Seçim barajı hakkında sorulan soru için Arınç; "Bizim böyle bir derdimiz, sıkıntı yok. Bu kriz anlamına da gelmez. Mahkeme ne karar verirse versin bunun gerekleri demokrasi içerisinde yerine getirilir. Hiçbirimiz bir endişe veya yarın ne olacak kaygısı içerisinde değiliz" dedi.

 

"15 AYLIK PARTİYKEN SEÇİME GİDERKEN BARAJ ÖNÜMÜZÜ KESİYOR DİYE ŞİKAYET ETMEDİK"

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın seçim barajı konusunda yaptığı açıklamalar ile mahkemenin hak ihlali var, derse ne olacağı ve bu durumun 2015 seçimlerine olası etkileri sorulan Arınç; "Sayın Kılıç'ın kendisine atfen yaptığı bazı konuşmaların gazetelerde yer alması üzerine bir tartışma başlamıştı. Bugün bildiğim kadarıyla Anayasa Mahkemesi'nden Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyelerini içine alan bir açıklama yapıldı. Bence gazetelerde Haşim Kılıç'a atfen yayınlanan haberlerden ziyade Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamayı dikkate almamız lazım. Hukuk onu gerektirir. Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş ve yapısıyla ilgili kanun onu gerektirir. Bu konuda önlerine gelen bir konuda kamuoyuna önceden herhangi bir bilgiyi sunmak imkanı yoktur. Gazetelerde yayınlanan haberler, gazeteciliktir. Onu da kınamıyorum. Önemli bir konuyu gazeteci aldığı habere istinaden bu şekilde yazmıştır. Bireysel başvuru hakkını 2010 referandumunda Türkiye için çok önemli bir demokratikleşme olarak gördük ve anayasaya evet oyu verdik. Hayır diyenler düşünsünler. Bu sorularınızın cevabını onlar vicdanlarında nasıl verirler onu bilemem. Önlerindeki bu konu çok hayati bir konudur. Biz hamdolsun barajları kendisi için dert etmeyen bir siyasi iktidarız. 13 yılda 9 tane imtihandan geçtik. Hepsinde birinci olduk. Bu barajı bir getirmedik. 15 aylık bir partiyken seçime giderken bu baraj anti demokratik, önümüzü kesiyor diye şikayet etmedik" ifadelerini kullandı.

 

"BU KRİZ ANLAMINA GELMEZ"

Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şu şekilde sürdürdü; "Bu konuyla ilgili olarak Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'ne başvurular yapıldı 90'lı yıllarda. Bugünkü noktaya onların reddedilmesiyle geldik. Sonra 2004'lerde 2005'ler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidildi. 2008'de bir karar verildi. O da yüzde 10'luk barajın bütün partiler için geçerli olduğu hatta bağımsız adayların da bunu bilerek seçime katıldıkları yönünde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olmadığı konusunda kararlar verildi. Biz muhalefet partilerine teklifte bulunduk. Gerçek düşüncenizi ifade edin bu baraj kalmalı mı, kalkmalı mı? Hiçbirisinden incir çekirdeğini dolduracak bir şey gelmedi. Bazı partiler baraj kalsın ki ben bütün oyları toplayayım hevesinde bazı partiler baraj kalksın ki ben de yüzde 2 bile alsam parlamentoya girelim derdinde. Anayasa Mahkemesi önündeki konuları mutlaka en iyi şekilde tartışacaktır. Bizim böyle bir derdimiz, sıkıntı yok. Bu kriz anlamına da gelmez. Mahkeme ne karar verirse versin bunun gerekleri demokrasi içerisinde yerine getirilir. Hiçbirimiz bir endişe veya yarın ne olacak kaygısı içerisinde değiliz."

