Daphne Barak, serbest gazetecilik yapan Amerikalı bir gazeteci…Gitmediği yer tanımadığı kimse yok. Barak, Pakistan’ın suikaste kurban giden eski başbakanı Benazir Butto’nun yakın arkadaşı olarak biliniyor. Hayatını mülakat yaparak kazanan ve mülakatlarını dünyanın bir çok ülkesinde aynı anda yayınlanan biri o. Michael Jackson, Liza Minnelli, Eric Clapton, Yusuf İslam, Luciano Pavarotti, Kathleen Turner, Amy Winehouse gibi dünyaca meşhur sanatçıların yanı sıra, devlet adamları ile yaptığı mülakatlarla da tanınıyor. Bu röportajda, onun gazeteci kimliğinin, nasıl bir meslektaş olduğunun izlerini bulacaksınız.

Türkiye’yi ziyaret sebebiniz nedir?

DBS’de yeni bir dizi başlattım. Bunun adı … Herkesin bildiği meşhur isimlerle yaptığım röportajları dökümanter film haline getiriyorum. Mandela, Şimon Peres, Putin gibi isimler. Buradan İsrail’e, oradan da Rusya’ya geçeceğim.

"Hollywood ayağı olan"

Türkiye’den görüşmeyi düşündüğünüz üst düzey isim var mı?

Yok maalesef. Türkiye’den Hollywood’ta ayağı olan kimse yok. Dünya çapında isim yok maalesef. Bunun için önce dünya çapında bir ismin oluşması lazım Türkiye’de.

TÜRKİYE'DE ÜNLÜ BİRİ YOK 

Türkiye’de kimlerle görüşüyorsunuz. Tanıdığınız, takip ettiğiniz isimler var mı?

Yalnızca Erdoğan’ı tanıyorum.

Starlarımızdan, örneğin Ajda Pekkan, Sezan Aksu ya da Tarkan’ı tanımıyor musunuz?

Hayır.



ERDOĞAN'LA RÖPORTAJI KABUL ETMEDİM 

Peki Erdoğan’ı nasıl biliyorsunuz?

Her zaman konuşulan bir kişi. Benim onunla röportaj yapmamı istediğinden bu yana tanıyorum. O zamanlar henüz iktidarda değildi. Çiller’le röportaj için Türkiye’ye gelmiştim. O da seçimlere hazırlanıyordu. Muhtemelen belediye seçimleri. Ama ben kabul etmedim. Ben ABD’de Demokrat Partiliyim. Mesela Pakistan’da Asıf Zerdari bir dönem iktidara geldi. Sonra atıldı. Ama Erdoğan burada iktidarda kaldı. Kendini ispatladı. Halk ona oy veriyor.

Dünyada pek çok ünlü isimle röportaj yapıyorsun. En çok hangisinin hayat hikayesi sizi etkiledi?

Çok fazla insanla konuştum. Benim için belki üç seyahat beni çok etkiledi. Bir tanesi Rahibe Teresa, Nelson Mandela ve Zimbabve’nin lideri Robert Mugabe. Bunlara Ruanda lideri Paul Kagame’yi de ekleyebiliriz. Bunların hiçbiri benim dostum olmadı. Ama hepsi bende belli bir intibah bıraktı.

Teresa, "4 gün çalış" dedi

Röportaj öncesi veya sonrası ne tür ilginç olaylarla karşılaştınız? 

Rahibe Teresa'yla yaptığım röportaj öncesi yaşadım. Kendisiyle görüşmek için Hindistan Başbakanı’yla birlikte Mumbai’ye gittim. Teresa üzerimdeki mücevherleri  görünce, “4 gün çalışırsan sana mülakat veririm” dedi. Kararlıydım mülakatı almak için. Orada açlık sefalet yok. Onların düşünüş şekli “yarın uyanmaya hiç gerek yok”tur. Ben otelde kalıyordum orada. Gündüz halkın arasındaydım. Otobüsle gezerdim. Ama çok zengin insanlar da vardı. Fakat fakir de çoktu. Arası yok. Hepsini doyurabilecek güçteler ama doyurmuyorlar.
CUMHURBAŞKANI OLMASINA RAĞMEN KÖTÜ GÖZLE BAKILIYORDU

Peki Nelson Mandela ile görüşmeniz...

