Covid azgınlığına mı yanalım, ülkenin yoğun gündemine mi, artık şaşırdık. Ancak son günlerdeki ülke gündemi o denli hızlı değişiyor ki yetişmeyi geçin anlayabilmek mümkün değil. Rüzgar gülü gibi mübarek, fırıl fırıl.

Hiç beklemediğimiz bir anda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak sosyal medya üzerinden affını istedi. Herhalde bu talebi yönetenler de bizlerle aynı zamanda öğrendiler ki, uzun süre hiçbirinden “çıt” çıkmadı. Zaten mesaj da çok ilginçti!

"At izi, it izine karıştı"
"Sonumuzu hayreylesin"

Hani ülke uçuyordu?? Anlayan beri gelsin!.. Öncelikle “At kim, it kim?” Ayrıca ne oluyor da “Allah sonumuzu hayreylesin” yazıyor Bakan? Bunun üstüne varolan gerginliğimiz daha da arttı mı! Açıklama gelmedikçe kur düşmeye devam etti mi! Şimdi dönün bakın akıl alır gibi değildi olanlar. Sonra beklenen açıklama geldi, yeni bakan belli oldu ve Sayın AKP Genel Başkanı durup dururken “Demokrasi ve Ekonomik reformlar” dedi!

Bilmeyen de diyecek ki, seçim var o yüzden muhalefet, iktidara talip! Ama gelin görün ki reform diyen parti zaten 18 yıldır iktidarda!

Sonra Sayın Adalet Bakanı, yargıçlara seslendi. “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun!” Muhterem sormazlar mı, yıllardır adaletin başında değil misin diye? Neden şimdi?

Bunlar konuşulurken, AKP’nin özgül ağırlıklı abisi, adaletteki haksızlıkların düzeltilmesi konusunu gündeme getirip Kavala ve Demirtaş’ın tutukluluklarının da yanlış olduğu vurgusunu yapınca ortak MHP ve bazı  AKP’lilerden yaylım ateşine tutuldu. Vay sen misin bunları konuşan! Belki de Arınç’ın amacı, bu söylemleriyle Sayın Erdoğan’ın dediklerini desteklemekti ve izinsiz bu konuları konuşamazdı. Ama Sayın Arınç bu cümleleri sarf ederken herhalde Sayın Bahçeli’nin “İkinci Reis” olduğunu unutmuştu! Ve Sayın Erdoğan oldukça incitici bir ifadeyle yol arkadaşı Arınç’a verdi veriştirdi. Çünkü ortağı MHP’yi unutmamalı idi. Abi Bülent belli etmedi ama çok üzülmüştü. İstifa etti!

Sonra, ortada hiçbir sebep yokken Sayın Erdoğan, AB’ye sıcak mesajlar verdi ve biz daima kendimizi orada hissediyoruz gibi ifadeler kullandı!

Bu söylemler yüksek sesle dile getirilirken, Sayın Bahçeli’nin dava arkadaşım dediği Çakıcı’nın, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na hakaret dolu mektubu gündeme düştü. Sebep; “Bahçeli’yi neden eleştiriyorsun?”

Türk siyasi tarihinde, bir siyasi lidere daha önce yapılmamış bir eylemdi bu yapılan. Ve bu mektup aslında “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” gibi yukarıya bir mesaj da veriyor olabilirdi. Çünkü reform derken, MHP unutulamazdı!

Yani anlayacağınız bu aralar ortalık toz duman. Cumhur ittifakının oyları giderek eriyor. Sayın AKP Genel Başkanı yaptırdığı anketlerde bunu görüyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi ortam hakikaten çok bunaltıcı. Sayın Erdoğan’ın da bunaldığı her halinden belli. Ortaklar arasında da her an bir çatlak yaşanabilir gibi.

Sayın Erdoğan, içinde bulunduğumuz dönemde gerçek bir demokratik ve ekonomik reform gereği kaçınılmazdır. Bu reformları da gerçekten istiyorsanız, MHP ile yapamazsınız. Yapılacak hukuk reformu uluslararası kamuoyunda ülke güvenilirliğini sağlaması açısından, insan hakları hukuku ile örtüşmelidir. Bu reformları ancak ulusal bir mutabakatla yapabilirsiniz. İlk yapmanız gereken AKP Genel Başkanlığını bırakmak ve tez elden tüm siyasi parti liderlerini saraya davet ederek ülkenin içinde bulunduğu tüm sorunları masaya yatırıp, ortak akılla çözmenizdir. Bu toplantıda yeni bir anayasa yapılması gündeme getirilebilir ve içtenlikle eklemeliyim ki, 1961 anayasasında yapılacak ufak değişikliklerle ülke gerçek aydınlığa kavuşabilir.

AKP seçmenleri arasındaki yaygın söylenti, AKP’nin MHP’lileştiği doğrultusunda… Görünen o ki, bu ortaklık çok uzun süreceğe benzemiyor.

Çıkış mı?

Laik, Demokratik, Sosyal bir Hukuk Devleti.

SON SÖZ: "ŞU HAYATI ÖYLE BİR YAŞA Kİ, KAPANIŞTA KENDİNİ ALKIŞLAYABİLESİN" SOKRATES