Gökmen ULU/İZMİR
Türkiye'yi yasa boğan Soma Faciası'nın üzerinden 731 gün geçmesine rağmen, yaşamını yitiren 301 madencinin acısı yakınlarının yüreğinde hala tazeydi.

FOTO:SÖZCÜ FOTO:SÖZCÜ

DÖRT YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN DRAMI


Maden işçilerinin yattığı Soma Kabristanı'nda dört yaşında bir çocuk takıldı objektifimize.. Selim Tokgöz... Elindeki şişe ile çeşmeden tekrar tekrar su dolduruyor, sonra babasının toprağına döküyor, mezar taşını yıkıyordu. Babası, faciada yer altında yaşamını yitirenler arasındaydı. Elektrik ustası Ferhat Tokgöz hayata veda ettiğinde henüz 32 yaşındaydı.

FOTO:SÖZCÜ- Tokgöz ailesi FOTO:SÖZCÜ- Tokgöz ailesi

ANNESİ İLE BİRLİKTE BABASI İÇİN DUA ETTİ


Derken, Selim, babasının kabri başında açtı minik ellerini semaya, dua eden annesine eşlik etmeye başladı. Öğretmen annesi Hidayet Tokgöz, eşinin kabri başında gözyaşı döküyordu. Bir yandan eşine özlem duyan, diğer yandan da oğlu için çetin bir yaşam mücadelesi veren  Hidayet Tokgöz, hayat mücadelesini ve duygularını SÖZCÜ ile paylaştı.

14 MAYIS'TA YİNE UNUTULACAĞIZ


Günleri sayan Tokgöz, sözlerine sitemle başladı :"Bugün 730'uncu gün. Her 12 Mayıs'ta reklam panolarına 'unutmadık, unutturmayacağız' yazılır. 12 Mayıs günü ziyaretler başlar. 13 Mayıs günü bu daha da yoğunlaşır. Lokma hayrı olur, okuma hayrı olur. 14 Mayıs'tan itibaren biz kendimiz ile başbaşa kalırız. Oğlum Selim, ben ve kabirdeki babası.. Aynen diğer şehit madenci aileleri gibi..."

BABASININ TERK ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR


Hidayet Tokgöz, oğlu Selim için fedakar bir anne olarak verdiği mücadelenin yanısıra psikolog ve pedagog desteği aldığını belirtti. Tokgöz, "Selim şu an her şeyin farkında olan ama babasına öfke duyan bir çocuk. Çünkü 'babanı özlüyor musun' diye sorduğumuzda 'hayır, özlemiyorum. Çünkü o bırakıp gitti' diyor.  Babasının onu terk ettiğini düşünüyor" dedi.

FOTO:SÖZCÜ- Anne Hidayet Tokgöz biricik oğluna hem annelik hem babalık yapıyor. FOTO:SÖZCÜ- Anne Hidayet Tokgöz biricik oğluna hem annelik hem babalık yapıyor.

HEM ANNELİK, HEM BABALIK YAPMAYA ÇALIŞIYOR


Selim'in babasının yokluğunu doldurmak için gösterdiği gayreti dile getiren Tokgöz, "Ben onun için bir babanın yapabileceği bütün her şeyi yapmaya çalışıyorum. Çalışıyorum, evime ekmek getiriyorum, aynı zamanda onun bütün istediklerini yerine getiriyorum. Ben kimliğimi oturtamadım; anne miyim, baba mıyım?  Benden çok iyi anne olur ama çok iyi baba olamaz" diye konuştu.

BÜTÜN HAYALLERİMİZ BİTTİ


Yaşamının nasıl alt-üst olduğunu anlatan Tokgöz, "Kreşteki ilk gösterisini ağlayarak izledim oğlumun.. Önümüzdeki hafta sünneti olacak ve tek başıma bunun altından kalkmaya çalışacağım. Oysa hayalini kurduğumuz bu değildi. Benim eşimle hayalini kurduğum şey oğlumun okul mürüvvetini görmek, sünnetini görmek, ondan sonra gelebilecek güzel şeylerdi.. Fakat bütün her şey bitmiş durumda" ifadelerini kullandı.

İLK KEZ HASTALIKLAR İLE TANIŞTIM


Bu zorlu süreç Hidayet Tokgöz'ün sağlığını da hayli olumsuz etkilemiş. Tokgöz, "Ben hastalık nedir bilmezdim. Ben anksiyete nedir bilmezdim. eşimi kaybettikten sonra gecenin bir vakti ağrı, yanma, batma rahatsızlığı ile hastaneye kaldırıldım. Doktorları tek tek dolaştım. En sonunda psikiyatrist, bunların strese bağlı ağrılar olduğunu söyledi. Şu an kullandığım ilaç sayısı günde 5 tane. Bir de benim bu durumda çalıştığımı düşünün" diye konuştu.

EVLADIMIN HAKKI İÇİN CEZALANDIRILSINLAR


Devam eden davaya da değinen Tokgöz, "Yargı sürecimiz sürüyor ve her seferinde de erteleniyor. Sürecin nereye gideceğini bilemiyoruz. Rahatlatıcı hiçbir aşama olmadı. Biz sadece bekliyoruz. Zaman aşımına uğratıp bizleri unutturacaklarını vazgeçireceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Ben sadece para, pul, mal, mülk için değil, evladımın hakkı için, sorumluların yanına kar kalmaması için kusurlu olanların cezalandırılmasını istiyorum" dedi.