Türkiye nereye gidiyor? Din ve polis devletine doğru mu yön değiştiriyor? Çok alametler (belirtiler) peş peşe uç vermekte. Eski güçlere yeni güçler eklenmiyor, güçler yer değiştiriyor.

Birinci güç:

Diyanet.

İkinci güç:

Polis.

Üçüncü güç:

Partizanlık.

Dördüncü güç:

İsraf.

Beşinci güç:

Adam kayırma.

Altıncı güç:

Susturma.

Yedinci güç:

Korkutma.

Bu güçlerin hepsi gidip “tek elde-tek merkezde” toplanıyor. Bu tek el, zaten “yasama- yürütme-yargı- basını” eline geçirmişti.

Türkiye nereye?

Herkes düşünsün!

★★★

Çok alametler belirdi:

Önceki gün Adana’da polisin “dur ihtarına” uymadığı gerekçesiyle 18 yaşında Suriyeli bir çocuk kalbinden vuruldu. Polis gücü, ordu gücüne yaklaştı ve polis vatandaşa “devlet kabadayısı” gibi davranmayı kendinde hak görmeye başladı.

Sille- tokat- yumruk!

Girişiyorlar.

Suriyeli çocuğun Adana’da vurulduğu gün Mardin’de de genç bir polisin, neredeyse yaşıtı bir market sahibini sille tokat dövdüğü anlar kameralara yansıdı. Adı; karakolda “görevli memuru engellemek” olarak kayıtlara geçiyor.

★★★

Çok alametler belirdi:

Diyanet İşleri Başkanı’nın “zina ve eşcinselliğin dinen günah olduğunu ve hastalık yaydığını” söyleyen bir açıklaması oldu. Bu açıklamayı Ankara ve Diyarbakır Baroları, “ayrımcı bir dil” olarak niteleyip, eleştirdiler. Ve anında bu iki baro için soruşturma başlatıldı. Ve başta Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanı sözcüleri, iktidarı destekleyen gazete yazarları, TV yorumcuları hep bir ağızdan “Diyanet İşleri Başkanı’mıza yapılan saldırı devlete yapılmış saldırıdır. Herkes haddini bilecek” diye ayağa kalktılar.

Ve taraf oldular.

Oysa Diyanet İşleri, Anayasa’ya göre “din hakkında halkı aydınlatır ve ibadeti yönetir” fakat asla “dünyevi konularda hüküm veremez, ahlaki ölçüler koyamaz, insanların nasıl yaşayacağını tayin ve tarif” edemez. Son 20 yıldır, her yıl artan dozda Diyanet, “halkı din konusunda aydınlatma ve ibadeti yönetme” görevinin dışına çıkıyor, hayata yön verme görevi üstleniyor ve dünyevi işleri yürütmekte olan iktidara destek sunmada başı çekiyor. Bu duruma getirilmiş Diyanet’in başkanı için kalkıp hep bir ağızdan “Diyanet İşleri Başkanı’na saldırı devlete saldırıdır” derseniz ve adalet insanlarının sözcüsü baroları susturmaya, korkutmaya kalkarsanız, bu yeni alamet olur.

Nereye gidiyoruz?

Şeriat devletine mi?

Sorusu akla gelir.

★★★

Her gün sayısız alamet:

Dün devlet bankalarının parasıyla ele geçirilmiş iktidar destekçisi bir gazetenin yazarı, “yersiz, temelsiz, asılsız, gereksiz eleştiriler artık sona ersin” diye yazdı.

Kime göre yersiz!

Kime göre temelsiz!

Kime göre asılsız!

İktidar yazarı “eleştirinin de yasaklanmasını” pompalıyor. Yine dün İstanbul ve Ankara’nın iktidar partili eski iki başkanının yaptığı harcamaların “ticari sır olduğu” ve açıklanmayacağı haberi vardı.

Türkiye nereye!

Herkes düşünsün.