'KONUNUN ÜZERİNDEYİZ, ONLARI AÇ, AÇIKTA VE İŞSİZ BIRAKACAK DEĞİLİZ'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Soma'da 2 bin 800 işçinin işsiz kalması ile ilgili olarak sorulan bir soru için Arınç, “. 6'ncı aya girmek üzereyiz. Olaydan sonra temizlenmesi, güvenlik tedbirleri de alınarak buranın hizmete hazır hale getirilmesi lazım. İşçinin hayatı bizim için Türkiye bütçesinden daha kıymetli. Bu hazırlıkları işveren yapamadı. Sonunda telsim bayrağını çekmiş kusura bakmayın ben artık sizleri çalıştıramayacağım diyor. Konunun üzerindeyiz. Bunu çözeceğiz. Somalılar da bütün maden işçileri müsterih olsunlar. Onları aç açıkta ve işsiz bırakacak değilizö ifadelerini kullandı.

 

“YENİ KANUN ONLARA 2 MİSLİ KÜLFET YÜKLEDİ'

Soma'da 2 bin 800 işçinin SMS mesajı ile işten çıkarıldıkları yönündeki haberler hatırlatılan Arınç, hükümetin bu konuya el atmayı düşünüp düşünmediği sorusu için "Bu yeni bir olay değil. Buna benzer olayları başka işletmelerde de yaşadık. Biz yaptığımız sosyal güvenlikle ilgili düzenlemelerde Soma'da vefat edenlerin şahısları ve aileleriyle ilgili düzenlemeler yaptığımız gibi iş güvenliği açısından alınması gereken tedbirleri de bunun yanında maden işçilerinin asgari ücretin 2 katı üzerinden alması, çalışma saatlerinin 35 saate indirilmesi konusunda düzenlemeler yaptık. Bu düzenlemelerden sonra beklediğimiz ve tahmin ettiğimiz gibi bazı çok karlı olmayan maden ocakları dediler ki biz bu şartlar altında bu işçileri çalıştıramayız. Burada işverenler haksız değil. Madenleri çalıştıranlar bir kısmı rödovans ile bir kısmı mal ve hizmet alımıyla bir kısmı da başka usuller ile çalışıyor. Teklifi verdiği zamanki şartların artık geçerli olmadığını düşünmemiz lazım. Yeni çıkan kanun onlara 2 misli bir külfet yükledi. İşverenin bu külfetini absorbe etmezseniz ona haksızlık yapmış olursunuzö dedi.

 

“BÜTÜN MADEN İŞÇİLERİ MÜSTERİH OLSUNLAR'

Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kusura bakmayın dedi işveren gözü yaşlı olarak çok samimi, dürüst adam çıkardığım üretimle ben bunu karşılayamam. Bütün haklarınızı veriyorum ve bu maden ocağını kapatıyorum, dedi. Soma'daki adamların da masrafını devlet mi üstlensin diyenler aman madenler kapatılmasın, işvereni de koruyacak bir kanun çıkarın diye geldiler. Buna yönelik bir düzenleme yapıyoruz ama Soma farklı. 6'ncı aya girmek üzereyiz. İşveren kendi adına artık ödeme yapamayacağım diyor. Yeri de hazırlayıp işletmeye açamadılar. Olaydan sonra temizlenmesi, güvenlik tedbirleri de alınarak buranın hizmete hazır hale getirilmesi lazım. İçinde 301 kişi vefat etmiş, artık buraları kapatın. İşçi öyle demiyor ki. Buraları açın biz çalışmak istiyoruz diyor. Dolayısıyla açalım ama burası artık güvenli bir yer olsun. İşçinin hayatı bizim için Türkiye bütçesinden daha kıymetli. Bu hazırlıkları işveren yapamadı. Sonunda telsim bayrağını çekmiş kusura bakmayın ben artık sizleri çalıştıramayacağım diyor. Konunun üzerindeyiz. Bunu çözeceğiz. Somalılar da bütün maden işçileri müsterih olsunlar. Onları aç açıkta ve işsiz bırakacak değiliz"