SÖZCÜ’nün yönetici ve yazarları hakkında açılan davaya yarın İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek.
Yeni Yargı Reformu Stratejisi’nin açıklandığı ülkemizde bu davanın devam etmesini bütün Batı ülkeleri şaşkınlıkla izliyor. Çünkü hukuka, demokrasiye ve insan haklarına aykırı bir dava bu...
Tarafsız hukukçular davanın düşürülmesi görüşünde birleşiyor.
SÖZCÜ avukatlarından İsmail Yılmaz “Bu klasik bir basın davasıdır. Yanlış açılmıştır” diyor ve açıklıyor:
“Basın Kanunu’na göre yayınlanan haberler nedeniyle açılacak davaların zaman aşımı 4 aydır. Savcı davayı 4 aydan çok daha uzun bir sürede açmıştır. Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi ‘4 aylık zaman aşımının, eğer dosyada haberden başka bir fiil yoksa kati şekilde uygulanması gerekir’ diyor.
Bizim dosyamızda haberden başka bir fiil var mı? Hayır, yok!
Dolaysıyla adil bir yargılamada davanın düşmesi gerekir.”
SÖZCÜ olarak adalete, bağımsız ve tarafsız yargıya inanmak istiyoruz.



Ülkemizin geleceğinden neden endişe ediyorum?
Zekâ küpü, başarılı öğrencilerimiz, istikballerini garanti altına almak için Avrupa ve Amerika’ya göç etme imkânları arıyorlar da ondan...
Genç beyinlerin gitmesi ülkemizin kan kaybı demektir. Kan kaybı önlenemezse hayat biter!
Peki, gençler neden bu ülkeden gitmek, şanslarını başka ülkelerde aramak istiyor?
Geleceği karanlık gördükleri ve işsiz kalmaktan korktukları için...
Türkiye’de 15 ile 19 yaş arasındaki gençlerin 1 milyon 300 bini işsiz ve umutsuz!
Bu rakam, Türkiye’nin de dahil olduğu OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkelerinin en kötüsü!
Ülkemizdeki işsizlik, gençlerin istikbalini karartıyor.

★★★

Eğitimsiz gençlerin yabancı ülkelerde başarılı olma şansları yok. Fakat not ortalaması yüksek olan öğrenciler yabancı üniversitelerde eğitimlerine devam edebiliyorlar.
Gençlerin umutlarının dışarıda olduğunu nereden mi biliyorum?
Torunum ve onun arkadaşlarından...
Torunum Ata Turan 19 yaşında ve bu yıl Fransız lisesini üstün bir başarıyla bitirdi.
Fransızca ve İngilizcesi çok iyi olan torunum bana gelip dedi ki:
“Dede, ben bu yıl Hollanda’ya gidiyorum. Orada iki üniversiteye başvurdum. İki üniversite de beni kabul etti. Ben Amsterdam Üniversitesi’ni tercih ettim.”
Ona “Türkiye’de de en iyi üniversitelerin sınavını kazanabilirsin. Neden gideceksin?” diye sordum. Cevabı ülkemizin üzücü durumunu bana bir kez daha hatırlattı Torunum:
“Evet ama Türkiye’de en iyi üniversiteyi bitirsem bile iş bulma garantim yok! İşsiz kalabilirim diye endişe ediyorum. Oysa Hollanda’da herhangi bir üniversiteden diploma aldığım vakit, dünyanın bütün ülkelerinde kolaylıkla iş bulabilirim” dedi.
Torunumun bu sözlerine itiraz edemedim. Neden mi?
Çünkü o anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir Cuma namazı çıkışında, cami önünde genç bir kadına verdiği cevap aklıma geldi. Alttaki yazıda lütfen okuyun... 

Neden “Gitme” diyemedim?


24 Mayıs Cuma günüydü... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma namazı çıkışında, genç bir kadınla aralarında geçen diyalog hafızalara kazındı.
Ses tonundan çaresizlik içinde olduğu anlaşılan genç bir kadın:
“Ben iki üniversite mezunuyum. Fakat iş bulamıyorum, işsizim!” diye seslendi.
Cumhurbaşkanı, sert bir sesle:
“Herkes iş bulacak diye bir şey yok!” cevabını verdi.
Peki, insanlar neden okuyor, neden üniversite bitiriyor. İşsiz kalmak için mi?
Anayasa’nın 49’uncu maddesi aynen şöyle diyor:
“Çalışmak herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.”
Demek ki neymiş? Vatandaşa iş sağlamak devletin göreviymiş!

★★★

Ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyona dayandı.
Üniversite mezunları işsizlik rekoru kırıyor! Her üç gençten biri işsiz!
...Ve Sayın Cumhurbaşkanı:
“Herkes iş bulacak diye bir şey yok!” diyor.
Oysa vatandaşlarımıza iş imkânı sağlamak devletin görevidir.
O şekilde konuşmak, özellikle gençlerimizin tüm umutlarını sarsıyor!
İşte bunlar aklıma gelince torunuma “Gitme” diyemedim.

GÜNÜN SÖZÜ


Gerçek dostluk fosfor gibidir, çevreyi karanlık sarınca iyice parlar!