Mandela ile de röportajım niye ilginç söyleyeyim. Hapisten yeni çıkmıştı. Bana ilk söylediği şey “Ben aşığım” oldu. Bu haber zaten bütün dünyaya yayıldı. Cape Town’da Grace Otel’de kalıyordum. Beni Mandela hapishaneye özel olarak kendisi götürdü. Kapıda yine beyazlar oturuyordu. Odama bir şey istediğimdeyse siyahlar getirdi yine. Yollar bozuktu. Herşey berbattı. Bu bahsettiğimiz Mandela’nın cumhurbaşkanlığı sırasında oluyor. Devlet başkanı olmasına rağmen halen kötü gözle bakılıyordu beyazlar tarafından ona. Hayatında çok büyük bir şey başardı ama hayatının üçte ikisini hapiste geçirdi. O ülkede bana süpriz olmadı siyahların tatmin olmayışı. Çünkü biz 2010’da Zuma’yı görmeye gittiğimizde siyahilerin beklentisi çok ama bir türlü karşılanmıyordu. Üçüncüsü Mugabe’ydi. Robert Gabriel Mugabe, Zimbabve'nin cumhurbaşkanı. İlk defa onunla oturup birebir röportaj yapan kişi bendim. Çünkü o sırada Mugabe iki İngiliz gazeteciyi hapse atmıştı. Güney Afrika’dan gizlice Mugabe’nin yanına geçmiştim. İki gün kaldım orada. Fakirlik orada da çok muazzamdı. Ben en iyi otelde kalıyordum.

BEŞ KİTAP YAZDIM

Benim en çok dikkatimi çeken bir başka şey ise Amy Winehouse ile ilgili kitabınız...

Toplam beş kitap yazdım. Obama’nın biyografisini de içlerinde. Amy ile ilgili yazdıklarım özetle tutkunluk. Uyuşturucuya olan tutkunluk. O uyuşturucunun esiri olmuş bir meşhur.

BABASI MEŞHUR OLMAK İSTİYORDU ONU KULLANARAK

Kitapta Winehause ile ilgili yazmadığınız başka şeyler var mı?

Evet, bir çok şeyi yazmadım.



Yazmadıklarınızdan minik bir şey anlatabilir misin?

Tutkunluk bir sorun değil. Uyuşturucuya olan bağımlılık bir sonuçtur. Bir sorun vardı Amy’de. Ondan bu hale geldi. Amy ile son üç yılında kimse zaman geçirmedi. Bir tek ben vardım. Babası saklıyordu onu bütün dünyadan. Babası meşhur olmak istiyordu onu kullanarak. Ben onunla altı ay çok sık görüştüm. Bir gün odasında fotoğraf ve film çekiyoruz. O da her zaman ki gibi sarhoş. Babasını gördüğünde dudaklarını uzattı babasına. Gitti bir müzik açtı. ‘Dady come home’ baba eve geldi şarkının adı. Dudağını uzatıp babasını öptü. Ben bir haftada 23 defa konuştum Winehouse’la. Anladığım babası ona 6 yaşındayken tecavüz etmiş. Ensest bir vakıa vardı. Çünkü Amy hiçbir zaman annesiyle konuşmuyordu. Ama sarhoş olduğu zaman gidip babasını dudağından öpüyordu. Çocukluğuna gidiyordu. Bunu gördüm ama kitapta yazmadım. Ama kitabı okuyup anlayabiliyorsanız bunu zaten anlarsınız.  Bağımlılığının esas nedeni de bu. Babasının ona tecavüz etmiş olması.

 

Michael Jackson ile de aranız çok iyiydi... 

Tabii ki. 2003 Temmuz’unda Michael Jackson ve ailesiyle film çekiyordum. Aralık ayında Michael Jackson tutuklandı. Hatta tutuklandığı sırada son rötüşlar vardı. Zar zor hallettik. Ve o röportaj ABC’de yayınlandı. Ardından diğer kanallara da verdik görüntüleri. Çünkü o sırada Jackson tutukluydu ve herkes röportajların peşindeydi.

BENAZIR BUTTO YARDIMIMI İSTEDİ 

Benazir Butto ile ilgili kitabınız da var. Biraz da onunla ilgili bilgi verebilir misiniz?

Benazir Butto ile iki yıl beraber yaşadık. Yani kocası Asım Zerdari,  New York’ta oturuyordu. 11 yıllık hapisten sonra ABD’ye gelmişti kocası. Butto, “gel seni kocamla tanıştırayım” dedi. Gidip tanıştık. Butto Pakistan'da iktidara yeniden dönmek istiyordu. Pakistan’da iktidara yeniden dönebilmek için benden kamuoyu oluşturmam için yardım istediler. İki yılın ardından Asım Zerdari “artık benim dönüp ülke yönetimini ele almam lazım” dedi. Ben de “gitme, seni öldürecekler orada” dedim. Ama dinlemedi.

Türkiye’de dostlarınız kimler?
Mustafa Koç...