bu kadar kısır bir döngüye hapsedilmesi bizim insana ve emeğe verdiğimiz değere sığmamaktadır."


İşçinin, emekçinin ve çalışanların alın terinin, Taksim Meydanı'na sığmayacak kadar büyük olduğunu belirten Işıkhan, "1977 yılında Taksim'de kaybettiğimiz 34 işçimizi, emekçimizi rahmetle yad ediyorum. Ancak Taksim'de hayatlarını kaybeden emekçilerimizin isimlerini bile hatırlamayanların, onların aziz hatıralarını kullanarak, bu alanda kitlesel kutlama inadı, 1 Mayıs'ın dayanışma ruhunu zedelemektedir. Bildiğiniz gibi, 1 Mayıs'ta kaybettiğimiz canlarımızı Taksim'de anmak için sendikalarımıza, sınırlı katılımlarına izin verilmektedir" dedi.

AYM YASAĞA 'HAK İHALİ' DEMİŞTİ

Geçtiğimiz aylarda  Anayasa Mahkemesi (AYM), 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanmasının engellenmesi nedeniyle gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermişti.

AYM, Taksim'de kutlama yapılmasının engellenmesinin "Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının engellenmesi" olduğuna hükmetti.

Kararda  Taksim'in işçi ve emekçilerin 'ortak hafızası' ve 'sembolik değeri' olduğuna vurgu yapan AYM, "İşçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada olanların dayanışmasının değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı'nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için burada bulunma hakkı vardır" ifadelerine yer vermişti.