Foto: CİHAN


Saygı ÖZTÜRK/ANKARA/SÖZCÜ
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili hukukçu Bülent Tezcan, 6 Şubat 2014’de “Silah yüklü MİT TIR’ları”nı ilk kez dile getirdi. Tezcan, bu konudaki tutanakları açıkladı, silahlardın Ankara-Esenboğa Havaalanından alınıp TIR’la yüklendiğini ve karayoluyla Suriye’ye götürülmek üzere yola çıkarıldığını açıkladı. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmasına tepki gösteren Tezcan, “Belgeleri ben açıkladım. Dolayısıyla gazetecilerin yerine beni yargılayın” dedi.

Silah yüklü olduğunu öne sürdüğü MİT TIR’ları ile ilgili açıklamalarından sonra kendisi hakkında herhangi bir fezleke hazırlanmadığını, ifadesine başvurulmadığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:

“Casusluktan tutuklanacaklarını da söyledim”


Cumhuriyet Gazetesinde MİT Tır’ları ile ilgili açıklanan bilgi ve belgelerin büyük bir bölümünü kamuoyuna belgeleriyle birlikte duyurmuştum. Cumhuriyet’te açıklanan belgelerle, benim açıklamam hemen hemen aynıydı.

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasında büyük hukuksuzluklar var. Çünkü, silahı sevk eden, gönderen değil, silah gönderildiğini belgelere dayalı olarak yazanlar cezaevine konuldu.

6 Şubat 2014 tarihinde yaptığım açıklamada, olayı soruşturan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılarının da casusluktan tutuklanmasının planlandığını belirtmiştim. O zaman savcılar hakkında herhangi bir soruşturma bile başlamamıştı. Savcılar tamamen ‘ibreti alem’ için tutuklanacak, meslekten çıkarılacaktı. O zaman siyasi ortam tutuklanmaları için uygun değildi. Ortam bulununca aynen dediğim gibi tutuklandılar. Olayı o dönemde soruşturan savcılar, askerler cezaevinde ve casusluk suçlamasıyla yargılanıyorlar.

Değişen sadece aktörler


1 Kasım seçimlerinde AKP’nin 4. kez tek başına iktidara gelmesi faşizmi kurumsallaştırdı. Bu saldırılar, tutuklamalar olayların sonu değil, saldırıların başlangıcıdır. Bu konudaki emirler de saraydan alınıyor.

Ergenekon, Balyoz, gibi davalarda uygulanan yöntem neyse, şu anda da benzer yöntemler kullanılıyor. Açıkçası yöntemler değişmedi, sadece aktörler değişti. Dünün adli muktedirleri yurtdışına kaçtı.

Gazeteci için bir haktır


Genelkurmay Askeri Savcılığı’nda MİT TIR’ları ile ilgili dosya var. Bütün belgeler bu dosyada yer alıyor. O belgelerle ilgili herhangi bir yasak kararı yok. Gazeteciler askeri casuslukla suçlanılıyorsa, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın bu konuda verdiği takipsizlik kararı da görmezden geliniyor. Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın vermiş olduğu takipsizlik kararından sonra dosyadaki bilgilerin alınması, açıklanması gazeteci için bir haktır. Bundan dolayı gazetecilerin bırakın tutuklanmasını, yargılanması bile ssöz konusu olmamalı.

Türkiye sussun, saray konuşsun


İsteniyor ki basın yazmasın, muhalifler konuşmasın, sadece Saray konuşsun. Buna hiçbir Devlet kurum ve kuruluşu alet olmamalı. Pervasızca hukuk kuralları çiğnenmek isteniyor.

Bu olayda yargılayacaklarsa beni yargılasınlar. Çünkü, bu belgeleri kamuoyuna ilk açıklayan benim. Açıklayanı yargıla, onu yazan gazeteciyi niçin tutukluyorsunuz? Cumhurbaşkanı, kendi şahsıyla ilgisi olmayan bir konuda suç duyurusunda bulundu ve gazetecilerden bunun hesabının sorulacağını söylemişti. Bu olayın, uluslar arası cezsa mahkemelerine taşınacağını da bazıları biliyor. İşte onları aldı bir telaş. Hukuksuzluğun son bulması için üzerimize düşeni yapacağız.”