Sevgili okuyucularım, ülkemizde akıl durduracak olaylar oluyor. Almışlar yanlarına kendilerine kayıtsız şartsız oy veren, biat eden eğitimsiz kitleleri, işi kelle hesabına vurmuşlar, Türkiye Cumhuriyeti ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya kalkışıyorlar.
AKP Erzincan il örgütünün olağan il kongresi davetiyesi dün Odatv’de yayınlandı.
“Olağan kongre
....................
Birlik içinde
....................
Yeni Türkiye
...................
5. olağan kongremizde sizleri de aramızda
...................
Görmekten onur duyarız
...................”
Arada .......... ile geçtiğim yerler eski harflerle Osmanlıca yazılı.
Bunlar kime, neye, hangi amaca hizmet ediyor?
Yani böyle atraksiyonlarla harflerimizin değişeceğini mi zannediyorlar?
Geçmiş olsun bayım, o alfabe taaa 1928 yılında kabul edilmiş, iş bitmiş.
Böyle gösterilerle akıntıya kürek çekiyorlar. Boşuna yoruluyorlar.

* * * *

AKP’li bir kadın milletvekili çıktı, vecize yumurtladı:
“600 yıllık Osmanlı’nın 90 yıllık reklam arası bitti”
90 yıl dediği, Cumhuriyet dönemi.
Balıkesir milletvekili imiş. Adı Tülay Babuşcu.
Şimdi herkese soruyorum, bu kadının ismini daha önce hiç duymuşluğunuz var mı?
Meclis çalışmalarında veya başka bir yerde duydunuz mu?
Bizim Meclis muhabiri arkadaşlara sordum, tanıyan yoktu.
Sonra ortaya çıktı ki, kadın başta İstanbul ve Ankara olmak üzere AKP’li belediyelere kocasıyla birlikte lale soğanları satar ve çok büyük paralar kazanırmış.
Şirketinin adı Lalesan.
Tayyip önümüzdeki haziran seçiminde bu kadını mutlaka listeye koyup bir kez daha seçtirmelidir!
Ona ne yapılsa Tülay’ın anasının ak sütü gibi helaldir!

* * * *

Eski cumhurbaşkanı Bay Abdullah Gül, süresi biter bitmez devletin İstanbul Tarabya’daki Huber Köşkü’ne yerleşti ki, ne biçim yerleşme!
Devletin bütün olanaklarından beleş yararlanıyor. Her şey emrinde.
Aşçılar, garsonlar, sekreterler, temizlikçiler, korumalar, son model makam araçları... Hizmet dört dörtlük.
Kendisine defalarca sordum...
“Ey Abdullah Bey, orada nasıl kalıyorsun? Bu yaptığın siyasi ahlâkla bağdaşır mı? İçine siniyor mu?”
Yanıt veremiyor.
İşlerine gelince cumhurbaşkanı devleti temsil eden en yüce kişidir!..
Gelmeyince git Huber’e yerleş, ağustos ayından bu yana beleş yaşam sürdür!
Böyle bir şahsa toplum nasıl saygı duysun, nasıl!

* * * *

Birkaç gün öncesine kadar Diyarbakır’ın en büyük meydanlarından birinde, yanında iki çocukla birlikte Atatürk heykeli vardı.
Valilik vinçler getirip bu heykeli kaldırdı.
Gerekçe: “Heykel onarılacak!”
Tamamen palavra.
İzleyelim, o heykelin oraya bir daha asla dikilmeyeceğini göreceğiz.
Zira emir Ankara’dan geldi:
“Diyarbakır’daki Atatürk heykeli, şimdi pazarlık masasında olduğumuz Apo ve Kürtçüleri rahatsız etmektedir. Kaldırılması...”
Kamu kurumlarının tabelalarından “Türkiye Cumhuriyeti” sözcüğü kaldırılıyor.
“Ne mutlu Türk’üm diyene” vecizeleri siliniyor.
Ulusal bayramlarımızın kutlanması çoktaan yasaklandı.
Varsa yoksa Osmanlı, Osmanlıca, din sömürüsü ve Atatürk düşmanlığı!..
Gülünç oluyorlar.

* * * *

Dört adet Bakan Bey’in ismi büyük yolsuzluk ve rüşvet olaylarına karıştı. İktidar onları yine de AK’lamak için yoğun çaba harcıyor.
Meclis komisyonunda AKP’li milletvekillerinin kelle çoğunluğu ile AK’landılar. Şimdi sıra geldi Meclis Genel Kurulu’nda aynı işlemin gerçekleşmesine!..
Ve hiç kuşkunuz olmasın, bu hafta orada da AK’lanacakları kesin.
Bu nasıl Müslümanlıktır, bilen varsa bize de anlatsın.

* * * *

Burada defalarca işlediğim bir konu daha var. Halkbank Kapalıçarşı Şubesi’nde çok sayıda müşterinin hesabı banka çalışanları tarafından iç edildi. Hesap sahipleri şikayetçi oldu, savcılık şube yönetimi hakkında dava açtı. (İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık Bürosu. Esas No. 2011/ 7294. İddianame No. 2011/ 664.)
Ancak hesap sahiplerinden biri vardı ki, 2011 yılının değerleriyle tam 908 bin lirası iç edilmişti...
Ama şikayetçi olmadı!
Bu şahsın adı savcılık iddianamesinde M.G. diye geçiyordu... Burada hep sordum:
“Bu M.G. adı İranlı Reza ile rüşvet olaylarına karışıp görevinden istifa ettirilen İçişleri eski Bakanı Muammer Güler midir?.. İsmi niçin gizlenmektedir? Bankadan niçin şikayetçi olmamıştır?.. Acaba batan parası Halkbank tarafından çaktırmadan kendisine ödenmiş midir?”
Beyefendiden bugüne kadar bir tek açıklama gelmedi.
İşte bu gibiler, oturdukları makamlarda devletin trilyonlarına hükmettiler.
Şimdi Meclis Genel Kurulu’ndaki AKP’li kelle çoğunluğu tarafından AK’lanmayı bekliyorlar ve AK’lanacaklar.

* * * *

Bizim doğup büyüdüğümüz, iyi veya kötü yetiştiğimiz ülkemizde böyle şeyler olmazdı.
Onuruna dokunan bir yazı okuyan devlet adamı tepki verir, basına konuşup kendini aslanlar gibi savunurdu.
Şimdikiler ise suskun!..
İşte Abdullah Gül, işte Muammer Güler, Egemen Bağış ve 700 bin liralık kol saati için 240 bin Euro’yu İranlıya ödediğini otel kağıdına karalayıp imzasını alan Zafer Çağlayan...
Bunlar aslında kendilerine oy verenler dahil hepimizle alay ediyor. Bunlar bizim zekamızla gırgır geçiyor.
Devletin ve milletin paraları bu gibilere emanetti!
Kafalarında bir tek şey var:
“Yazsınlar canım, nasıl olsa ertesi gün unutulur!..”
Biz unutsak bile arşiv unutmaz.