Işıklar, çekim, kamera, oyuncular, figüranlar, rejisör, senaryo hepsi kusursuz. İçişleri Bakanı kötü adam oldu. Bilim Kurulu dayak yiyen figüran. Baş oyuncu kızı kurtardı. Seyircinin gönlüne dokundu.

Sokağa çıkma yasağı:

Genelge ile geldi.

Tweet ile kalktı.

Devlet değirmeni “Tweet” ile döndürülür oldu. Şair Eşref ile Ziya Paşa’nın “Devlet değirmenin dönmesi” üzerine şiirleri var ama ben burada bu iki büyük şairi anmamayım.

Dava açarlar.

★★★

İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı’ndan habersiz fakat Bilim Kurulu’ndan haberli olarak yasağı koydu diyorlar.

Tamam öyle olsun!

Peki, Bakan, “koyduğu kararı yeni bir genelge ile yine kendisi” niçin kaldırmadı? Vatandaştan özür dileyerek kaldırsaydı, çok şık ve “devlet değirmeninin yalpalamadan döndürülmesi kuralına da uyulmuş” olacaktı. Hatta Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisi, Bakan’ı arayıp “Süleyman yasağı sen koydun, senin kaldırman daha doğru olur” diye yol açıcı olabilirdi.

Olmadı.

Filme başvuruldu!

Filmin adı; “Sizi en çok Cumhurbaşkanı  düşünüyor.”

Allah ondan razı olsun.

Bir tek o düşünüyor.

İçişleri Bakanı, her lafa “Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle....” diye başlıyor ama bu yaptığı ikinci döndürme.

★★★

Sanki İçişleri Bakanlığı’nda görülmez, dokunulmaz, sızmış, sızdırılmış gizli bir güç var. Cumhurbaşkanı’nı halkın desteğinden uzaklaştıracak yap-boz kararları gece vakti alıyor.

Bakan bile ters köşe.

Bırakıp gidecekti.

istifadan döndü.

Ne oluyor?

“Bekçi Gücü”nü güçlendirme çabaları hızlandı. Şu anda 20-25 bin olan bekçi sayısını 100 bine çıkarıp, “selahiyet ve vazife kanununun” polise tanıdığı yetkilerin üstünde bekçi gücü hazırlığı bitmek üzere.

Ordu var.

Polis var.

Jandarma var.

Bekçiye ihtiyaç neden?

Dünya örneklerine bakarak diyebilirim ki; ABD’den Rusya’ya pek çok ülkede ordu, yerel polis, genel polis, şehir polisi, istihbarat örgütleri (CIA- FBI- KGB) birlikte varlar.

Gücü güçle dengeliyorlar.

Orduyu dengelesin diye.

Polisi büyütüyorlar.

Polisi dengelesin diye.

İkinci polisi kuruyorlar.

Hem orduyu ve hem polisi dengelesin diye istihbarat örgütlerini çeşitlendirip güçlendiriyorlar.

★★★

Bizim ülkemizde, şu son 10 yıl içinde “orduyu dengelesin diye çok güçlü bir polis gücü (neredeyse ordunun sayısına yakın) büyütüldü. 179 yaşındaki jandarma ile sahil güvenlik de ordudan alındı, İçişleri Bakanlığı’na bağlandı.

Güçlü bir ordu.

Güçlü bir polis.

Peki “güçlü bekçi” hangi dengeleme ihtiyacından doğdu?

Pek kötü polis!

Çok iyi bekçi!

İhtiyaç bu mu yani?

Ordu:

Vatanın bekçisi.

Polis:

Demokrasinin bekçisi.

Peki bekçi:

Kimin bekçisi?

Çok başarılı ve parlak bir vali örneği verdikten sonra milletvekili olan Nuri Okutan, geçen hafta “Türkiye’de yüzde 85’i ruhsatsız olmak üzere 25 milyon kişide silah var” dedi. Yani 21 milyon ruhsatsız silah sahibi sivil gücümüz de var.

Kim kimi dengeliyor?

Bilen varsa aydınlatsın.