Ankara’nın tepelerinde küçük bir bağ eviydi...
İstasyon binasında ikamet eden Mustafa Kemal’e hediye edildiğinde doğru dürüst bir yolu bile yoktu... Ancak o ev Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan, Aydınlanma devrimine, tüm büyük işlerin ev sahipliğini yapacak, 94 yıl boyunca görev alan tüm cumhurbaşkanlarının da evi olacaktı!..
Çankaya Köşkü, son cumhurbaşkanı, asrın liderimiz  zamanında gözden düştü; Atatürk Orman Çiftliği sınırları içine inşa edilen 1150 odalı ( yeni yapılan eklerle kaç oda olacak bilemiyorum) Beştepe Sarayı’nın yanında “müştemilat” olarak bile görünemiyordu doğal olarak!..
Öylece kaldı bir müddet... Sonra Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları oluşturuldu... Bir bölümü “Çözüm Süreci” sıralarında kurulan “akil adamlar” dan oluşan 76 değerli kişinin şöyle rahatça çalışması için bir yer aranmaya başlandı. Aslında, Cumhurbaşkanı’nın hemen yakınında Saray’da bir yer bulunsaydı daha mı faideli olurdu diye düşündüm ancak demek ki yer kalmamıştı; birinin aklına geldi herhalde ve üretilecek son derece önemli “proceler” için çalışma yeri olarak Çankaya Köşkü seçildi...
Artık, Aydın Doğan’ın damadı Mehmet Ali Yalçındağ, SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi, Anayasa Profesörü Burhan Kuzu, ekonomi dehası Yiğit Bulut, tarih dehası Murat Bardakçı, Cumhurbaşkanı’na sevgi ve güveni ile bilinen Alev Alatlı, Orhan Gencebay, Hülya Koçyiğit gibi birbirinden değerli “akil insanlar”, ekonomiden dış politikaya, güvenlikten kültür-sanata,  kim bilir ne biçim yaratıcı buluşlar üretecek!..
Ancak Hülya Hanım konusunda biraz endişeliyim; damadı henüz konkordato ilan etti, umarım bu durumdan etkilenmez...
-Çankaya Köşkü artık bu muhterem zevata hizmet verecek...

Murat Bardakçı akıl hocası mı?..


Tabii, kötü niyetli, her taşın altında “muzır işler” arayan tayfa durur mu?..
Politika Kurulları’nın 76 üyesi hemen mercek altına alındı; ortaya ilk etapta çıka çıka Murat Bardakçı çıkmasın mı?.. Tarihin bu en yetenekli tarihçisinin birkaç gün önce yazdığı yazıyı afişe ettiler; neymiş, Bardakçı üstat “Atatürk’ün vasiyeti olan İş Bankası hisseleri CHP’den alınıp Hazine’ye verilmeli” diyormuş!..
Yahu bir dakika, bu AKP’li Cumhurbaşkanı’nın ikide bir tekrarladığı, Devlet Bahçeli’nin üstüne atlayıp destek verdiği konu değil miydi?!.. Açıp okudum muhteremin yazısını, Tanrım, ne akıllar, ne fikirler, nasıl yol göstermeler, helal olsun yani!.. Mesela şöyle diyor Bardakçı:
-CHP’ye düşen, Siyasi Partiler Kanunu’nun koyduğu ticaret ve bankacılık yasağına uyması ve Meclis’ten çıkacak olan hisselerin Hazine’ye devredilmesi kanununu beklemeden,  senelerden bu yana bu kanuna aykırı şekilde devam ettirdiği bankacılık hevesine son vermesi, bankanın yönetim kuruluna temsilci göndermekten vazgeçip hisseler üzerindeki kontrol yetkisini kendiliğinden Hazine’ye yahut bir başka kuruluşa devretmesidir...
Ne güzel değil mi?! Bu verdiği müthiş aklı daha önce Kenan Evren de denemişti!.. Ama hisseler yıllar sonra da olsa mahkeme kararıyla CHP’ye dönmüştü!.. Muhterem  daha sonra  da elindeki yargı tokmağını indiriyor “CHP’nin bu şekilde hareket edeceğini beklemenin tam bir safdillik olacağını” belirtip en doğrusunun çıkartılacak kanunla hisselerin kontrolünün Hazine’ye devredilmesi olduğunu karara bağlayıveriyor!..

Bu yol Varlık Fonu’na çıkar muhterem!..


Öncelikle; “Kanuna aykırı devam ettirdiği bankacılık hevesi” dediği şey, 1938 Eylülü’nde Atatürk’ün Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına hisse getirilerinin paylaştırılması; CHP burada sadece vasi!..
Bardakçı bunu bildiği için  12 Haziran 1933’te “Atatürk’e özel “ çıkarılan 2307 sayılı kanunun ortadan kaldırılmasını öneriyor ve hiç sıkılmadan  “merak etmeyin bankanın başına bir iş gelmez, tam tersine son senelerde yönetim kurulunda parti temsilcilerinin bulunmasından gittikçe artan bir sıkıntı hisseden İş Bankası da rahatlayacaktır!.. diyebiliyor!..
80 yıldır bu durumdan bir endişe duymamış olan İş Bankası rahatlayacakmış, ayrıca başına bir iş filan da gelmeyecekmiş!..
Hazine’ye devir sonrasında neler olacağını öngörmek için ekonomist ya da kendinden menkul tarihçi olmaya hiç gerek yok; uzanan yolun Varlık Fonu olduğu gayet net şekilde görünüyor!.. Acaba o zaman ne diyecek pek bir merakla bekleyeceğim ama her zaman olduğu üzere “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak!”
-Kısacası muhterem yeni yerine pek yakışmış...

Yazarlar sırlarını paylaşıyor!..


Bu kadar rezilliğin, kepazeliğin yaşandığı güzel ülkemde, çok az olsa da güzel şeyler de yaşanıyor!..
Mesela, Beykoz Gelişim-Beykoz Üniversitesi işbirliği ile 3 Kasım 2018 -19 Ocak 2019 tarihleri arasında düzenlenen  “Yazmanın İncelikleri” başlıklı Sertifika Programı... Sloganı ise şahane:
-Yazarlar sırlarını paylaşıyor!..
Öykü, roman yazmak isteyen ancak öncelikle bu işin inceliklerini öğrenmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat... peki, kimler öğretecek bu “sırları” derseniz, kısaca “dev bir kadro” yanıtını verebilirim.. İsimleri sıralayayım hemen:
-Ataol Behramoğlu, Pınar Kür, İnci Aral, Buket Uzuner, Mario Levi, Gülşah Elikbank, Prof. Dr. Uğur Batı, Murat Menteş.
Bu alanda bir şeyler üretmek isteyenler için değerli bir fırsat. Ayrıntılı bilgi için 444 25 69  numaralı telefona başvurulabilir...